1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Doğal afetlere karşı erken uyarı sistemi

Ajanslar27 Mart 2006

Güneydoğu Asya’yı vuran tsunamiden, Karayipler’i ve ABD’nin güneyini biçip geçen Katrina kasırgasına ya da Pakistan’da ağır yıkıma yolaçan depreme kadar, hep şu soru gündeme geliyor: „Önceden ne yapılabilirdi?“ Bugün Bonn kentinde başlayan Uluslararası Erken Uyarı Konferansı’nda, 140 ülkeden 1000’in üzerinde bilimadamı ve uzman, hayat kurtaran önlemleri ele alıyor:

https://p.dw.com/p/AaQ4
Erken uyarı sistemi özellikle Hint Okyanusu'ndaki tsunami felaketinden sonra gündeme gelmişti
Erken uyarı sistemi özellikle Hint Okyanusu'ndaki tsunami felaketinden sonra gündeme gelmiştiFotoğraf: dpa - Bildfunk

Alınacak önlemler, bölgelere ve beklenen doğal afetin türüne göre değişiyor. Örneğin Filipinler’de meteoroloji alanına yapılacak yatırımlar ile hava durumu tahminlerinin daha iyi bir seviyeye getirilmesi ve halkı aydınlatma çalışmaları sayesinde siklonların yolaçtığı zararın boyutlarının azaltılması öngörülüyor. Afrika’nın batısında bulunan Senegal ve Moritanya’da ise, çekirge istilası ile mücadelede yararlı olacak bilgiler ve hesaplama modelleri internet aracılığıyla, bir ağda toplanıyor.

Kötü hava koşulları ya da sel baskınlarının tersine, depremlerin ne zaman olacağını önceden tahmin etmek imkansız. Ancak Potsdam’daki Jeoloji Araştırmaları Enstitüsü'nün Doğal Felaketler Bölümü Müdürü Jochen Zschau’nun verdiği bilgiye göre, ileri derecede geliştirilmiş bazı sistemler, depremlerden kısa bir süre önce erken uyarı sinyalleri verebiliyor. Bu sistemler, nispeten zayıf ancak hızlı birincil dalgaları kaydedebiliyor. Bu dalgaların birkaç saniye ardından da asıl yıkıcı olan ikincil dalgalar geliyor. Zschau’nun hesaplarına göre, deprem tehditi altında bulunan İstanbul’da iki farklı dalga türü arasında 10 saniyelik zaman olacak, Mexico City’de ise bu süre 1 dakikanın üzerinde. Zschau, bu sürelerin çok kısa olmalarına rağmen, hayat kurtarabileceğini ve acil yardım faaliyetlerine destek olabileceğini belirtiyor.

Uyarı için birkaç saniye yeterli değil

Uzmanlar, halkı yeterli şekilde uyarmak için birkaç saniyenin yetmeyeceğini, ancak tehlikede olan sistemlerin kapatılması için bu sürenin hayati önem taşıdığını belirtiyor. Alman deprem araştırmacısı Zschau, bu şekilde örneğin bir metronun durdurulabileceğini veya birçok depremde çatlayarak yangına yolaçan gaz boru hatlarındaki basıncın düşürülebileceğini belirtiyor. Trafik ışıklarının kırmızıya dönüşmesi, enerji santrallerinin kapatılması gibi adımlar ile afetlerin yolaçtıkları zararın önemli ölçüde azaltılabileceğini vurgulayan Zschau, ne yazıkki böyle sistemlerin henüz yaygınlaşmadığını, eldeki bilginin pratik kullanıma dönüştürülmesi gerektiğini söylüyor.

Maliyet yüksek

Alman Afet Önlemleri Komitesi’nden Irmgard Schwaetzer ise, erken uyarı sistemlerinin maliyetinin yüksek olduğuna, ama bu tür sistemlerin yokluğunun faturasının ise çok daha pahalıya patladığına dikkat çekiyor. Eski Almanya İmar Bakanı Schwaetzer’in verdiği bilgiye göre, Dünya Bankası 90’lı yıllardaki doğal afetlerin yolaçtığı maddi zararın 670 milyar dolara vardığını, ancak önlem ve erken uyarı sistemlerine 40 milyar dolarlık yatırım yapılmış olsaydı, bu zararın 280 milyar dolar daha az olacağını hesaplamış.

Afetlerde insanın rolü

Doğal afetlerin yarattığı imhanın asgariye indirilmesinde, teknolojinin yanısıra, insan faktörü de önemli bir rol oynuyor. Birleşmiş Milletler ile birlikte Bonn’daki Uluslararası Erken Uyarı Konferansı’nı düzenleyen Alman Dışişleri Bakanlığı’ndan Hans-Joachim Daerr, tsunami hakkında bilgi sahibi insanların, dev dalgalar kıyıya vurmadan önce suyun geri çekilmesini afetin habercisi olarak tanımlamaları sayesinde çok kişinin hayatının kurtulduğunu hatırlatıyor. Daerr, benzeri afetlerde nasıl hareket edilmesi konusunda belli bir bilincin yerleşmesi gerektiğini ve bu noktada medyaya da önemli rol düştüğünü belirtiyor.

İlk gün konuşmacıları arasında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan'ın, tsunami felaketzedelerine yardıma yönelik çalışmalarıyla ilgili özel elçisi olarak seçtiği eski ABD Başkanı Bill Clinton'ın da bulunduğu Bonn’daki Uluslararası Erken Uyarı Konferansı, üç gün sürecek.