1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

051110 Für immer jung

6 Kasım 2010

Alman Max Planck Enstitüsü'nde bilim insanları, yaşlılığı önleyecek buluşa doğru küçük adımlarla da olsa ilerliyor. Bilim dünyası ayrıca ilerleyen yaşlarla baş gösteren hastalıkların önlenmesi için çabalıyor.

https://p.dw.com/p/Q0Xq
Fotoğraf: BilderBox

Max Planck Enstitüsü'nün Biyolojik Yaşlanma Bölümü çalışanları, üzerinde çalıştıkları ipliksi solucanları bir çeşit solucan ayrıştırma makinesine yerleştiriyor. Bilim insanları bu mikroskobik canlılar sayesinde insanların neden yaşlandıkları sorusuna yanıt bulmaya çalışıyor.

Her şey 1980'li yıllarda bir grup bilim insanının genetik birtakım değişiklikler sonucunda bir ipliksi solucanın ömrünü normalden 10 kat uzatmayı başarmalarıyla başladı. Yapılan deneyler sonucu elde edilen ilk veriler yaşlanmanın bir dizi genetik bileşen sonucu ortaya çıktığını ve yaşlanmanın manipüle edilebileceğini ortaya koyuyor.


İpliksi solucanın mikroskop altında 400 kez büyütülmüş görüntüsü
İpliksi solucanın mikroskop altında 400 kez büyütülmüş görüntüsüFotoğraf: picture-alliance / OKAPIA

Alzheimer ve Parkinson'a çare arıyorlar

Araştırmanın koordinatörü Ralf Petri ve ekibinin hedefi ipliksi solucanlar, meyve sinekleri ve kobay fareler üzerinde yaptıkları deneylerle yaşlılık nedeniyle insanlarda görülen Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklara çözüm bulabilmek. Petri proje hakkında şu bilgileri veriyor: "Çıkış noktamız tüm bu hastalıkların bir şekilde yaşlanmayla ilişkili olması. Neden yaşlandığımızı ve burada nasıl bir sürecin işlediğini anlayabilirsek, o zaman bu hastalıkları beraber incelemek için gereken anahtarı da bulmuş oluruz. Belki o zaman yaşlanan insanların fiziksel durumunda iyileşme sağlayacak bir şeyler de yapabiliriz."

Petri hayvanların, yaşlanmadan kaynaklanan belirtileri inceleyebilecek kadar uzun yaşamadıklarına dikkat çekerken, insanların tıbbi gelişmeler ve sahip oldukları daha iyi hijyen koşulları sayesinde giderek daha uzun bir yaşam sürdüklerinin altını çiziyor: "Demografik gelişmeleri incelediğimizde geçtiğimiz 150 yıl boyunca yaşam süremizde her 10 yılda yaklaşık 2,5 yıllık bir artış görüldüğünü tespit edebiliriz. Üstelik şimdilik bu gelişme ileride bir gün duracakmış gibi gözükmüyor."


Almanya'da her iki erkekten biri 80'inci, her iki kadından biriyse 85'inci yaş gününü görecek kadar uzun yaşıyor.
Almanya'da her iki erkekten biri 80'inci, her iki kadından biriyse 85'inci yaş gününü görecek kadar uzun yaşıyor.Fotoğraf: BilderBox

Gelişmiş ülkelerdeki nüfus sorunu

Artan yaşam süresi sadece Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıkların görülme sıklığını arttırmıyor. Bu hastalıklar dışında kanserin de yaşlılarda görülme olasılığı gençlere göre çok daha yüksek. Kölnlü bilim adamı Ralf Petri bu nedenle yaşlanmanın olumsuz etkilerinin önüne geçilmesiyle ilgili çalışmaların özellikle gelişmiş ülkeleri ilgilendirdiğini kaydediyor. Zira bu ülkelerde nüfus giderek yaşlanırken, doğum oranlarında da büyük bir düşüş yaşanıyor.

Petri bu durumun gelecekte tüm ülkeleri tehdit etmeye başlayacağı uyarısında bulunuyor: "Bazen bu durum gelişmekte olan ülkelerde de görülüyor. Örneğin Çin ileride bu sorunla yüz yüze gelecek. Üstelik nüfus yoğunluğu nedeniyle bizden hatırı sayılır bir şekilde daha güçlü olarak... Hindistan bu sorunla karşı karşıya kalacak, ayrıca Brezilya, Arjantin ve tüm Güney Amerika ülkeleri. Hatta Afrika'nın bazı bölgelerinde de durum aynı olacak. Yani sonuç olarak bu sorun gün gelecek tüm ülkeleri etkileyecek."


Almanya'daki nüfusun yaşlanmasının etkilerini Max Planck Enstitüsü'nde de görmek mümkün. Yeterli sayıda Alman bilim insanı yetişmediği için Biyolojik Yaşlanma Bölümü çalışanlarının çoğu farklı ülkelerden geliyor. Ralf Petri bölümde 23 farklı ülkeden gelen bilim insanının çalıştığına işaret ediyor.


© Deutsche Welle Türkçe

Gönna Ketels / Çeviri: Banu Ertek

Editör: Değer Akal