1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Diyalog ve kontrol yerine baskı ve tehdit

Peter Phillip / DW12 Nisan 2006

İran’ın nükleer programıyla ilgili gerginlik yeni bir aşamaya girdi. İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, İranlı uzmanların enerji üretmek amacıyla uranyum zenginleştirmeyi başardığını duyurdu. DW’den Peter Philipp’in yorumu...

https://p.dw.com/p/AZqD

“İran, uranyum zenginleştirmeyi başardı ve nükleer güç sahibi ülkeler arasına katılma sürecinde bir adım daha attı. Tahran yönetiminin açıklaması karşısında korku duymanın, dövünmenin anlamı yok. Çünkü İran hala bir atom gücü değil ve henüz nükleer silaha da kavuşmuş değil.

Tabii bu tespiti yaparken, ’henüz’ kelimesinin altını özenle çizmek lazım… İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın nükleer silah üretmeyi hedeflemedikleri, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile işbirliği yapmaya hazır olduklarını vurgulaması da gözlerden kaçırılmaması gereken bir nokta.

İran’ın nükleer programında önemli bir aşamayı tamamladığı yönündeki açıklama, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed El Baradey’in Tahran ziyaretinden bir gün öncesine denk getirildi. Diğer yandan, İran’a BM Güvenlik Konseyi tarafından her türlü uranyum zenginleştirme faaliyetine son vermesi için tanınan sürenin bitimine de yaklaşık iki hafta kaldı.

Gelişmelere bu açıdan yaklaşıldığında, İran’ın son açıklamasını, nükleer siyasetine son vermesi için baskı yapan çevrelere Tahran yönetiminin bir meydana okuması olarak değerlendirebiliriz. Tahran, son açıklamasıyla, nükleer programına ilişkin kararlılığını bir kez daha sergiliyor.

İran, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’nı (NPT) imzalayan ülkeler arasında. Anlaşma, Tahran yönetimine barışçıl hedefler için uranyum zenginleştirme hakkı tanımakta. İran’ın gizlice atom bombası üretmeye çalıştığını öne süren Washington, Kudüs ve Brüksel, bu iddialarını ispatlayamıyor; iddiaların ardında yalnızca Tahran yönetimine duyulan derin kuşku yatıyor.

Bu kuşku haklı ya da haksız olabilir, ancak kesin olan, baskıların İran’da tam aksi yönde bir tepkiye yol açtığı… Tahran yönetimi, baskılara boyun eğmeyecek kadar güçlü olduğunu hem kendi halkına hem de uluslararası topluma kanıtlamaya çalışıyor.

İran’ın nükleer programını tek başına sürdürebilecek yeterli bilimsel kadrolara sahip olduğu biliniyor. Kaygı duyulan, kaydedilecek teknolojik gelişmeyi İranlı siyasetçilerin hangi yönde kullanmayı tercih edeceği… İran’ın kutladığı uranyum zenginleştirme aşaması, bu yüzden Batı’nın kaygısını daha da artırıyor.

İran, şimdilik yüzde 3,5 saflığında zenginleştirilmiş uranyum elde etmeyi başardı. Bunun için toplam 164 santrifüj cihazından yararlandı. Ancak atom bombası üretebilmek için yüzde 90 saflığında uranyuma ve binlerce santrifüj cihazına ihtiyaç duyuluyor. Tahran’ın bu hedefe varması yıllar alacağından, şimdi İran’a karşı askeri saldırıların da içinde bulunduğu yaptırımları gündeme getirmek, anlamsız ve olumsuz sonuçlar doğurabilecek bir girişim olur.

İran, son adımıyla Batı karşısında konumunu güçlendirirken, baskı ve tehdidin bir sonuç getirmediği bir kez daha netleşti. Samimi diyalog sürecine paralel olarak yürütülecek kontrol, karşılıklı güvensizliği tasfiye edecektir. Diyalog yolu, hiçbir ülkenin kaybına yol açmaz. Tabii bu söylediğimiz, İran’a baskı uygulayanlar gerçekten nükleer program dışında başka hedefleri yoksa geçerli...“