1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

080910 Friedenspreis Khatib

Klaus Dahmann22 Eylül 2010

İsrailli askerler tarafından öldürülen oğlunun organlarını İsrailli çocuklara bağışlayan Filistinli İsmail Hatib, bu yılki Hessen Barış Ödülü'nü alan isim oldu. Hatib'e ödülü Almanya'da verildi.

https://p.dw.com/p/PJUB
Filistinli İsmail HatibFotoğraf: picture-alliance/dpa

Filistinli İsmail Hatib, 2005 yılında hayatının en acı tecrübesini yaşadı. 12 yaşındaki oğlu Ahmed, elindeki oyuncak silahı gerçek sanan İsrailli askerlerin kurşunuyla öldürülmüştü. Ancak o medeni bir cesaret göstererek, oğlunun organlarını İsrailli çocuklara bağışladı. İsrail Hatib, bu takdire şâyan davranışı nedeniyle, bu yılki Hessen Barış Ödülü'ne layık görüldü. Hatib'e Wiesbaden'daki törende 25 bin euroluk ödülü takdim edildi. Törende bir konuşma yapan İsrail'in eski Almanya Büyükelçisi Avi Primor, gösterdiği medeni cesaret nedeniyle, Hatib'i bir “kahraman” olarak nitelendirdi. Hessen Eyaleti Başbakanı Volker Bouffier ise Filistinli babanın çoğu insan için bir “umut ışığı” olduğunu vurguladı.

Beş yıl öncesini unutamıyor

Peki, İsmail Hatib'in kendisi neler yaşıyor? Oğlunu düşünmediği, onun hakkında konuşmadığı, adını anmadığı tek bir gün bile geçmiyor. Sanki onunla sohbet ediyormuş gibi davranıyor. 45 yaşındaki Filistinli İsmail Hatib, sadece bu sayede beş yıl önce yaşananlar hakkında konuşacak durumda olduğunu belirtiyor. Cenin’de yaşayan Hatip, 12 yaşındaki oğlu Ahmed’in beş yıl önce, Filistin direnişi sırasında İsrail askerleri tarafından vurularak öldürülüşünü “Ahmed, 2005 yılında Ramazan Bayramı’nın ilk günü kıyafetine uygun bir kravat almak için evden çıktı. Ancak tam o sırada sokakta çatışma çıktı ve oğlum öldürüldü" sözleriyle dile getiriyor.

Geçen yıl yayınlanan “Cenin’in Kalbi“ adlı belgesel filmde de dile getirildiği gibi, İsrail askerlerine Cenin’deki operasyon sırasında tüm silahlı Filistinlilere ateş açma emri verilmişti. Eğer bu film çekilmemiş olsaydı Ahmed’in kaderi ve ailesinin aldığı o anlamlı karar da muhtemelen çok uzun süre önce unutulmuş olacaktı. Acılı baba İsmail Hatib, elinde oyuncak bir silah bulunan Ahmed'in, askerlerin açtığı ateş sonucu başından ve göğsünden yaralandığını ve Hayfa’daki bir hastaneye kaldırıldığını anlatıyor ve ekliyor: “Onu daha sonra Rambam Hastanesi’ne götürdüler. Orada organlarını çocuklara bağışlama kararı aldık. Üstelik çocukların milliyetine bakmaksızın! İsrailli mi, Filistinli mi, Müslüman ya da Dürzî mi olduğuna dikkat etmeksizin! Bu sayede Müslüman, Dürzî ve Yahudi çocuklar bundan faydalanabildiler.“

Ayrım yapmaksızın bağışta bulundu

O zamandan beri beş İsrailli çocuk Ahmed’in organlarıyla yaşıyor. Aralarında Ahmed’in kalbinin nakledildiği bir Dürzî kız çocuğu, Negev’de bir Bedevi genç ve Doğu Kudüs’te muhafazakâr Ortodoks bir yerleşimci ailenin kızı da bulunuyor. İsmail Hatib, “Cenin'in Kalbi” adlı filmde, bu çocukların kendi çocukları gibi olduğunu, onlarda oğlunu tekrar bulduğunu anlatıyor.

İsmail Hatib, 1980’li yılların sonundaki ilk İntifada sırasındaki direnişe katılmış ve El Aksa Şehitleri üyesi olduğu için İsrail hapishanelerinde yatmış. Hatib, oğlunun organlarını İsrailli çocuklara da bağışlama kararını eşiyle birlikte yalnız olarak değil, tam aksine Cenin müftüsü ve yerel El Aksa Şehitleri Tugayları ile birlikte almış. İsmail Hatib’in 2005 yılı sonunda yaşadıkları İsrail’de büyük yankı bulmuş olsa da o, çoğu kişinin onun başka türlü bir “intikam” yöntemi seçmiş olmasını görmek istediğini düşünüyor.

Hatib, "Ahmed bana her yerde eşlik ediyor. Her gün onun adını anıyorum. Bu beni güçlendiriyor. Onun ve çocuklar hakkında konuşurken bana güç veriyor. Filistin-İsrail çatışma tarihinde çok sayıda çocuk öldürüldü. Çoğu Filistinli çocuk kurban oldu. Yıllar boyunca binlerce şehit vardı ve bunların büyük bir bölümü çocuklardı. Çocuklar için daha iyi yaşam koşullarına sahip olabilecekleri bir ortam oluşturmak adına, çocuklar ve onların hakları konusunda konuşmanın, benim için bir yükümlülük olduğunu düşünüyorum. İnsan hakları hakkında konuşmak önemli. Savaş zamanlarında da. Hayattayken mutlu olmaları, mümkün olmalı" şeklinde konuşuyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Clemens Verenkotte / Çeviri: Başak Sezen

Editör: Murat Çelikkafa