1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Doğal felaketlerin ekonomik bilançosu ağır olacak

Henrik Böhme5 Aralık 2005

Eriyen buzullar, yükselen deniz seviyesi ve şimdiye kadar benzeri görülmemiş afetler. Değişen dünya ikliminin yol açabileceği sonuçları görüşmek üzere Montreal’deki dünya iklim konferansında biraraya gelen bilim adamları ve politikacılar hafta sonuna kadar devam edecek bu buluşmada, sera gazları emisyonunu azaltma hedeflerini saptamaya çalışıyorlar.

https://p.dw.com/p/AaTK
Montreal'daki zirve bu hafta sona erecek
Montreal'daki zirve bu hafta sona erecek

Rakamlar hafife alınacak cinsten değil. Alman Ekonomik Araştırma Enstitüsü’nün tahminlerine göre doğal felaketler önümüzdeki yıllarda yaklaşık 200 trilyon dolarlık ekonomik kayba yol açacak. Dünyanın en büyük reasürans şirketi olan Münchner Rück’ün elindeki istatistikler, fırtına, sel ve heyelanların neden olduğu zararın son elli yılda on katına çıktığını gösteriyor. Özel sektör gidişatın kendine de zarar vereceğini ama aynı zamanda özel sektörün katkısı olmadan iklimin korunamayacağını da pek iyi biliyor.

Yeni bir branş doğuyor

Hamburg’daki Dünya Ekonomik Etüdler Enstitüsü’nden iklim araştırmacısı Axel Mihaelova özel sektör açısından yeni bir branşın doğmukta olduğunu söylüyor:

“Karbondioksit bütün ekonomik faaliyetlerin yan ürünü olduğu için iklimin korunmasına üretim tesislerinde başlanması gerekir. Avrupa emisyon sertifikaları piyasası çelik imalatçıları ve enerji santralları açısından çok önemli. Bu branşlar, makul maliyetle emisyon hacminin nasıl daraltılabileceğini düşünmek zorundalar.”

Dünyanın en büyük özel şirketi olan Amerikan General Electric tröstü de, ‘tehlikeyi gördüklerini ve vakit kaybetmeden harekete geçmek zorunda olduklarını’ teslim ediyor. Dünya finans piyasası da konuyu yakından izliyor. Ancak Axel Mihaelova iklimi kurtarma operasyonunu serbest piyasa ekonomisinin oyun kuralarına emanet etmenin hata olacağını söylüyor:

“Bu piyasa, devletin kesin kurallar koyması şartıyla işleyebilir. Emisyon hedefini devlet tayin etmeli. Gönüllülük prensibiyle sonuç alınamaz. Bu uygulamanın başlatıldığı Almanya ve Japonya gibi ülkelerde kimi şirket zehirli gaz salınımını azaltıyor kimi ise emisyon kurallarına aldırmıyor. Özel sektör çok uzun vadeli düşünmüyor. Onun için devletin emisyona sınır getirmesi, bu sınırı nasıl tuttaracağına ise şirketlerin karar vermeleri gerekir.”

İklim koruma tedbirleri

Özel sektör yatırımlarını planlayabilmek için uzun vadeli iklim koruma tedbirlerinin somutlaştırılmasını bekliyor. 2012 sonrasının emisyon hedefleri açısından Montreal konferansının biçilmiş kaftan olduğunu belirten Alman uzman, Kyoto protokolü doğrultusunda iklimi koruma programının sürdürülebilmesi için, 10 ya da 15 yıllık emisyon hedeflerinin bugünden belli olması gerektiğini sözlerine ekliyor.

Enerji sektörünün önümüzdeki 25 yıllık dönemde 16 trilyon dolarlık yatırım planları yaptığını kaydeden Axel Mihaelova bu pastadan Alman şirketlerine de büyük bir dilim düşebileceği görüşünde:

“Yenilenebilir enerji ve enerji randımanı yüksek teknolojilerde söz sahibi olan Alman şirketleri global talebin artmasından kârlı çıkacaklar. Çevreyle uyumlu kalkınma projeleri çerçevesinde de Alman şirketleri Üçüncü Dünya’da büyük iş yapabilirler.”