1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

DTÖ Başkanı Lamy'i zorlu görevler bekliyor

Karl Zawadzky28 Mayıs 2005

Avrupa Birliği’nin adayı Pascal Lamy, Dünya Ticaret Örgütü Başkanlığı’na resmen seçildi. En önemli görevi çıkmaza giren Doha müzakerelerine ivme kazandırmak olan Lamy, Cenevre’ye Eylül ayında gidecek. DW Ekonomi Editörü Karl Zawadzky, Lamy ve yeni görevini değerlendirdi:

https://p.dw.com/p/AZwO

“Cenevre Gölü kıyısındaki Dünya Ticaret Örgütü’nün yeni başkanının görev alanı oldukça sınırlı. Aslında tek istenen 148 üyenin farklı çıkarlarının bir uzlaşmaya varmasını sağlayacak arabuluculuk görevi. Bunun ötesinde yapabilecekleri ise Başkan'ın kişiliğine, konuya hakimiyetine, bürokrasi ile anlaşabilmesine ve otoritesine bağlı.

Tüm bunlar gözönünde bulundurulduğunda Pascal Lamy iyi bir seçim. Dört yıl boyunca AB Komisyonu’nun ticaretten sorumlu üyesi olan Lamy, Dünya Ticaret Örgütü’nü bu görevi sırasında tanımıştı. Dünya Ticaret Örgütü de O'nu, Avrupa’nın endüstri ülkelerinin, aynı zamanda kalkınmakta olan ülkelerin çıkarlarını savunan adil bir müzakereci olarak tanımıştı.

Avrupa Birliği’nin pazarını kalkınmakta olan ülkelere gümrüksüz ve sınırsız olarak açması Lamy’nin girişimleri sayesinde oldu. Yoksul ülkelerde AIDS, sıtma ve verem hastalıkları için ucuz ilaç üretimi yapılması için varsıl endüstri ülkelerini ikna eden de Lamy'di.

Lamy, 2001 yılında Doha’da başlatılan dünya ticaretinin liberalleştirilmesine ilişkin görüşmelerin, kalkınmakta olan ülkelere daha fazla avantaj sağlaması gerektiğine inanıyor. Doha turu, zaten daha başlangıcında kalkınma turu olarak planlanmıştı. Sonucu da verilen bu söze bağlı olarak değerlendirilecek.

Kalkınmakta olan ülkeler bilinçlendiler ve Brezilya, Hindistan, Çin gibi dev ülkelerin önderliğinde haklarını korumasını, isteklerini kabul ettirmesini biliyorlar. Endüstri ülkelerinin her istediklerini kabul ettirdikleri dönemler geride kaldı.

Dünya Ticaret Örgütü’nde de kararlar oy birliği ile alındığı için uzlaşmanın herkesin çıkarlarına uygun olması gerekiyor. Bu uzlaşmayı sağlamak şimdi Lamy’nin görevi. Selefleri bu konuda başarılı olamadılar. Dünya tarım piyasası ile hizmet piyasasının liberalleştirilmesi çabaları ama aynı zamanda endüstri ürünlerine uygulanan gümrüğün düşürülmesi istemi sonuçsuz kaldı.

Lamy’nin müzakerelere yeniden ivme kazandırmak için ciddi çaba göstermesi gerekecek. Başarılı olması halinde dünya çapında konjonktürün canlanması bekleniyor. Bundan en fazla istifade edecek olan Almanya gibi krizdeki ülkeler olacaktır. Uluslararası ticaretin kalkınmakta olan ülkelerin şansını arttıracak şekilde liberalleştirilmesi onların da bu refahtan pay almalarını sağlayacaktır. Bunun için endüstri ülkelerinin tarıma verdikleri, yıllık 200 milyar doları bulan ve kalkınmakta olan ülkelere hiçbir fırsat tanımayan destekten vazgeçmesi zorunlu.

Pascal Lamy, sadece Doha görüşmeleri konusunda uzlaşma aramayacak. Dünya Ticaret Örgütü’nün uluslararası kamuoyundaki imajının değiştirilmesi gerekiyor. Örgüt kalkınmakta olan ülkelerin yoksulluğundan sorumlu tutuluyor ve hatta bu yüzden nefretle anılıyor. Dünya Ticaret Örgütü toplantılarına her zaman büyük gösteriler eşlik ediyor. Lamy, bu kamuoyunu da kazanmaya çalışmalı.

Dünya Ticaret Örgütü karşıtlarını diyaloğa davet etmeli ve liberalleşmeye bağlı olarak pazarların açılmasının kalkınmakta olan ülkeler açısından faydalarını anlatmalı. Kuşkusuz liberalleşmeden sağlanacak avantajlar farklı. Ticaretin liberalleştirilmesinden en fazla çıkarı endüstri ülkeleri sağlacak. Bu da Doha turunun kalkınmakta olan ülkelerin çıkarlarının da gözönünde bulundurulacak şekilde sonuçlandırılmasının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.”