1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

En Alttakiler'in yazarından Türkiye yorumu

21 Eylül 2009

Almanya’nın tanınmış gazeteci ve yazarlarından Günter Wallraff, Türkiye - Almanya Kültür Forumu’nun öncülüğünde düzenlenen toplantıda, Köln’deki atölyesinin kapılarını Türk gazetecilere açtı.

https://p.dw.com/p/JlgS
Alman gazeteci yazar Günter WallraffFotoğraf: AP

Alman gazeteci Günter Wallraff, kullandığı araştırma yöntemleri nedeniyle Almanya’da eleştiri alan gazetecilerin başında geliyor. Zira haberleriyle büyük ses getiren Wallraff, kılık değiştirerek yaşamlarını yansıtmak istediği karakterlere bürünüyor, gerektiğinde sahte kimlikler kullanarak araştırmalarını yapıyor. Wallraff, özellikle 1983-85 yılları arasında Almanya’da bir Türk işçisi “Ali Levent” kimliğiyle çeşitli işyerlerinde çalışmış ve bu süre içinde edindiği deneyimleri aktardığı “En Alttakiler” (Ganz Unten) adlı kitabı, Almanya’da olduğu kadar, başta Türkiye olmak üzere pek çok ülkede büyük yankı uyandırmıştı.

"Gettolaşma eğilimi var"

Kulturforum Türkei Deutschland, Gespräch mit Günter Wallraff
Günter Wallraff, Köln’deki atölyesinin kapılarını Türk gazetecilere açtıFotoğraf: DW

Gazetecinin çalışmaları "En Alttakiler" ile sınırlı kalmadı; Wallraff'ın bir evsiz gibi yaşayarak Almanya’da evsizlerin durumunu işlediği, bazı marketlerdeki ekmek fiyatlarının düşüklüğünü sorgulamak amacıyla bir işçi kılığında ekmek fabrikasında çalışırken yaşadıklarını yazıya döktüğü çok sayıda röportaj Almanya’nın prestijli gazetelerinden Die Zeit’ta yayımlandı. 67 yaşındaki gazeteci, şu günlerde “Beyaz Üzerine Siyah” (Shwarz auf Weiss) adındaki belgesel türündeki filminin son hazırlıklarını sürdürüyor. Uzun yıllardır Almanya’daki Türk toplumunu yakından izleyen gazeteci, Almanya’daki Türk toplumuna ilişkin görüşlerini şu sözlerle dile getiriyor: “Bence, Almanya’daki Türk toplumu oldukça bağımsız, özellikle ikinci ve üçüncü kuşak kendilerini bulmuş muhteşem, topluma katkıları olan, yeni yaşam biçimleri sunan insanlar. Ancak bazı cami derneklerinin kendilerini bir kalkan altına almasının ve yadsımacı bir tutum benimsemesinin sorunlu olduığunu düşünüyorum. Her cami derneği bu şekilde değerlendirilemez elbette, fakat çoğunlunun böyle olduğu ve bu konuda bir gerileme, yeniden gettolaşma eğilimi olduğu kanısındayım.”

"Türkiye muhafazakarlaşıyor"

1995 yılında hayata veda eden ünlü yazar Aziz Nesin’in yakın dostlarından olan Günter Wallraff, Nesin’le birlikte 90’lı yılların başında Türkiye’de siyasi tutuklukluların tutukluluk koşullarının iyileştirilmesi için de girişimlerde bulunduğunu söylüyor. O yıllardan bu yana Türkiye’deki gelişmeleri takip eden gazeteci, Türkiye’nin giderek muhafazakârlaştığı kanısında. Gazeteci, “Sivas'ta o feci olay vuku bulduğunda, çocuk yaştaki insanlar kışkırtılmış kitle tarafından yakıldığında ben de Sivas’taydım, olayın ardından kurbanların isimlerinin yer aldığı bir anıt yapılması için girişimlerde bulundum. Bu çabalarım bizzat vali tarafından engellendi. Kendi kendime ‘bu ülkeye neler oluyor, artık kurbanlar bile anılamıyor, onurlandıramıyor’ diye düşündüm. Ben İslamcılığın Türkiye'yi yavaş yavaş ve giderek artan şekilde etkisi altına aldığını ve laik toplumun yok olduğunu düşünüyorum. Bu eğilime karşı bizden, batıdan da fazla tepki gelmiyor" diyor.


Türkiye'nin AB üyeliğine destek

Günter Wallraff, Türkiye'deki muhafazakârlaşma eğilimine karşı, Türkiye’nin Avrupa’nın bir parçası olduğunun daha güçlü bir şekilde dile getirilmesi gerektiğini belirtiyor: “Ben Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğini destekliyorum. Türkiye'nin Avrupa’nın bir parçası olduğu vurgulanmalı, ancak bazı şartları yerine getirmesi gerektiği belirtilmeli. Örneğin hukuk devleti ilkesinin geçerliliği, hapishanelerin iyileştirilmesi, işkence yasağı gibi… Bunlar zaten yapılıyor. Fakat kırsal bölgelerde İslamcıların ya da başka yaşam biçimlerine saygı duymayanların etkisi hissediliyor, kadınlar bazı yerlere, kefelere giremiyor, okullarda öğretmenler, üniversitelerde rektörler muhafazakâr yaşam biçimini benimseyenler arsından seçiliyor. İşte buna karşı çıkılması gerekiyor, ancak Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin bir parçası olmasının arzulandığı açıkça ifade edilmeli. Türkiye’nin cesaretini kırılması, baskı yapılması yanlış yol.”


"Demokratik açılım olumlu"

Türkiye'deki demokratik açılım adı verilen ve bir süredir kamuoyunda tartışılan hükümetin Kürt sorununu çözmeye yönelik girişimlerine de değinen Günter Wallraff, bu sürecin yararlı olacağı görüşünde. Wallraff, “Kürt sorunu şimdiye kadar en kötü terör örgütlerinden biri olan PKK’nın kontrolü altındaydı. Sorunu çözmek üzere siyasi girişimlerde bulunulmasının olumlu olduğunu düşünüyorum, yanlış kişiler tarafından yapılsa, başka amaçlar güdülse bile… Böylece bazı konular serbestçe tartışmaya açılıyor, kültürleri nedeniyle baskı altında alınan insanlara bu süreç umut veriyor. İleride bu konunun kendiliğinden çözülebilecek hale gelmesi için zemin hazırlanıyor" diyor.

Haber: Başak Özay

Editör: Hülya Köylü