1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Genç üyelere Schengen engeli

6 Mart 2013

Almanya, Bulgaristan ile Romanya’nın Schengen bölgesine dâhil olmasını frenliyor. Hür Demokrat Partili Lambsdorff, ülkelerin hukuk devleti ve yolsuzlukla mücadelede noksanları bulunduğunu vurguluyor.

https://p.dw.com/p/17sQR
Fotoğraf: michaklootwijk - Fotolia.com

Aynı zamanda Avrupa Parlamentosu milletvekili olan Hür Demokrat Parti’li (FDP) Alexander Lambsdorff, Deutschlandfunk Radyosu’na bu konuda açıklamalarda bulundu.

"Alman İçişleri Bakanı Friedrich prensipte haklı"

Bir Bulgar gazetesinde çıkan makalede, “Batı Avrupa’da Bulgar olmak gittikçe zorlaşıyor. Bize ve Rumenlere karşı başlatılan kampanya çığ gibi büyüyor” gibi ifadelere yer veriliyor. Tansiyon yükselirken, çoğunun aklına İçişleri Bakanı Friedrich acaba haddini aştı mı sorusu geliyor. Lamsdorff, bu kanıda olmadığını belirtiyor ve şunları söylüyor: “Hayır, sanmıyorum. Federal İçişleri Bakanı’nın görevi Almanya topraklarının güvenliğini teminat altına almaktır. Friedrich, Brüksel’deki içişleri bakanları toplantısı öncesinde, Romanya ve Bulgaristan'daki organize suçlarla mücadeleye ilişkin raporları inceleyip, bu iki ülkenin Schengen bölgesine dahil olup olmayacağına karar vermesi gerekiyordu. Raporları görüp, durumu muhakeme ettikten sonra iki ülkenin buna hazır olmadığına karar verdi. Tabii bunu ‘Spiegel’ dergisinin kendisiyle yaptığı mülakatta ilân etmesi gerekli miydi, o başka bir konu ama, kanımca Hans-Peter Friedrich prensipte haklı.”

Deutschland Parteien Alexander Graf Lambsdorff
Alexander LambsdorffFotoğraf: dapd

"Popülistçe yaklaşımlar"

Alman İçişleri Bakanı Friedrich daha önceleri de, ‘devletten sosyal yardım almak için serbest dolaşım hakkı suiistimal edilmemeli' diyerek, dikkatleri üzerine toplamıştı. Siyasi gözlemciler Friedrich'in bununla özellikle Almanya'ya kitlesel olarak giriş yapan Sinti ve Romanları kastettiği ve Almanya’da içinde bulunulan seçim yılında biraz da seçim kampanyası yapmaya çalıştığına işaret ediliyor. Liberal milletvekili Lamsdorff bu saptamaya katılıyor: “Burada popülistçe bir yaklaşım var. AB sınırları içerisinde serbest dolaşım hakkına kısıtlama getirilmek isteniyorsa, tehlikeli sulara giriliyor demektir ve Federal İçişleri Bakanı’nın hiçbir şekilde buna yanaşmaması gerekir. Elbette ki sorunlar var, bunlar küçümsenmemeli. Bence bu noktada federal yönetimin belediyelere yardımcı olması lâzım. Zaten Bulgaristan ile Romanya'nın AB'ye zamanından önce üye olmalarında federal hükümetin de payı oldu. Şu sıralarda (Almanya’nın) Dortmund, Mannheim, Duisburg gibi kentlerinde gözlemlediğimiz manzara, işte bu politikaların sonucudur. O nedenle belediyeler ‘bizi yalnız bırakmayın’ demekte haklılar.”

"Almanya tek başına karar almıyor"

Alman Hür Demokrat Partisi'nin Avrupa Parlamentosu milletvekili Alexander Lamsdorff, Bulgaristan ve Romanya’nın serbest dolaşım bölgesi Schengen’e girmesini sadece Almanya’nın frenlemediğini belirtiyor. Lamsdorff, aslında Fransa, Hollanda, Finlandiya ve başka ülkelerin de aynı görüşte olduklarını, ama bunu açıkça söylemediklerini, Almanya’nın vetosunun arkasına saklandıkları görüşünü savunuyor. Lamsdorff, burada belirleyici olanın AB Komisyonu’nun tavsiye kararları olduğunu söylüyor, bunların da olumsuz çıktığına vurgu yapıyor. Alman liberal milletvekili, bundan dolayı da Almanya’nın doğru saydığı kararının, tek başına alınmış bir karar gibi algılanamayacağını belirtiyor.

"Serbest dolaşım tartışılmaz bir ilkedir"

Ne var ki Avrupa’da yaygın olan kanı, AB’nin çok hızlı genişlediği ve münferit üyeler arasında büyük farklar olduğu doğrultusunda. Almanya İçişleri Bakanı Friedrich’in Bulgaristan ve Romanya’nın serbest dolaşımını veto etmesinin de temeldeki bu sorunu çözemeyeceğine işaret ediliyor. Avrupa Parlamentosu milletvekili Alexander Lambsdorff bu saptamaya katılıyor: “(Bu saptamalar) tamamen doğru, onun için de serbest dolaşım konusundaki açıklamalar çok farklı şeyler ifade ediyor. AB’nin dört temel özgürlük prensibinden biri olan serbest dolaşım tartışılmaz bir ilkedir, bu tamamen açıktır. Bulgaristan ile Romanya, eski dışişleri bakanlarından Klaus Kinkel'in benimsediği eski genişleme modeli terk edildiği için hatalı bir şekilde zamanından önce AB'ne üye oldular. Bu model, herkesin aynı anda start almasını ama, reform hızına göre AB üyeliğine farklı zamanlarda varması anlamına geliyordu. İşte bu model, Big Bang adı verilen ve tüm ülkelerin aynı anda üye olmasını içeren model lehine terk edildi. Aynı anda üye olunması sürecini 2004 yılında yaşadık. O yıl Romanya ve Bulgaristan AB üyeliği dışında tutulmuştu, fakat 2007’de onlar da aramıza katıldı.”

© Deutsche Welle Türkçe

Christiane Kaess / Çelik Akpınar

Editör:  Ahmet Günaltay