1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Fransa AB Anayasasına "hayır" dedi

Ajanslar/ Emin Varol/Stelyo Berberakis30 Mayıs 2005

Fransa’da Avrupa Anayasasıyla ilgili dün yapılan referandumda, kamuoyu araştırma şirketlerinin tahminleri doğru çıktı. Fransızlar'ın büyük çoğunluğu Avrupa Anayasasına "hayır" dedi.

https://p.dw.com/p/AapJ
Fransız seçmenlerin yüzde 70'i Anayasa referandumunda sandık başına gitti
Fransız seçmenlerin yüzde 70'i Anayasa referandumunda sandık başına gittiFotoğraf: AP

Fransa’da yapılan referandumda şu ana kadar gayrıresmi sonuçlara göre “hayır” oyu verenlerin oranı yüzde 54,87, “evet” oyu verenlerin oranı ise yüzde 45.13 olarak açıklandı. Referandumdan çıkan sonuçların analizi de yapılmaya başlandı. Fransa’daki işçilerin yüzde 80’i ile köylülerin yüzde 70’inin Avrupa Anayasası aleyhine oy kullanmaları “çok ciddi” bir gelişme olarak nitelendirildi.

Anayasa’nın açık bir farkla, yüzde 55’ler seviyesine yükselerek reddedilmesinin yankıları politik bir deprem yaşanmasına da neden oldu. Referandum sonuçlarının faturası Başbakan Jean Pierre Raffarin ve hükümetine çıkartılıyor. İstifası istenen Başbakan Raffarin güne hareketli başladı. Bu sabah erken saaatlerde Bakanlar Kurulu’nu topladı. Ardından da, “Hükümette gelişmeler olabileceğini” söyleyerek, istifasının sinyalini verdi ve Elysee Sarayı’na gitti. Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’la yarım saat görüşen Raffarin’in istifa mektubunu verdiği ileri sürüldü. Raffarin’in yerine en kuvvetli adayın İçişleri Bakanı Dominique de Villepin olduğu beliriliyor.

Muhalefet Ciharac’ın istifasını istiyor

Ancak başta aşırı sağcı Le Pen, Philippe de Villiers ve François Bayrou olmak üzere, referandumdan çıkan sonuçların çok ciddi olduğunu söyleyerek ülkede tansiyonu yükseltmeye, hükümetin istifasının yeterli olmadığını, Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın da istifa etmesini istiyorlar.

Ancak, “bundan sonra olabileceklere” kafa yormaya başlayan Chirac, istifadan önce referandum sonuçlarını 16-17 Haziran’da Brüksel’de toplanacak olan Avrupa Birliği devlet ve hükümet başkanları zirvesine götürecek. Referandum sonuçlarıyla ilgili olarak üye ülkelerin liderlerine zirvede bilgi verecek ve Anayasa’nın reddedilme gerekçelerini anlatacak.

AB'den açıklama

"Elli yılı aşkın bir süredir Avrupa fikrinin motorlarından birini oluşturan bir ülkeden gelen red yanıtını üzüntüyle karşılıyoruz.’’

Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, Avrupa Parlamentosu, AB Konseyi ve Avrupa Komisyonu adına yaptığı açıklamada üzüntüsünü bu cümleyle ifade ediyordu. AB Dönem Başkanı Lüksemburg’un Başbakanı Jean Claude Junker ise açıklamasında, Avrupa Anayasası projesinin Fransa’dan gelen yanıtla birlikte tarihe karıştığı düşüncesini reddederek, üye ülkelerdeki onay sürecinin planlandığı gibi sürdürüleceğini bildirdi. Almanya dahil dokuz ülkede Anayasa’yı onayladığını ve onaylama sürecinin 2006 Kasımı’nda sona ereceğini hatırlatan Junker süreçle ilgili sonuçların ancak bu tarihten sonra düzenlenecek bir liderler zirvesinde çıkarılabileceğini söyledi. Fransa’da ikinci bir referandumun teoride mümkün olduğunu belirten Junker, uzun uğraşlar sonucu oluşturulan taslak metnin üzerinde yeni müzakerelerin sözkonusu olmayacağını, aksi takdirde tüm ülkelerin yeniden özel taleplerle masaya geleceğini vurguladı.

Almanya üzgün

Fransa’daki referandum sonucu Almanya’da da üzüntü yarattı. Başbakan Gerhard Schröder ve Dışişleri Bakanı Joschka Fischer duydukları üzüntüyü dile getirdi, ancak Fransız seçmenin kararına saygı durulması gerektiğini de vurguladı. Başbakan Schröder, Fransızlar’ın hayır demesinin nedenlerinin, haziran ayındaki AB liderler zirvesinde analiz edilmesini umduğunu belirtti. Fransa’dan gelen yanıtın Avrupa Anayasası projesi için bir darbe olduğunu söyleyen Schröder, ancak bunun Anayasa sürecinin sonu olmadığını, ayrıca Avrupa içindeki ve dışındaki Alman-Fransız işbirliğine etki etmeyeceğini vurguladı. Avrupa Komisyonu’nun eski genişlemeden sorumlu üyesi ve şimdiki Başkan yardımcısı Günter Verheugen da Anayasa onay sürecinin durdurulmasına karşı olduğunu belirtti. Verheugen şöyle konuştu:

‚’Daha önceki uzlaşılara bağlı kalınmasının en iyi yol olduğunu düşünüyorum. Yani üye ülkeler yükümlülüklerini yerine getirecek, Anayasa’nın onaylanması için çaba gösterecek. Önümüzdeki yılın sonunda buluşulacak ve hangi noktada bulunulduğu görülecek. İşte o zaman Anayasa’ya onay vermeyenler bundan sonrasında ne olacağını kendileri söylemeli. Ortada çeşitli olasılıklar var. Bu noktada üye ülkelerin egemenliklerine ve demokratik kararlarına saygı göstermeli ve ne yapmaları gerektiği konusunda dışarıdan dayatmalara kalkışmamalıyız.’’

