1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

011009 Tsunami Frühwarnsysteme

1 Ekim 2009

Güney Pasifik'teki tsunami felaketi, erken uyarı sistemleriyle ilgili tartışmaları yeniden alevlendirdi. Alman uzmanlar erken uyarı sistemlerinin bir mucize yaramatamayacağını vurguluyor.

https://p.dw.com/p/JvZD
Fotoğraf: AP

Potsdam'daki Jeolojik Araştırmalar Merkezi'nden sismolog Winfred Hanka, tsunamiden korunmak için dünya üzerinde her ülkenin kendi önlemini aldığını vurguluyor. Hanka, "Her ülkenin tsunamiye karşı farklı bir yöntemi var. Bu sistem Yeni Zelanda'da başka, Avustralya'da başka. Fiji adaları gibi ülkelerin kendi deprem ölçerleri yok ama en azından gelen uyarı haberlerinin ülke geneline yayılması olanağına sahipler" diye konuşuyor.

Pasifik bölgesindeki bazı ülkeler 1965 yılında biraraya gelerek, kendi erken uyarı sistemlerinin verdiği bilgileri, Havai'deki Pasifik Erken Uyarı Merkezi'ne bildirme kararı aldı. Merkez, kendisine ulaştırılan bilgileri 24 saat boyunca değerlendiriyor. Uzman Hanka merkezin işleyişini şöyle açıklıyor:

"Eğer okyanusun herhangi bir noktasında deprem meydana gelir ve belli bir büyüklüğü aşarsa, o zaman olası bir tsunami felaketi nedeniyle genel bir uyarı yapılıyor."

Tsunami Frühwarnsystem geht in Betrieb
Fotoğraf: AP

Ülkeler uyarılıyor

Havai'deki Pasifik Erken Uyarı Merkezi'nin ülkelere yaptığı genel uyarı, ülkelerin ilgili birimlerine anında gönderiliyor. Uyarı haberini alan ülkeler ise halkı bu konuda bilgilendirip bilgilendirmeme konusuna kendileri karar veriyor. Halkı bilgilendirme kararı almaları halinde ise her ülke farklı yöntemlere başvuruyor. Tsunami uyarısı televizyon ve radyo ile duyurulduğu gibi siren sesiyle, elektronik posta ya da Samoa'daki tsunamide olduğu gibi cep telefonu mesajıyla da yapılabiliyor.

Cakarta'da da merkez var

Havai'deki merkezin yanı sıra Endonezya'nın başkenti Cakarta'da da bir erken uyarı merkezi var. Bu merkezin inşasına, Hint Okyanusu'nda 2004 Aralık'ında meydana gelen tsunami felaketinin ardından Alman uzmanların kontrolünde başlandı. Potsdam'daki Jeolojik Araştırmalar Merkezi'nin de destek sunduğu merkezle ilgili olarak sismolog Winfried Hanka, "Tam zamanında uyarıda bulunmaya çabalıyoruz. Bu uyarı, Pasifik Erken Uyarı Merkezi'nin yaptığı gibi, 'tsunami meydana gelme ihtimali var' şeklinde değil. Uyarı, somut biçimde, hangi kıyıda dalgaların ne kadar yüksekliğe ulaşmasının beklendiği, hangi kent ya da yerleşim birimlerinin boşaltılması gerektiği bilgisini kapsıyor" diye konuşuyor.

Erken uyarı konusunda da Japonlar da iddialı

Hint Okyanusu'ndaki uzmanlar buradaki merkeze deprem ölçerlerin yanında başka sistemler de yerleştirdi: Açık denizde dalgaların büyüklüğünü ölçen aletler ve şamandıra. Toplanan bütün bilgiler Cakarta'daki merkezde değerlendiriliyor. Cakarta ve Hawai'deki merkezlerin yanı sıra Japonlar da erken uyarı sistemleri teknolojisi konusunda epey ileride. Hint Okyanusu'nda erken uyarı sistemi henüz yokken, Japonlar kendi uyarı sistemleri ile komşularını uyarıyordu. Potsdam'daki Jeolojik Araştırmalar Merkezi uzmanlarından Winfried Hanka, "Japonya'da binlerce depremölçer merkezi, güç ölçerler var. Ama bu kadar önleme rağmen orada da tsunamide kurban veriliyor, yani bundan tamamen korunmak mümkün değil" diyor.

Yüzde yüz güvenlik yok

Hanka dünyanın en gelişmiş erken uyarı sisteminin bile kimseye yüzde yüz güvenlik sunmadığının altını çiziyor. Samoa'daki tsunami felaketinde dev dalgaların adaya ulaşmasının 15 dakika sürdüğünü hatırlatan Hanka bu durumda halkın zamanında uyarılmasının neredeyse imkansız olduğunu söylüyor ve "İmkansız ama diyelim ki tsunaminin ilk dakikasında bunun farkına varıldı, o zaman bile 15 dakika çok dar bir zaman dilimi. Bunu fizikle açıklamak mümkün. Yerküre böyle. Belirli noktalarda belirli önlemler alınabiliyor ama belirli kıyılarda uyarı konusunda tam bir güvenlik yok" diye konuşuyor.

Köln Üniversitesi'nde jeofizik uzmanı olan, aynı zamanda Bensberg'deki Deprem Merkezi'nde de görev yapan Klaus-Günter Hinzen de benzer görüşte:

"Ben Samoa'daki erken uyarı sisteminin işlediğini düşünüyorum. Sismolojik ölçümler çok hızlı değerlendirildi ve uyarılar çok hızlı yapıldı. Buradaki problem, bilginin sahildeki son insana kadar ulaştırılmasıydı. Samoa'da erken uyarı için sahip olunan zaman sadece 10 ila 15 dakikaydı. Yani çok dar bir zaman dilimi."

Marlis Schaum / Çeviri: Hülya Topcu

Editör: Beklan Kulaksızoğlu