1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Hindistan - Pakistan arasında şaşırtıcı uzlaşma

Thomas Baerthlein6 Ocak 2004
https://p.dw.com/p/Aa6a

Hindistan ile Pakistan arasında yarım asırdır paylaşılamayan Keşmir’e ilişkin nihai çözümün, üstelik her ikisi de uzlaşılması zor olarak bilinen Hindistan Başkanı Vajpayee ve Pakistan lideri Müşerref tarafından sağlanmak istenmesi kulaklara oldukça şaşırtıcı gelebilir. Fakat dünkü ikili görüşmeyi yerinde gözlemleyen uzmanlar, Güney Asya Zirvesi’nin paralelinde gerçekleşen bu ikili temasın, alışılmışın dışında yapıcı geçtiğinden emin konuşuyorlar. Güney Asyalı bu iki liderin sergilediği bu beklenmedik olumlu DW'den Thomas Baerthlein şöyle değerlendirdi:

"Günlerdir ikili bir görüşme yapıp yapmayacakları dahi belli olmayan Hindistan ve Pakistan liderlerinin dünkü bir saatlik buluşması bile bu iki ülke arasındaki ilişkilerin ne denli gerilmiş olduğunu anlatmaya yeterli. Pakistan, Keşmir’in Hindistan yakasındaki militan savaşçılarına karşı gerekli kararlılıkta davranana kadar Müşerref ile ikili bir temasta bulunmamakta bugüne kadar direren Vajpayee’nin, İslamabad’daki bu görüşme öncesinde de son derece huzursuz olduğu biliniyordu.

Şimdi her iki taraf da ikili ilişkilerinde yeni bir sayfa açıldığına işaretle, Keşmir’i çalkalayan insan hakları ihlalleri ve terör olaylarını engellemeye ve diğer üye devletlerle işbirliği içinde Güney Asya bölgesinin esenliği yolunda çaba göstermeye kararlı olduklarını vurguluyorlar. Bu arada Keşmir konusunda şimdiye kadar olduğundan çok daha esnek davranma niyetlerinin altını da özenle çiziyorlar.

Bu niyetlerin hayata geçirilmesi kadar bir kez daha hüsranla sonuçlanması için de yeterli neden var. Ancak bu aşamada özellikle ortak ekonomik ve dış politik çıkarlar, daha sağduyulu davranmayı gerektiriyor. Kaldı ki Keşmir konusunda bir yumuşamanın sağlanması, her iki liderin de iç politik itibarı açısından önemli bir rol oynayabilir. Hindistan lideri Vajpayee’nin Müslümanlar'a karşı cephe almamaya özen gösteren şimdiye kadarki politikasının, muhtemelen ilkbahar aylarına alınacak genel seçimlerde oylarını ve yeniden kazanma şansını arttıracaktır.

Keşmir sorununun çözümü alanında aynı olumlu ortam Pakistan için de söz konusu. Şimdiye değin, Hindistan’a taviz vermeye yeltenen her sivil hükümet, karşısında Pakistan ordusunu bulmuş, bunun son örneği ise dönemin Başbakanı Navaz Şerif’in, General Müşerref tarafından yapılan darbeyle alaşağı edilmesinde yaşanmıştı. Oysa şimdiki Müşerref iktidarında ordu bir anlamda yönetimin bir parçası...

Pakistan’ın politikasında giderek güç kazanan İslami partilerin de Keşmir konusunda ılımlı bir tutumdan yana oldukları biliniyor. Bu durumda General Müşerref’e yalnızca şiddet yanlısı tutumuyla bilinen militan “Cihadiler” grubunu etkisiz hale getirmek kalıyor. Kaldı ki Müşerref, kendine karşı da suikast girişimlerinde bulunan bu örgütü kişisel nedenlerden öte, ülkesinin dış politik itibarı açısından bertaraf etmek zorunda. Şiddet yanlısı islami gruplara karşı tutumu bilinen ABD nezdinde gözden düşmek şu aşamada Pakistan pek işine gelmeyecektir.

Hindistan - Pakistan uzlaşmasını gerekli kılan son faktör ise aslında en fazla önem taşıyanı. Her iki ülkenin de şu sıralar ciddi bir ekonomik ivme yaşadığı gözleniyor. Hindistan, gelişme hızı konusunda neredeyse Çin’in rakamlarına yaklaşırken, Karaçi borsasında değerler başdöndürücü bir hızla yükseliyor. Tam bölge pazarlarının uluslararası açılım yaşadığı bir dönemde yeni bölgesel gerginliklerin getireceği zararın her iki ülke de bilincinde.

İslamabad zirvesinin gözler önüne serdiği bu gerçek, bir anlamda Hindistan ile Pakistan arasında kesin barışın sağlanması gereğinin de altını çiziyor. Uluslararası şirketler lobisinin de iki ülke üzerindeki etkisini sürdürmesi halinde 2003 yılında filizlenen barış ortamı 2004 yılında kök salarak güçlenebilir."