1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yunanistan Avrupa para birliğinin sonunu mu getirecek?

1 Ocak 2010

Yunanistan'ın bütçe açığı GSYH'sinin %12,7'sine dayandı. Borç stokunun da 300 milyar euro ile GSYH'nin %120'sine çıkması euronun istikrarını tehdit ediyor. Yunanistan'daki borç krizi euroya zarar verebilir.

https://p.dw.com/p/LIL5

Reyting şirketi Standard&Poors, kamu borçlarını azaltamayan Yunanistan’ın kredi notunu düşürdü. Yunanistan’ın bütçe açığı 2009 yılında Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’nın % 13’ünü buluyordu. Borç stoku 300 milyar euroya dayanan Yunanistan, milli gelirinin yüzde 120 oranında borç biriktiren tek euro bölgesi ülkesi.

Bütçe açığı ve borç stoku Avrupa Birliği İstikrar Paktı'nda öngörülen oranların çok üzerinde. Aslında Yunanistan’ın ek borçlarının GSYH’nin yüzde üçünden, borç stokunun da yüzde 60’ından fazla olmaması gerekiyordu.

Euro Scheine Geld
Fotoğraf: dpa/PA

Para birliği uyumlu politikaları gerektiriyor

Euronun ufkunu kara bulutlar kaplıyor. Para birliği kısa tarihinin en büyük ‘sağlamlık testinden’ yüzünün akıyla çıkabilecek mi? Mali ve ekonomik krizin Yunan ekonomisinde açtığı derin yaralar yüzünden para birliğinin dağılabileceğini öne süren uzmanlar da var.

Tübingen Üniversitesi’nin emekli iktisat profesörlerinden Joachim Starbatty 1997 yılında üç meslektaşıyla birlikte, euronun ortak para birimi olmasının kararlaştırıldığı Amsterdam Antlaşması'nın iptal edilmesi talebiyle Alman Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuş, ama başarılı olamamıştı.

Profesör Starbatty güncel gelişmelerin, euro aleyhinde savunduğu tezleri doğru çıkardığını söylüyor. Starbatty'e göre euronun temeli, ekonomik kimliği farklı ülkelerin bir araya gelmesiyle atıldı.

Üyelerden bazıları istikrar kriterlerini yerine getirmişti. Diğerlerinin durumu ise şüpheliydi. Bu nedenle para birliğine katılma şartları belirlenmişti. Bu kriterler çoğu zaman oldukça gevşek ve itinasız yorumlandı, kısmen de hiç kontrol edilmedi. Sonunda da ekonomik ve sosyal politika anlayışları bağdaşmayan ülkeler ortak oldu.

Devalüasyon yolu kapalı

Eski Almanya Merkez Bankası Başkanı Helmut Schlesinger de ortak para biriminin, ekonomik politikaların uyumlaştırılmasını gerektirdiğini şöyle dile getiriyor: “Avrupa Para Birliği, tarifi icabı kur dalgalanmalarını eliyor ve ekonomik uyumlaşma problemini milli ekonomilere yüklüyor. Yani enflasyon, ücret zamları, devlet maliyesinin sağlamlığı v.s. gibi alanlarda ortaklarla düzgün adım gidebilme görevi milli hükümetlere düşüyor.”

Alman Siyasi Eğitim Vakfı’ndan Peter Hampe de para birliğinin farklı ekonomik, mali ve sosyal politikaları kaldıramayacağını vurgularken, Profesör Starbatty milli ekonomilerin ortak hedeflere hizmet etmesi gerektiğini ifade ediyor.

Joachim Starbatty
Tübingen Üniversitesi’nin emekli iktisat profesörlerinden Joachim Starbatty.Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Bu uzman, para birliğinin tek bir para politikası ve üye ülkelerin ekonomik politikalarına bütün ortaklığın zaruretlerine göre yön vermesi demek olduğunu, ama İtalya, Yunanistan, Portekiz ve İspanya’da bu yapılmadığı için euronun başına iş açıldığını, söylüyor.

Yunanistan'ın ödemeler dengesi 'hasta'

Söz konusu dört ülke yıllarca para birliğinden yarar sağladı ve euro sayesinde ekonomik büyüme kaydetti. Canlanma sona erdi, ama ücretler iş gücü verimliliğini aşan oranda artmaya devam etti. Ücret birim maliyetleri diğer euro ülkelerine kıyasla çok daha hızlı arttı. Bu ülkelerin rekabet gücü kırıldı, ihracatı azalırken ithalatı arttı.

2007 yılında Yunanistan’ın ödemeler dengesi açığı ekonomik gücünün %14’ünü buluyordu. İspanya ve Portekiz’in durumları da farklı değildi. Aslında bu ülkelerin, ihraç mallarının ucuzlaması ve doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının artması için paralarını devalüe etmeleri gerekiyordu. Ama bu mümkün değil. Çünkü artık milli paraları yok. Onlar da euro kullanıyor.

Euronun yüksek değeri zayıf ekonomileri eziyor

Son yıllardaki gelişmeye göre bu ülkelerin paralarını yüksek oranda devalüe etmeleri gerekirdi. İtalyan parasının %40, İspanyol parasının da %30 oranında dış değer kaybetmesi gerekiyordu. Yunanistan ve Portekiz’in paraları da üç yıl öncesine göre %30 ila %40 oranında ucuzlamış olmalıydı. Ama para birimi aynı olduğu için döviz kurlarıyla oynamak, örneğin Yunan eurosunu Alman eurosuna göre devalüe etmek mümkün değil.

Alman Ekonomik Araştırma Enstitüsü’nden Jürgen Matthes söz konusu ülkelerin aslında euro bölgesinden çıkıp milli paralarını devalüe etmeleri ve gevşek para politikasıyla ekonomilerini ayağa kaldırmaları gerektiğini belirtiyor.

Matthes, "Ama senaryo gerçekçi değil. Para birliği, katıldıktan sonra dönüşü olmayan bir izdivaçtır. Mali kriz döneminde birlikten ayrılmak, çok daha ağır bir krize sürüklenmek demektir. Birlikten ayrılacak ülkenin parasını devalüe etmesi ‘tek yönlü spekülasyon’ olur. Yani sonunun neye varacağı malumdur. Herkes bu durumdan yararlanmak isteyecek, zayıf ülkelerden çekilecek yüksek miktardaki para devalüasyondan sonra katlanarak dönmek üzere euro bölgesine akacaktır" diyor.

Ebedi izdivacı bozmak yok

O halde euro kulübü sadece para birliği değil, kader birliği anlamına da geliyor. Tek yönlü bir yol gibi. Bu yola giren bir daha çıkamıyor. Güney Avrupa’nın sarsıntı geçiren ülkelerinin kendi gayretleriyle bu bataklıktan kurtulması gerektiğini belirten uzmanlara göre, tek çıkış yolu, disiplinli ücret ve bütçe politikaları uygulamak.

© Deutsche Welle Türkçe

Rolf Wenkel, Çeviri: Ahmet Günaltay

Editör: Hülya Köylü