1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Davutoğlu'nun Şam ziyaretinin yankıları

10 Ağustos 2011

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Şam’da Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile 6.5 saat süren görüşmesinin yankıları sürüyor. Ankara'dan Sibel Yeşilmen'in notları...

https://p.dw.com/p/12E6H

Esad’a “Askeri operasyonlara son ver, asker kışlasına dönsün, reformlara biran evvel başla” mesajı ileten Ankara ne yapmak istiyor, inisiyatif almasının arkasında yatan nedenler ne ve bundan sonra ne olur, olası senaryoları geçen yıl Suriye’ye giden ve Şam’daki sarayında Beşar Esad ile bizzat özel röportaj yapan ve onu yakından tanıma imkanı bulan isimler ile Hürriyet Gazetesi Yazarı Fatih Çekirge ve Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya ile konuştuk.

“Türkiye yapılması gereken ne varsa yaptı”

Hürriyet yazarı Fatih Çekirge’ye göre Davutoğlu’nun atlayıp Şam’a gitmesinin arkasında yatan iki temel endişe var. Bunlardan ilki Türkiye’nin kendi bölgesindeki istikrarı önemsemesi diğeri ise Suriye ile sahip olduğu uzun sınır. Suriye’deki bir istikrarsızlığın terörist yapılanmayı daha da rahatlatabileceği ve kaosun artması durumunda Suriye’den bir kez daha bu kez daha güçlü bir göç dalgasının yaşanabilecek olması endişesi Ankara’yı harekete geçiren etkenler.

Türkiye’deki Kürtlerin demokratik özerklik taleplerinin var olduğu bir ortamda Irak’taki durumun gerçekliği göz önüne alınırsa Suriye’deki ve İran’daki Kürtlerin de ortak hareket etmesi beklentisi içinde bulunan çevrelerin bu tür bir istikrarsızlığı kullanabileceklerini düşünüyor Fatih Çekirge. “Türkiye, Irak’ta olduğu gibi kontrolü kendi dışında bir olay yaşansın istemiyor” diyen Çekirge, Irak savaşı sonrasında yaşanan uçuşa yasak bölge, tampon bölge, çekiç güç gibi yapılanmaları hatırlatıyor.

Davutoğlu’nun bölgede ağırlığı olan önemli bir isim olduğunu belirten Çekirge’ye göre uluslararası toplum ve ABD ile Suriye arasında bir “Temas merkezi” olan Türkiye, Şam ziyaretinde samimi bir şekilde dostça Esad’a “Kardeşim senin varlığını garanti etmek için bugünler son günler. Hüsnü Mübarek, Saddam Hüseyin örneklerini hatırla sonun Saddam Hüseyin’e benzemesin istiyoruz “ mesajı verdi ancak Çekirge’ye göre batı ve reform yanlısı Esad’ın durumu hiç te kolay değil. “Esad tek başına değil, bu kararı verecek olan tek isim o değil, babadan kalma Baas geleneği, bir ihtiyar heyeti var, Esad batıya açık istekli de olsa sıkıntılı durumda. Baas rejimi direnebilir Suriye ciddi bir kaosa sürüklenebilir” diyor Çekirge. Bu çerçevede BM’nin devreye girerek Beşar Esad’ın elini kuvvetlendirecek kararlar alması gerektiğine dikkat çekiyor.

“Ben müzakereye açığım mesajı”

Geçen yıl Beşar Esad ile Şam’da özel röportaj yapan ve onu yakından tanıma imkanı bulan bir diğer isim ise Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya. “Davutoğlu-Esad görüşmesi ile iyi bir yola girildi. Son 2.5 ayın en önemli gelişmesiydi” diyen Küçükkaya, Esad’ın iç kamuoyuna “dayak yiyen bir lider” görüntüsü vermemek için Davutoğlu’nu karşılamaya Dışişleri Bakanını değil Bakan Yardımcısını gönderdiğini düşünüyor. Küçükkaya’ya göre, bu Arınç’ın ve Başbakan Erdoğan’ın Suriye’ye yönelik sert açıklamaları sonrasında Suriye’nin “çok üzüldüğünü gösteren çok önemli bir gösterge”.

Küçükkaya, “Ziyaret soğuk ta başlamış olsa sonrası önemli görüşmenin 6.5 saat sürmesi ve yapılan olumlu açıklamalara bakmak lazım. Esad çözüm bulmanın zorunlu olduğuna inanan bir lider olarak davrandı.. Müzakerelere açığım mesajı verdi ” diye konuşuyor. Küçükkaya’ya göre Türkiye’yi yöneten hangi parti ve her kim olursa olsun Ortadoğu konusunda aktif rol almak bir “zorunluluk” ve “sorumluluk. Küçükkaya Türkiye’nin şuanki mevcut rolünü Uluslararası kamuoyu ve ABD ile Suriye arasında bir “Katalizör ve köprü” olarak görüyor ve “Beşar Esad reform yapmakta geciktiği için istenmeyen olaylar oldu. Ama ben umutluyum. Hiçbirşey için geç kalınmış değil askeri operasyon seçeneğini olası görmüyorum” diye konuşuyor.


© Deutsche Welle Türkçe


Haber: Sibel Yeşilmen/Ankara

Editör: Nihat Halıcı