1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Finans dünyasının gözleri Berlin'de

20 Mayıs 2010

Yunanistan'dan sonra Avrupa geneline yayılan kriz, Berlin'de düzenlenen Uluslararası Finans Piyasası Konferansı'nda ele alınıyor. Konferansta, krizin maliyetini piyasaya paylaştırma seçenekleri tartışılıyor.

https://p.dw.com/p/NSCr
Fotoğraf: AP

Berlin, şu sıralar finans krizine kilitlenmiş durumda. Alman Parlamentosu'nda da ödeme güçlüğü çeken AB ülkelerine verilecek kredilerin nasıl temin edileceği ve olası finans krizlerine karşı alınacak önlemler görüşülüyor. Herkes finans piyasasının, maliyetlere ortak olması gerektiği konusunda hemfikir, ancak bu katkının nasıl sağlanacağı bilinmiyor. Bu, uluslararası düzeyde de siyasetçileri meşgul eden bir konu.

İşte bu nedenle Alman Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble, çözüm yollarının tartışılması için tarafları bugün Berlin’deki Uluslararası Finans Piyasası Konferansı’nda biraraya getiriyor.

ABD Başkanı Barack Obama, geçtiğimiz Eylül ayında düzenlenen G-20 Zirvesi'nde, yeni krizlerin önlenmesi amacıyla finans piyasalarının daha katı kurallara tabi olacağını açıklamıştı. Ancak o zamandan bu yana somut adımlar atıldığını söylemek güç. Bunun en büyük sebebi, önde gelen sanayi ülkeleriyle kalkınmanın eşiğindeki ülkelerin çıkarlarının çatışması.

"Euro'yu savunmak zorundayız"

Dünya ekonomisi son iki yıldır art arda krizler yaşıyor. Bankalar ve konjunktür krizini borçlanma krizi izledi. Yunanistan iflasla karşı karşıya geldi ve benzer gelişmelerin diğer üye ülkelerde yaşanmasından endişe ediliyor. AB'nin ortak para birimi euro sallantıda. Alman Maliye Bakanı Schaeuble bu aşamada sorumluluk üstlenilmesi gerektiğini vurgulayarak şunları kaydetti: "Ortak para birimimizi savunmak zorundayız. Ve şimdi uluslararası finans piyasaları, Avrupa Birliği kurulduğu sırada kimsenin tahmin edemeyeceği ölçüde iç içe geçmiş durumda. Bu durum hızlı bir değişime yol açıyor. Bu nedenle, bu süreçte neler yaptığımızı ve ne tür önlemler alabileceğimizi paylaşmamız çok büyük önem taşıyor.”

Almanya'da, euro krizinin baskısı altında bulunan Hrıstiyan Birlik partileri ve Hür Demokratların oluşturduğu koalisyon, daha önce tahmin edilemeyen önlemlere başvuruyor. Kısa adı "BaFin" olan Alman Federal Finansal Denetleme Kurumu'nun Salı gece yarısı aldığı kararla, “çıplak satış” olarak adlandırılan kısa dönemli spekülatif satışlar yasaklandı. Kredi temerrüt takası olarak adlandırılan işlemlere de yasak getirildi. Maliye Bakanlığı, bu işlemlerin 31 Mart 2011'e kadar yasaklandığını açıkladı.

Merkel'dan kararlılık vurgusu

AB ve yatırımcıların tepki gösterdiği bu karar piyasalara da olumsuz yansıdı. Euro, dolar karşısında değer kaybetti, borsalar düşüşle kapandı.

Alman Başbakan Angela Merkel ise hükümet açıklamasında gerekli adımları atacaklarını vurguladı. Merkel, "Almanya'nın olumsuz etki yaratmayan tek taraflı adımları, Avrupa genelinde geniş kapsamlı düzenlemeler yapılana kadar, ulusal düzeyde devam edecektir” dedi.

Vergi arzusu

Atılan bu adım, "Almanya, finans piyasası düzenlemelerinde öncü bir rol mü üstlendi" sorusunu da gündeme getiriyor. Zira Alman hükümeti artık borsa işlemler vergisinin yürürlüğe sokulması ihtimalinden söz ediyor. Başbakan Merkel, "Finans piyasalarının vergiye tabi tutulmasına ihtiyacımız var. Avrupa ve uluslararası düzeyde, 'finans piyasası işlemleri vergisi' gibi vergilendirmelerden yana tavır ortaya koyacağız” diye konuştu.

Yatırımcı korkusu

Ama bu vergilerin yürürlüğe sokulması, yatırımcıların vergiye tabi tutulmadıkları ülkelere yönelmesine yol açabilir. Alman Maliye Bakanı Schaeuble, bu nedenle şu noktalara dikkat çekti: "Küresel anlaşma üzerinde mutabakat sağlanıp sağlanamayacağını Haziran ayında düzenlenecek G20 liderler zirvesinde göreceğiz. Geçen yıl Pittsburgh'da ‘evet' denmişti. Yapılacak yeni zirveye kadar bu konuda uzlaşma imkanı olup olmadığını bilmek istiyoruz. Olasılık güçlü değil. Ancak mümkün olması halinde bu vergilerden yana tavır ortaya koyarız.”

Tarafların Berlin'de düzenlenecek konferansta başta ne tür vergilendirme modellerinin etkili olabileceği konusunda görüş alışverişinde bulunması ve belirsizlikleri belirli ölçüde bertaraf etmeleri ümit ediliyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Sabine Kinkartz/ Çeviren: Değer Akal

Editör: Hülya Köylü