1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Gazeteciliğin 400 yıllık tarihi

Florian Peter8 Temmuz 2005

Yapılan araştırmalar, dünya çapında ilk gazetenin bundan 400 önce Strasburg’da çıkarıldığını söylüyor. Ancak tam olarak hangi gün yayımlandığı bilinmiyor. Almanya’nın Mainz kentinde açılan bir sergide ise gazeteciliğin Almanya’da 400 yıllık tarihi eldeki belgelerle anlatılıyor. Florian Peter’in haberi…

https://p.dw.com/p/AaXo
Gazetecilik alanında teknolojik açıdan büyük ilerlemeler sağlandı
Gazetecilik alanında teknolojik açıdan büyük ilerlemeler sağlandıFotoğraf: Illuscope

Johann Carolus, 1605 yılında, Strasburg Belediye Meclisi’nden kendisine “Tarihin nezih ve ilginç izafiyeti“ adlı yazısını resmi olarak basabilmesi için izin vermesini istediğinde, gazetecilik tarihinin babası olacağını bilmiyordu. Carolus, o zamanlar gezginlerden toparladığı haberleri eliyle eski kağıt parçalarına yazıyordu. Peki bu gezginler kimdi? Bu soruya Dortmund kentindeki Tarihi Araştırmalar Enstitüsü’nden Gabriele Toepser-Ziegert yanıt veriyor:

“O zamanlar sıkça yolculuk eden tüccarlar, duydukları ve gördükleri haberleri not alıp toparlıyor, çoğaltıp dağıtıyordu. Daha sonra kitap basımının bulunması, ardından matbaanın geliştirilmesi gazetelerin basılmasını mümkün kıldı. Böylece 1605’e gelindiğinde ilk gazetenin basımı gerçekleşmiş oldu.“

Gazetelerin içeriği

İlk gazetelerdeki haberler, dönemin yurtdışı olaylarını yansıtıyordu. Akdeniz sularında yaşanan korsan saldırılarından, Papa ve Vatikan hakkındaki son gelişmelere, hatta ve hatta dürbünün icadına kadar birçok haber, bu gazeteler sayesinde yayıldı. Öte yandan, iç politikaya ya da toplumsal olaylara ilişkin yazılar, eleştirel olabilecekleri şüphesiyle sansürleniyordu.

Sansür çabaları, 19. yüzyılda matbaacılık alanındaki ilerlemeler sayesinde delinebildi. O zamana kadar, el yapımı olan gazeteler makineleşti. Yeni teknik sayesinde rulo halindeki kağıtlar, çok sayıda baskının birden yapılmasını mümkün kıldı.

Bir devrim olarak kabul edilen bu ilerleme sayesinde birçok vatandaş gazete alma ve okuma imkanına kavuştu. 19. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde tarafsız gazeteler çıkmaya başladı. Aldığı reklamlar sayesinde ayakta kalmayı başaran bu gazeteler geniş kitlelere ulaştı. 20. yüzyıla gelindiğinde, dünyada yaklaşık 3000 gazete yayımlanıyordu.

II. Dünya Savaşı sonrası

II. Dünya Savaşı döneminde ise Nazi yönetimi sadece kendi görüşlerini onaylayan gazetelere izin verdi. II. Dünya Savaşı’nın bitmesinin ardından, Almanya’da yönetimi elinde bulunduran Amerikan güçleri habercilikle yorumu birbirinden ayırmaya dikkat etti. Bu da basının bağımsızlık ilkesinin oturmasını sağladı. Araştırmacı Toepser-Ziegert, “Almanya’da bugün hakim olan, gazetelerin objektifliğine ilişkin güven işte bu dönemki uygulamaya dayanır“ diyerek şöyle devam ediyor:

“Almanca’da bir olayın ya da yargının doğru olduğuna ilişkin kullanılan, ’beyazın üzerindeki siyah kadar eminim’ deyimi, bence gazetecilik tarihindeki ilk siyah - beyaz baskının yapıldığı dönemden geliyor. Eğer, beyazın üstündeki siyah kadar eminim diyorsam, o şeyin gerçek olduğuna inanıyorum demektir.“

Gazetecilik krizde

Objektifliğinin verdiği olumlu imaja rağmen, gazeteler bugün derin bir ekonomik kriz yaşıyor. Reklamların azalması nedeniyle düşülen ekonomik bunalım, internet ve televizyon kanalları yüzünden daha da derinleşti. Bu nedenle, gazeteler ya internet gazeteciliği yapıyor ya da televizyonlara hazırladıkları programlarla ayakta kalmaya çalışıyor.