1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Göçmenin adı yok

16 Mayıs 2011

Göçmen nüfusun yoğun olduğu Almanya’da medyanın göçmenlere bakışı bazı eleştirilere hedef oluyor. Uzmanlar medyanın klişe yargıların değişmesindeki önemine değinirken, geçen 50 yılda ilerleme kaydedildiğini belirtiyor.

https://p.dw.com/p/11HDJ
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Alman Milli Takımı’nın yıldız futbolculardan Mesut Özil, yalnızca Türk gençleri değil, genç Almanlar için de bir idol. Bir kez daha Alman Milli Takımı’na davet edilen Özil duygularını “Almanya için oynamak istediğimi en baştan beri biliyordum. Ancak ben kendimi takıma çağıramam. Bu nedenle aday gösterilmiş olmam beni çok sevindiriyor. Bu beni çok mutlu ediyor" sözleriyle aktarıyor.

Mesut Özil Alman Milli Takımı’nda forma giymeye başladığı günden bu yana uyumun sembolü olarak gösterildi. Türk futbolseverler her maçta Alman bayrağı renklerinde, üzerinde Özil fotoğraflarının yer aldığı tişörtler giymeye başladı. Özil hakkında basında çıkan haberlerse genelde göçmenler hakkında olumlu intibalar uyandıran yöndeydi. Ne var ki Alman medyasında göçmenler her zaman başarıları ile anılmıyor. Hür Berlin Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü profesörlerinden Magreth Lünenborg, Alman medyasında göçmenlerin konumlandırılışına ilişkin şu açıklamada bulunuyor: “Medyada çoğunlukla toplum için tehdit oluşturan yabancılarla, 11 Eylül olaylarından bu yana teröristler hakkındaki haberlere ağırlıklı olarak yer verildiğine ilişkin bulgulara rastladık.”

Mesut Özil 2010 Bambi medya ödüllerinde uyum kategorisinde ödül aldı
Mesut Özil 2010 Bambi medya ödüllerinde uyum kategorisinde ödül aldıFotoğraf: picture alliance/dpa

Prof. Lünenborg'a göre, haberlerde öne çıkan göçmenlerin çoğu erkek. Lünenborg, Alman medyasındaki kadın göçmenlere ilişkin haberlerin ise çoğunlukla kadınların ataerkil kültürün mağduru oldukları olaylarla bağlantılı olduğunu ifade ediyor.

Yerel medya organları gerçek resme daha yakın

Lünenborg'a göre, yerel medya organları ulusal medyaya göre daha farklı bir yaklaşım sergiliyor. Prof. Lünenborg, Berlin ya da Ruhr Bölgesi gibi göçmen nüfusun yoğun olduğu bölgelerde, göçmenlerin etnik kökenlerinden sıyrılıp ‘komşu’ ya da ‘arkadaş’ rolüyle öne çıktığını belirtiyor. Jena Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim görevlilerinden Prof. Ruhrmann bu durumu, "Yerel medyada insanları gerçekte oldukları gibi görüyorum. Onlarla karşılaşmalarım oluyor. Bu ulusal medyanın başaramadığı bir şey. Ancak çok önemli bir nokta" sözleriyle açıklıyor.

Ruhrmann, günümüzde göçmen kökenlilerin Alman medyasında eskisi kadar pasif gösterilmediği kanısında. Ruhrmann’a göre son 40 yılda iletişim konusunda epey yol kat edildi. Ruhrmann, “Tarafların birbirleri ile eşit seviyede iletişim kurması oldukça ağır ilerleyen, zor bir süreç. Diğer eşitlenme süreçlerinde de durum daha farklı değil" diyor.

Televizyon potansiyelin farkında

Uzmanlar yerel ve ulusal basına kıyasla renkli televizyon dünyasında göçmenlerin katılımcı olarak da seyirci olarak da daha aktif şekilde yer aldığı görüşünde. Özellikle televizyonlardaki eğlence programlarının göçmenlere “hedef kitle” gözüyle bakıldığına işaret ediliyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Klaudia Prevezanos / Çeviri: Başak Özay

Editör: Ahmet Günaltay