1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Hamburg'ta Hristiyan Demokratlar'ın zaferi

DW1 Mart 2004

Almanya’da Başbakan Gerhard Schröder’in Sosyal Demokrat Partisi Hamburg’ta yapılan yerel seçimlerde yenilgiye uğradı. Eyalet Meclisi seçimleri yapılan Hamburg’ta ana muhalefet Hristiyan Demokrat Birlik yüzde 47’lik bir oranla tek başına iktidar oldu.

https://p.dw.com/p/AbNa
Hamburg'ta Eyalet Meclisi seçimlerinde Hristiyan Demokratlar oyların yüzde 47.2'sini kazandı
Hamburg'ta Eyalet Meclisi seçimlerinde Hristiyan Demokratlar oyların yüzde 47.2'sini kazandıFotoğraf: AP

Solun kalesi olarak bilinen Hamburg’da Hristiyan Demokrat Birlik bu kez salt çoğunluğu ve böylece tek başına iktidar olma hakkını elde etti. Katılım oranının yüzde 70’lerde olduğu seçimlerde, Hristiyan Demokrat Birlik 2001 seçimine kıyasla neredeyse %20 daha fazla oy alarak oranını %47.2’ye yükseltti.

Sosyal Demokratlar ise% 6 civarında oy kaybederek, oyların %30’unu alabildi. İktidarın küçük ortağı Yeşiller ise oylarını %4 artırıp %12.3’ü bulurken, liberal Hür Demokratlar barajı aşamadı ve meclise girme şansını yitirdi. Böylece Hristiyan Birlik Partileri, Almanya’daki 16 eyaletin altısında şu anda tek başına iktidarda.

Bunun dışında kalan koalisyon ortaklıklarıyla birlikte muhafazakarlar ikinci yasama organı eyaletler meclisinde çoğunluğa sahip. Asıl yasama organı Federal Meclis’teki cılız oy üstünlüğüyle Schröder başkanlığındaki koalisyon hükümetinin, böylece yasama çalışmalarında giderek güçlenen bir muhalefete karşı mücadele etmesi gerekiyor. Ayrıca daha 10 kadar seçim yapılacak bu yıl.

Seçimlerde Türkiye’nin rolü

Sosyal Demokratlar’ın oy kaybında, hükümetin Türkiye’nin AB üyeliğini desteklemesine karşı muhalefetin yürüttüğü kampanyanın da payı yok sayılmaz. Alman basınında bu konu da oldukça geniş yer alıyor. Aşağı Saksonya’nın Hristiyan Demokrat Başbakanı Christian Wulff, Alman haber ajansı dpa’ya demecinde genel başkanları Merkel’in üyelik yerine ”imtiyazlı ortaklık” önerisini bir kez daha gündeme getirirken, aynı partiden Hessen’li meslektaşı Roland Koch, Ankara’nın üyeliğinin AB’nin sonu anlamına geleceğini savundu.

Sosyal Demokratlar’ın dış politika sözcülerinden Uta Zapf ise Tagesspiegel’e açıklamasında, Türkiye’nin tam üyeliğinin 15 yıldan önce gerçekleşmesine ihtimal vermediğini söylerken, en ilginç açıklama Yeşiller üyesi Dışişleri Bakanı Joschka Fischer’den geldi. Fischer, Berliner Zeitung’da yayınlanan bir mülakatta, şimdiye kadar savunduğu ve pratikte iki sınıflı bir AB anlamına gelen tezinden vazgeçtiğini, AB’nin stratejik boyutu gözetildiğinde Avrupa standartlarını yakalayabilmesi halinde 70 milyonluk bir Türkiye’nin üye olarak Birlik içinde son derece ağırlıklı bir role sahip olacağını vurguladı.