1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Dedikodu kazanı Brüksel'de kaynıyor

Alexander Kudascheff / Brüksel18 Ekim 2006

AB Komisyonu Başkan Yardımcısı ve AB’nin Sanayiden Sorumlu Komiseri Günter Verheugen’ın, AB’deki işleyişi sert bir dille eleştirmesine ilişkin tepkiler devam ederken, şimdi de evli olan Verheugen’ın bir süre önce büro şefliğine terfi ettirdiği Petra Erler ile ilişkisi olduğu gündeme geldi. Brüksel’deki gelişmelere ilişkin DW’den Alexander Kudascheff’in yorumu...

https://p.dw.com/p/AZnl

“İddia o ki, Günter Verheugen’in çalışma arkadaşı Petra Erler ile ilişkisi olduğunu uzun zamandır biliniyordu. Konu kulislerde konuşulmakla beraber, özel hayatın gizliliği ilkesine dayanarak bu mesele medyada yer almıyordu. Sonra hiç beklenmedik bir şey oldu: AB Komisyonu Başkanı Yardımcısı Günter Verheugen, AB’deki bürokrasiyi, iç çekişmeleri sert bir şekilde eleştirdi. Verheugen’ın yaklaşık yedi yıldır AB’de olduğu düşünülürse, ani çıkışının tek bir nedeni olabilirdi: Artık canına tak etmişti!

Verheugen, AB’deki işleyişi eleştiren ilk kişi değil. AB’nin gerçeklerden kopuk politikası daha önce de -haklı olarak- şikayet konusu olumuştu. Nitekim Brüksel bürokrasisi gerçekten de eklektik ve de reel sorunlardan uzak. Ama bununla birlikte verimli de.

Sonuçta Verheugen’in yaptığı, gördüğü aksaklıkları eleştirmekti. Ama sözleri daha tam etkisini bile gösteremeden, karşı saldırı geldi. Bu son derece yumuşak saldırının nereden geldiği belli değil. Ama Verheugen’in bir çalışma arkadaşıyla ilişkisi olduğu ve bu kişiyi de pozisyon atlatarak büro şefliğine getirdiğine dair söylentiler dünyaya yayıldı.

Şunu belirtmekte fayda var: Büro şefleri, her zaman AB Komisyonu üyelerinin, yani komiserlerin en yakınlarıdır. Dışarıdan gelmeleri, yani bir bakıma temsilcilere muhalif olmaları da gelenektendir. Dışarıdan Komisyon’a alınan birçok kişi haklarının yenildiğini düşündü. Fakat bir AB Komisyonu üyesinin de güvenebileceği birkaç kişiye ihtiyacı vardır.

Tabii Petra Erler’in yeni görevine getirilir getirilmez de söylentilerin dışarıya sızması dikkat çekiciydi. Zira normalde bu tür şeyler, Komsiyon dışına taşmaz. Verheugen’ın kendini savunmak için mi AB’yi eleştirerek karşı saldırıya geçti, yoksa sözde ilişkinin duyulması mı AB’nin savunma saldırısıydı? Bu sorunun cevabı henüz bilinmiyor.

Ama tüm bu olup bitenler Alman üye Verheugen’in imajına zarar verdi. Hatta bir zamanlar AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi olarak en parlak dönemini yaşayan Verheugen’e bu konuda bile çamur atılıyor; Türkiye ve Kıbrıs konusunda tutumu eleştiriliyor. Ama bu bambaşka bir konu…

Meselede ilginç olan başka noktalar da var: Pek yakında Almanya AB’nin dönem başkanlığını devralacak. Elbette Almanya’nın AB Komisyonu’nda güvenebileceği birisine ihtiyaç var. Bu kişi Verheugen olabilir mi peki? Yoksa Verheugen için bir halef mi aranıyor? 1 Ocak 2007’de AB Komisyonu’nda yapılacak yeniden düzenlemerden faydalanmak isteyenler mi var?

Tüm bunların, AB Ortak Dış Politika ve Güvenlik Yoksek Temsilcisi Javier Solana’nın artık yorulduğu ve Verheugen’ın bu konumda gözü olduğu söylentisiyle ilgisi var mı? Ya da AB Komisyonu'nun Dış İlişkilerden Sorumlu Üyesi Bettina Ferrero Waldner’in görevinden memnun olmadığı ve yerine Avusturyalı Wolfgang Schüssel veya Ursula Plassnik’in getirilmesinin düşünüldüğüne dair haberle ilgisi olabilir mi bu yaşananların?

Özetle şunu söylemek mümkün: Bu mesele sanıldığından çok daha karmaşık. Peki bu durumdan kim çıkar sağlayacak? Cevabı pek yakında Brüksel’de kaynayan dedikodu kazanından gelir…“