1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Gözler Asya pazarında

Ahmet Günaltay22 Şubat 2012

Bu yıl ihracatı bir trilyon euronun üzerine çıkaran Alman şirketleri gözünü dünya piyasasından bir an olsun ayırmıyor. Asya’daki hızlı ekonomik büyüme Alman şirketlerini mıknatıs gibi çekiyor.

https://p.dw.com/p/147Nj
Fotoğraf: dapd

Borç krizinin sonuçlarının kestirilemezliğine ve büyüme hızının düşmesine rağmen Alman şirketleri ihracatın 2012 yılında da artmasını bekliyor. Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği’nin (DIHK) son anketine katılan 3 bin 200 şirketin üçte ikisi, önümüzdeki yıllarda yurtdışı faaliyetlerini önemli ölçüde genişletecek. Odalar Birliği’ne kayıtlı şirketlerin yüzde 91’i 2011 yılında bütün dünyaya Alman malı sattı.

Anket sonuçlarına göre, Alman şirketlerinin yaklaşık üçte biri yurtdışı bağlantılarını, pazar ülkede kurduğu şirket üzerinden yürütüyor. Sanayi Ve Ticaret Odaları Birliği sözcüsü Ilja Nothnagel’e göre bu oran son yıllarda aşağı yukarı aynı kalmış. Nothangel, "Bu durum Almanya’nın dezavantajına değil. Alman şirketleri yurt içindeki tesislerini de genişletip istihdamı artırıyor. Devam eden şirket bazındaki küreselleşme küçümsenmemeli" diyor.

Alman şirketleri en önemli ikinci piyasaları olan Asya ve özellikle de Çin’in ekonomik yükselişini yakından takip ediyor. Nothangel bunu, "Tabii ki Avrupa ‘iç piyasa’ olması bakımından en önemli pazar. Ama genişleme ve yönlenme Asya’ya odaklanıyor. İhracatçı Alman şirketleri, istikrarlı büyüme ve iyi iş yapma imkanı sağlayan Çin ve diğer Asya ülkelerine yerleşiyor" sözleriyle yorumluyor.

Yükselen yıldız Güneydoğu Asya

Güneydoğu Asya’nın Almanlar açısından cazibesi de giderek artıyor. 2012’de global konjonktürün yavaşlaması bekleniyor. Endonezya, Malezya, Filipinler, Tayland, Singapur ve Vietnam ekonomileri ise büyümeye devam ediyor. Ankete göre bu ülkelerde Alman malları oldukça revaçta. Bölge ülkeleri arasındaki serbest ticaret bölgesi görüşmelerinin de gümrük indirimi ve yatırım kolaylığı gibi avantajlar sağlaması bekleniyor. Sanayi Ve Ticaret Odaları Birliği sözcüsü Ilja Nothnagel, “Kalkınmanın eşiğindeki yükselen pazarlar, üretim altyapısını modernize etmede Alman makine ve tesislerine yüksek talep gösteriyor. Alman markaları zaten bütün dünyada aranıyor. Asya ve Latin Amerika ülkelerindeki büyümeye paralel olarak halkın satın alma gücü artıyor. Kaliteli ürünlere yönelmeleri de Alman şirketlerine yarıyor" şeklinde konuşuyor.

Symbolbild BRIC Schwellenländer Automobilindustrie Automarkt
Alman şirketleri BRIC ülkeleri Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'den umutlu.

"Krizden etkilenmedik"

Kalitesi ve teknolojisiyle bütün dünyaya kendini tanıtan şirketlerden biri de ambalaj ve şişeleme tesisleri üreten Krones. Branşında dünyanın bir numarası olan bu şirket satış hasılatının yüzde 90’ını ihracattan sağlıyor. Krones’in sözcüsü Danuta Kesler-Zieroth ihracat pazarlarındaki temsilcilikleri kanalıyla müşteriye en kısa zamanda ulaşabilmenin büyük bir avantaj olduğunu söylüyor: “Bu tesislerde yedek parça üretiliyor ya da depolanıyor. Böylece müşteriye en kısa zamanda ulaşmak mümkün oluyor. Saatte 70 bin şişe kapasiteli ve üç vardiya üzerinden haftanın yedi günü çalışan bir dolum tesisinin arızalanmasının işletme açısından yol açabileceği sıkıntıları düşünerek her kıtada ‘acil yardım' merkezleri kurduk.”

Kesler-Zieroth sadece makine değil komple şişeleme fabrikaları kurdukları için Avrupa'daki borç krizinin, İtalya, İspanya, Portekiz ve Yunanistan'daki işlerini etkilemediğini de sözlerine ekliyor.

Reformların sonuçları bekleniyor

Diğer ihracatçı Alman şirketleri ise borç krizinin olumsuz sonuçlarını hissediyor. Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği sözcüsü Ilja Nothnagel, kriz ülkelerindeki tasarruf ve reform kararlarının en kısa zamanda meyve vermesini umduklarını söylüyor.

Odalar Birliği'nin anketi Alman şirketlerinin en çok BRIC ülkeleri Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'den umutlu olduklarını ve ABD'de de düzelme kaydedildiğini ortaya koyuyor. 2012 yılında Almanya'nın ihracatını yüzde 4 oranında artırabileceği ve bu oranın, son on yılın ortalaması olan yüzde 6'nın gerisinde kalmasının küresel konjonktürle izah edilebileceği de ankette dile getiriliyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Monika Lohmüller / Çeviren: A. Günaltay

Editör: Ercan Coşkun