Birlik Partileri Türkiye'nin üyeliğini sorguluyor

Alman Hristiyan Demokrat Parti Genel Başkanı Angela Merkel ise Fransa'daki referandumun sonucunun dikkate alınması gerektiğini söyleyerek, birliğin genişlemesi konusunda vatandaşla AB arasında yabancılaşma olabileceği uyarısında bulundu. Merkel bu nedenle partisinin ve Hristiyan Sosyal Birlik Partisi'nin Türkiye'nin AB üyeliğini Avrupa genelinde yeniden gündeme getirmeye çalışacaklarını söyledi.

Hristiyan Sosyal Birlik Partisi'nin federal meclis grup başkanı Michael Glos da Fransa’daki referandum sonucundan hükümetin Türkiye politikalarını sorumlu tuttu. Glos, Fransızlar’ın çoğunluğu Türkiye’nin üyeliğine karşıyken Alman hükümetinin üyelik müzakereleri konusunu gündeme getirdiğini belirterek, ‘’Referandumun sonucu, Türkiye ile üyelik müzakerelerinin tam da Almnaya’nın yeniden birleşmesinin yıldönümü olan 3 Ekim’de başlatılıp başlatılmayacağı sorusunu gündeme getirmiştir’’ dedi.

Yunanistan tedirgin oldu

Fransa’daki referandum sonucu Yunanistan’da endişelere neden oldu. Yunanistan bu gelişmelerin, Türkiye’nin, AB’nin güçlü ülkeleri tarafından dışlanmasına ve Ege ve Kıbrıs gibi alanlarda yeni kızışmaların baş göstereceğinden endişe duyuyor. Yunanistan ayrıca ekonomisinin AB içindeki konumunun da sekteye uğrayacağından tedirgin oluyor. Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis, Yunan kamuoyunu sakinleştirmek amacıyla şu açıklamayı yaptı:

"Fransızların Avrupa Anayasasını reddetmesi, AB bütünlüğü için gösterilen uğraşıların sonunu getirdiği anlamına gelmez.. Fransız halkının kararını saygıyla karşılamakla birlikte kullandıkları ret oyları hepimizi düşündürmeye davet etmektedir. Ancak AB, her türlü zorluğu aşarak her zaman Avrupa halklarının demokratik özgürlüklerine , barışına ve ferahına yönelik uğraşılarında başarılı olduğunu kanıtlamıştır. Bu yöndeki uğraşılar sona ermiş değildir. AB Anayasasının AB ülkeleri tarafından onaylanmasıyla ilgili süreç devam etmektedir.”

Yunan Hükümet sözcüsü Theodoros Russopulos ise gazetecilerin Türkiye-AB ilişkileriyle ilgili soruları yanıtlarken şöyle konuştu:

“Türkiye’nin 3 Ekim’de AB ile üyelik müzakerelerine başlayacağı 17 Aralık 2004 tarihinde Brüksel’de yapılan AB zirve toplantıları çerçevesinde alınmıştır.. Bu kararda hiçbir değişiklik yoktur. Dolayısıyla Türkiye, 3 Ekim’de üyelik müzakerelerine, öngörüldüğü şekilde başyacaktır.“

Russopulos Türkiye’nin AB üyeliği için Yunanistan’da da bir referandum yapılıp yapılmayacağı yolundaki bir soruya ise “hayır böyle bir şey yapmayacağız” yanıtını verdi.

Sonuç Türkiye'yi şaşırtmadı

Devlet Bakanı ve AB müzakerelerinin başmüzakerecisi Ali Babacan, Fransa'da AB Anayasası için yapılan referandum sonucunu değerlendirirken, ''Beklenen bir sonuç, sürpriz değil'' dedi. Babacan bu beklentinin, piyasa fiyatlamalarına zaten önemli ölçüde yansıdığını belirtti. Babacan, sonucun Türkiye'nin AB sürecine etkisine ilişkin olarak da ''Müzakereler, 3 Ekim 2005'te başlayacaktır. Bir ön şart olan genişleme protokolü ise Brüksel'deki prosedür tamamlanınca imza edilecektir. Bu imza, 3 ekim tarihinden çok önce tamamlanmış olacaktır'' dedi.

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ise referandumun, Türkiye ile doğrudan bir ilgisinin olmadığını belirterek, ''Türkiye olarak, bizim fazla alınacak bir durumumuz yok. Yapmamız gereken şey kendi yolumuza devam etmemiz, 3 Ekim'e kadar Türkiye'yi en iyi şekilde hazırlamamızdır" dedi.