1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Diplomatik çabalar sonuçsuz mu?

Ahmet Günaltay19 Ağustos 2012

Suriye'deki BM Gözlemci Heyeti, ülkeyi terk etti. BM yalnızca Şam'da bir irtibat bürosu bıraktı. Bu aynı zamanda Suriye’deki iç savaşa son verme umutlarının da tükenmesine yol açıyor.

https://p.dw.com/p/15sWr
Fotoğraf: dapd

Suriye'deki Beşar Esad rejiminden kaçanların en tanınmışı olan Başbakan Riyad Hicab, ilk açıklamasında Baas rejiminden kurtulmak isteyenlere adeta müjde veriyordu. Hicab, “Bütün tecrübelerime dayanarak sizleri temin ederim ki, rejim askeri, ekonomik ve moral gücü açısından tükenmiştir ve Suriye'nin sadece %30'unu kontrol edebilmektedir" şeklinde konuşmuştu.

"Rejim ayakta"

Bu durumda akla, ‘Suriye'deki iç savaş yakında sona erecek, şiddet bitecek ve Esad devrilecek mi?', sorusu geliyor. Ortadoğu uzmanı Kamil Wazne sabık başbakanın iyimser tahminlerine katılmıyor. Wazne, “Suriye yönetimi ayakta. Bir buçuk yıldır mücadele sürüyor ama sonuç yok. Bazen bir taraf başarılı oluyor, bazen karşı taraf. Bu, uzun bir müddet daha böyle sürer gider. Hangi tarafın galebe çalacağını kestirmek mümkün değil" şeklinde konuşuyor.

Zum Thema Rücktritt Kofi Annan
BM eski Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan, 6 maddelik barış planı girişiminin başarısızlığa uğramasının ardından istifa etmişti.Fotoğraf: Reuters

Yıllardır İngiliz "The Independent" gazetesinin Ortadoğu muhabirliğini yapan ve Suriye'yi yakından tanıyan Robert Fisk de bu görüşe katılıyor: “Haftalar önce, Şam'ın asiler tarafından alınmak üzere olduğu bildirilmişti. Ama Esad başkente yeniden hakim oldu. Halep'te de aynısı. Amerikan Savunma Bakanı Panetta, Halep için, ‘rejimin tabutundaki son çivi', demişti. Ama orada da hükümet kuvvetleri asilerin kontrolündeki semtleri birer birer geri aldı. Bu, isyanın çöküş habercisi de olabilir, rejimin, kentleri tutup, kırlık kesimleri asilere bırakma planı da.”

Ordudan firar etmeler ve muhaliflerin safına katılmalar büyütülüp lanse ediliyor. Ama sonradan, bu haberlerin doğru olmadığı anlaşılıyor. Taraf değiştiren diplomatların sayısı iki elin on parmağını geçmiyor. 1200 tugay komutanının sadece kırkı, yani yüzde üçü saf değiştirdi. En üst kademelerdeki 100 subaydan firar edeni olmadı.

Ekonomiye vurgu

Ürdün Kralı Abdullah, Beşar Esad rejimini tehdit eden en büyük tehlikenin ekonomik olduğunu söylüyor. Karl Abdullah, “Parası yeterse, sonuna kadar dayanır. Ama su ve elektrik kesilir, askerlerine de maaş veremeyecek duruma düşerse, dara girer" şeklinde konuşuyor.

BM Gözlemci Heyeti'nin Suriye'den çekilmesi, diplomatik çabaların sonuçsuz kaldığını gösteriyor. Batı, Rusya, Çin ve Körfez ülkeleri Suriye politikalarını kendi stratejik hedeflerine göre ayarlıyorlar. Tarafların denk olmadığı bu çatışmada dökülen kana kimse aldırmıyor. Normal Suriyelinin tek derdi ise Robert Fisk'in de dediği gibi canını kurtarmak. Fisk, “Suriye'deki ihtilaf, ABD, BM ya da Avrupa Birliği'nin sözlerinin kimseyi ilgilendirmediği raddeye geldi. Yabancılar neyi tartışırlarsa tartışsınlar, savaş devam ediyor. Onları tek ilgilendiren, dışarıdan ne kadar silah ve mühimmat geldiği" yorumunda bulunuyor.

Lübnan iç savaşı hafızalarda

Lübnanlı Ortadoğu uzmanı Kamil Wazne ise henüz bütün umudunu tüketmiş değil.

Wazne, “Savaş, meydanda değil, tarafların masaya oturup barışı müzakere etmesiyle sona erer. Ama Çin, Rusya ve ABD yardım etmeden hiçbir şey olmaz" diyor.

Bu durumda akla, 15 yıl süren ve 90 bin kişinin hayatına mal olana Lübnan iç savaşı geliyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Ulrich Leidholdt / A. Günaltay

Editör: Başak Özay