1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Davos başladı

27 Ocak 2011

41'inci Dünya Ekonomik Forumu İsviçre’nin Davos kasabasında dün başladı. Dünyanın önde gelen işadamları, siyasetçileri ve ekonomi uzmanları, yeni bir küresel ekonomik düzenin gerçeklerine ışık tutmaya çalışıyor.

https://p.dw.com/p/105fG
Fotoğraf: dapd

41'inci Dünya Ekonomik Forumu’nun açılışını Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev yaptı. Konuşmasının başında, Moskova’da havalimanına yönelik terör saldırısının kurbanları için saygı duruşunda bulunuldu. Medvedev’in açtığı bu yılki buluşmayı zorlu bir gündem bekliyor. Bembeyaz bir kar örtüsü altında kalan Davos’ta, yeni bir küresel finans krizinin önüne geçilebilmesi için ekonomi dünyasının ve siyasetin gelecekte hangi kurallara göre işlemesi gerektiği sorusuna yanıt aranıyor. Riskler bol, zira bugüne kadar krizin açtığı yaralar sarılmaya çalışıldı, ancak krize neden olan sistem risklerine eğilinmedi. Bu nedenle uluslararası denetim, vergi ve danışmanlık şirketi PricewaterhouseCoopers’ın (PWC), Davos’taki buluşmanın açılışında sunduğu bir anketin sonuçları şaşırtıcı, zira bu ankete göre, dünyanın en önde gelen bin 200 yöneticisinin yarıya yakını 2011 için gayet umutlu bir tablo çiziyor. Bu oran Alman yöneticilerde neredeyse yüzde 80’e varıyor.

Ekolojik büyüme önemli

PricewaterhouseCoopers’ın Almanya Yönetim Kurulu Başkanı Norbert Winkeljohann Alman işadamlarının ‘ne pahasına olursa olsun büyüme’ hedefiyle hareket etmediklerini vurguluyor:

Açılış konuşmasını Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev yaptı
Açılış konuşmasını Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev yaptıFotoğraf: AP

"Alman şirketlerinin yöneticileri, her ne pahasına olursa olsun büyümenin doğru strateji olmadığının farkına vardılar. Tabii ki büyüme her zaman için kârlılıkla bağlantılı olmak zorunda. Dolayısıyla kalıcı büyüme ekonomik açıdan büyüme, sosyal açıdan büyümeyi doğru bir şekilde yönlendirme ve özellikle de çevre dostu büyüme düşüncesiyle bağlantılandırılıyor. Bu açıdan bakıldığında Alman işletmelerinin doğru yolda olduğunu düşünüyorum. Zira ekolojik büyümenin öneminin farkındalar. Bu alanda ürünler geliştirilebilir ve böylece dünyada iyi işlere imza atılabilir.”

Asya centilmence oynamıyor

Ancak birçok yönetim kurulu başkanı, özellikle Hindistan ve Çin’deki son derece hızlı kalkınmayı endişeyle izliyor. Önde gelen Alman ekonomi gazetesi Handelsblatt’ın yaptığı bir ankete göre, Asya’da hâkim olan değerlerin ve kriterlerin Avrupa’ya da sıçramasından endişe ediliyor. Eleştiriler, Asya’da oyunun centilmence oynanmadığı ve devletin ekonomiye müdahalesinin giderek arttığı yönünde. PricewaterhouseCoopers'tan Norbert Winkeljohann, yine de kimsenin patlama kaydedilen bu pazarlardan vazgeçemediğini söylüyor:

"Bunun tabii bir uyuşukluğa yol açmasına izin verilmemeli. Geleceğin dev pazarları olan Hindistan ve Çin’e ayak uydurabilmek, büyük hedefler. İki ülkenin de, talep hacmi yüksek dev nüfusları var. Ama bizim de Alman ekonomisi olarak, teknik seviyemizi korumamız ve yüksek teknolojinin adresi ünvanını elimizden kaptırmamamız gerek ki, bu ülkelerde rekabet gücümüzü koruyalım.”

Küresel bazda eşitsizliğe dikkat çekildi

İşadamlarının en büyük endişesi yeni bir finans krizinin patlak vermesi. Davos’un ilk günündeki görüşmelerde de, krizin yaralarının sarılması ön plandaydı. Diğer bir konu ise sosyal ve siyasi dengesizliklerin içerdiği tehlikelerdi. Çin Merkez Bankası’nın eski Genel Başkan Yardımcısı Zhu Min, özellikle Tunus, Cezayir ve Mısır’daki protestoların ışığında, küresel bazda eşitsizlik sorununa dikkat çekti. Zhu Min bunun tüm dünyanın karşı karşıya olduğu en önemli sorun olduğunu belirtti. Kriz tellalı olarak da tanınan ABD’li ekonomi profesörü Nouriel Roubini ise dört akut sorun olduğunu söylüyor:

"Öncelikle demografik faktör bir sorun. Yaşlanan bir nüfus ekonomik büyüme potansiyelini frenliyor. Bu sorunu Japonya’da ama aynı zamanda Avrupa’da da gözlemlemek mümkün. İkincisi, sanayi ülkelerindeki yapısal reform ihtiyacı. Ama ne yazık ki bu konuda atılan adımlar olması gerekenden daha yavaş. Üçüncü olarak, üretim ve rekabet gücünü arttırmak için, eğitim ve altyapıya yatırım gerekiyor. Son olarak ise, devletlerin borçlanması sorunu var. Bütçe açıkları ve giderek büyüyen borç dağları, ekonomik büyümeyi engelliyor.”

ABD’li ekonomi profesörü Nouriel Roubini
ABD’li ekonomi profesörü Nouriel RoubiniFotoğraf: picture-alliance/ dpa

Hammadde sıkıntısı ekonomik büyümeye en büyük fren

Hammadde kaynaklarındaki sıkıntının, ekonomik büyümenin önündeki en büyük engel olabileceği belirtiliyor. İster metal, ister su ya da enerji, kaynaklardaki darboğazın yeni kriz bölgelerinin oluşmasına yol açabileceği vurgulanıyor. Roubini, artan fiyatların etkisinin görüldüğüne dikkat çekiyor:

"Bu özellikle önde gelen gelişmekte olan ülkelerde enflasyonun artmasına neden olabilir. Bu sorun, özellikle sanayi toplumlarında, hammadde ithal edenlerin elinde bulunan sermayede darlığa yol açabilir. Bu da tüketime, dolayısıyla da ekonomik büyümeye olumsuz yansıyabilir. Arkasından da sosyal karmaşa ve siyasi istikrarsızlık gelir. Tunus, Mısır, Fas ve Cezayir’de olanları görüyorsunuz. Artan gıda fiyatları ciddi sosyal ve siyasi sorunlara yol açıyor.”

Kanaatkârlık için zihniyet değişikliği gerek

30 Ocak’a kadar sürecek olan forumun ev sahibi Davos’taki temiz dağ havasının, somut ve yapıcı kararlar alınmasına yardımcı olup olmayacağını önümüzdeki günlerdeki görüşmeler gösterecek. Dünya Ekonomik Forumu’nun kurucusu Klaus Schwab’ın talep ettiği ve “daha aza dönüş” olarak da özetlenebilecek olan yeni bir kanaatkârlık dönemi için, tüm taraflarda zihniyet değişikliği gerekiyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Henrik Böhme / Çeviren: Aydın Üstünel

Editör: Beklan Kulaksızoğlu