1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Euro'nun yükselişi uykuları kaçırıyor

Henrik Böhme / DW12 Kasım 2004

Avrupa ortak para birimi Euro, 2004 yılını değer rekorları kırarak geçirdi. 4 Ocak 1999’da ekonomi dünyasına gözlerini açtığında 1 dolar 17 cent’ten işlem gören Euro 2000 sonbaharında en düşük dolar kuru olan 82 Amerikan cent’ine kadar düşmüştü. DW’den Henrik Böhme, Euro'nun yükselişini yorumladı:

https://p.dw.com/p/Aa06

"Alman ekonomisi ham petrol fiyatlarındaki anormal artışı henüz hazmetmişti ki yeni bir kabusla karşılaştı. Kabına sığmayan Euro ihracatçı şirketlerin uykularını kaçırtıyor. Dolar karşısında bütün zamanların en büyük marjını yapan Euro kötümser tahmincileri de harekete geçirdi. Yüksek Euro kuru, Alman ihrac mallarının pahalanmasına, dolayısıyla da bu malların daha az talep edilmesine yol açacak. Alman ekonomisindeki mini canlanmayı tek başına sırtlayan ihracatın duraklamasıyla Almanya’nın yeniden resesyona, yani negatif büyümeye sürükleneceğini söyleyenler az değil.

Almanya bu sorunu diğer Euro bölgesi ülkeleri ile paylaştığı için Avrupa Merkez Bankası Başkanı sert ifadelerle, revalüasyonun hiç de işlerine gelmediğini ifade etti. Şimdiye kadar bu tür çıkışlar yapmayan Jean Claude Trichet, kambiyo kurunun yüksekliğinden ziyade, önemli paralar arasındaki şiddetli kur dalgalanmalarından şikayetçi. Paritelerdeki kısa aralıklı iniş çıkışlar güvensizlik yaratıyor ve piyasaları ürkütüyor.

Tırmanışın suçlusu da hemen bulundu. Amerikan Doları’nın zayıf düşmesi. Bunun nedeni de ABD’nin çifte açığı. Bütçe 413 milyar dolar açık veriyor. Bundan dört yıl önce bütçe 200 milyar fazla vermişti. Doları asıl zayıflatan ise cari açık. Amerikalılar ürettiklerinden çok daha fazla mal ve hizmet tükettikleri için ödemeler dengesi açığı çığ gibi büyüyor.

Aradaki fark, yurtdışından gelen yabancı sermaye ile kapatılıyor. Bunu frenleyebilmek için de doların değer kazanmaması gerekiyor. Amerikan Merkez Bankası, sadece tüketimi dizginleyebilmek için ana faiz haddini %2’ye çıkardı. Bunun bedelini de Euro bölgesi ülkeleri ödeyecek.

Ancak Euro’nun dolar karşısındaki önlenemezmiş gibi görünen yükselişine fazla üzülmemek gerekir. Zayıf doların avantajları da var. Alman şirketleri dolar bölgesinden ucuz ithalat yapabiliyorlar ve öncelikle de ham petrol fiyatındaki fahiş artışın olumsuz etkileri azaltılmış oluyor. Güçlü Euro ayrıca dünyanın en gözde rezerv birimlerinden biri olup çıkıverdi. Dünya ticaretindeki cirosu da doları geride bıraktı.

Ama dolar zafiyetinin olumsuzlukları ağır basıyor. Alman kimyacılık devi BASF her centlik değer artışında 120 milyon Euro‘luk hasılat kaybına uğruyor. ABD, Avrupa’ya acıyıp imdat frenine asılmayacağı için Avrupalılar’ın harekete geçmeleri şart. Avrupa ülkeleri vergileri azaltıp, yatırımları teşvik etmeli, istihdam piyasalarına çeki düzen vermeliler. Döviz borsalarına yapılacak müdahalenin dolara etkisi geçici olur. Bu bakımdan, en doğrusu işi oluruna bırakmaktır. Euro’nun tırmanması herhalde dünya ekonomisini batırmayacaktır."