1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Edebiyat dünyası Mahfuz'u kaybetti

Günter Kainlstorfer30 Ağustos 2006

Mısırlı önde gelen aydınlarından ünlü yazar Necip Mahfuz, 94 yaşında öldü. 40’a yakın romanı, yedi öykü kitabı, 30'u aşkın senaryosu ve birkaç oyunu bulunan Mahfuz, 1988’de Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan ilk Arap yazardı. Yazarın kitapları birçok dile çevrildi...

https://p.dw.com/p/AaMB
Necip Mahfuz, Kahire kahvehanelerinin müdavimiydi
Necip Mahfuz, Kahire kahvehanelerinin müdavimiydiFotoğraf: picture-alliance/ dpa

Arap dünyasının ünlü yazarı Necip Mahfuz, 94 yaşında hayatını kaybetti. 19 Temmuz’da yolda yürürken düşüp başını çarpan Mahfuz, o günden beri hastanedeydi. Arap dünyasının en tanınmış yazarlarından biri olan Mahfuz, Araplar’ın Balzac’ı olarak anılıyordu ve Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan ilk Arap yazardı. 1911 Kahire doğumlu Necip Mahfuz, felsefe eğitimi gördükten sonra yazın hayatına 30’lu yıllarda başladı.

Her şeyde çok sevdiği ülkesi Mısır ve Kahire, tarihiyle, insanlarıyla, kültürüyle ona ilham kaynağı oldu. Nitekim Midak Sokağı ve Kahire Üçlemesi gibi romanlarında Kahire’deki günlük hayatı çarpıcı bir biçimde betimliyordu. Mahfuz, “Benim romanlarım, ilhamım, düşüncelerim, her şey ama her şey, bir zamanlar yaşadığım eski Kahire etrafında dönüyor...” diyordu.

Mahfuz, Kahire kahvehanelerinin müdavimiydi. Eserlerinin birçoğunu Kahire kahvelerinde kaleme aldığı, kahvelerde rastladığı karakterleri romanlarına taşıdığı, yurtdışına çıkmaktan pek hoşlanmadığı biliniyor. Hatta bu nedenle Mahfuz, 1988’de Nobel Edebiyat Ödülü’nü almaya bile kendisi gitmedi, kızlarını yolladı. "Nobel Ödülü’nü yalnız ben değil, tüm Arap dünyası kazandı. Dünya, bundan böyle Arap edebiyatının varlığını kabullenecektir” diyen edebiyatçı ödül parasının büyük bir kısmını da Filistin’de yürütülen bir yardım projesi için bağışladı.

Radikallerin hedefi olmuştu

Mahfuz’u tanıyanlar, ondan “alçakgönüllü, liberal ve bilge bir kişiydi” diye söz ediyor. “Mısır uygarlığının sembolü” olduğunu söyleyenler de var. Ancak geleneksel ve modern hayat tarzları arasındaki kültürel kimlik çatışmalarını ele aldığı, sosyal içerikli, düzeni eleştiren romanlarıyla, radikal İslamcılar’ın tepkisi çekti.

1959'da tefrika edilen ve etrafında büyük fırtınalar kopan romanı Sokağın Çocukları, “Allah'ı ve peygamberlerini alaya aldığı” gerekçesiyle yasaklanıp yayımlanmadı. Ve aradan 35 yıl geçtikten sonra, 1994’te, o zamanlar 83 yaşında olan yazar, Kahire’de evinin önünde saldırıya uğradı. Dine hakaret ettiğini iddia eden iki saldırgan, şeker hastası ve gözleri neredeyse kör olan Mahfuz’u evinin önünde bıçakladı. Ölümden dönen Mahfuz’un sağ kolu, yarı yarıya felç oldu. Yakalanan saldırganlarsa idam edildi.

Sağlığı kötüye gidiyordu

Ünlü edebiyatçı, son yıllarında çok hastaydı. Yürümekte zorluk çekiyor, görmekte çok zorlanıyor, kulaklarıysa neredeyse hiç duymuyordu, ama Mahfuz buna rağmen yazmayı bırakmadı. Zihninde kurguladığı öyküleri veya politik yazıları dostlarının yardımıyla kağıda geçirdi. Ta ki 19 Temmuz’da yolda yürürken düşüp başından ağır bir darbe alana kadar...