1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Hollanda'da göç politikası değişiyor

Ludger Kazmierczak19 Ocak 2004

Hollanda Parlamentosu'nda kurulan bir araştırma komisyonu, farklı kültürlerin birarada yaşamasından doğan sıkıntıları inceledi. Hoşgörülü bir ülke olarak bilinen Hollanda'nın yanıltıcı çok yönü var.

https://p.dw.com/p/Aanh
Hollanda'da sokaklarda gözlenen renkli görüntüler yanıltıcı olabilir
Hollanda'da sokaklarda gözlenen renkli görüntüler yanıltıcı olabilirFotoğraf: BilderBox

Sağcı popülist politikacı Pim Fortuyn’ün iki yıl önce yaptığı açıklamalar, bütün demokrat partileri ayağa kaldırıyordu:

"Hollanda göç ülkesi olamaz, ülke doldu diyorsak doldu."

Göç politikası iflas etti

Amsterdamlı siyasetbilimci Paul Scheffer, kısa bir süre sonra öldürülen Fortuyn’ün açıklamalarının, bazı tabuları yıktığını ve toplumu bazı konularda uyandırarak, o ünlü Hollanda hoşgörüsünün, aslında edilgenlik ve umursamazlık olduğunu ortaya çıkardığını belirtiyor. Günümüzde bütün büyük partiler, ülkede izlenen göç politikasının iflas ettiği konusunda görüşbirliği içinde. Scheffer şunları söylüyor:

"40 yıllık göç geçmişine bakıldığında ortaya sosyal eşitsizliğin giderek büyüdüğü bir toplum tablosu çıkıyor. Ayrıca, iş dünyasında pek rol oynamayan ve giderek daha çok kendi gruplarının içine çekilen göçmenlerin sayısı da artıyor.”

Müslümanlara suçlama

İktidar ortağı sağcı Liberal Parti, ülkedeki müslüman cemaatlarini entegrasyon için çaba göstermemek ve kendilerini toplumdan soyutlamakla suçluyor. Müslüman bir anne babanın kızı olan, parlamento üyesi Ajan Hirsi Ali, kadın-erkek eşitliği gibi batılı değerlerin, müslüman cemaatler içinde kaale alınmadığını belirtiyor ve ülkede bulunan 40’tan fazla İslam okulunun kapatılmasını istiyor. Gerekçesi ise, sözkonusu okullarda, tek bir etnik gruptan öğrencilerin, yaşıtları Hollandalılar ile hiç bir temasta bulunmadan ve çoğunlukla da ortalamanın altında bir seviyede eğitim görmeleri.

Dil sorunu çözülemedi

Paul Scheffer, ülkede izlenen politika ile, göçmenlere on yıllardır el bebek, gül bebek bakıldığını, işsiz olanlara, sosyal devlet tarafından derhal destek geldiğini ve uzlaşmaya büyük önem veren toplumun, birinci kuşak göçmenlerden, hiçbir zaman ülkenin dilini ve tarihini öğrenmelerini istemediğini hatırlatıyor ve bunun sonucunda, ikinci kuşağın da anadili, annebabalarının geldiği ülkenin dili olduğunu ifade ediyor.

Gettolaşma

Çeşitli etnik gruplar, büyük şehirlerde getto benzeri mahallelerde oturuyor. Birçok kişi, göçmenlerin sırf tek bir mahallede yoğunlaşmamasını ve şehirde dağınık bir şekilde yaşamasını talep ediyor. Yabancılar arasında genelde eğitim düzeyi, ortalamanın çok altında, işsiz sayısız da çok yüksek.

Mesleksizlik büyük sorun

İlk kuşak göçmenlerin sadece yüzde 40’ının bir mesleği var. Scheffer, devletin artık bu yükü taşıyamaması nedeniyle, bütün siyasi partilerin imdat frenine asıldığını belirtiyor:

"Çok kültürlü bir diplomasi izlendiği için, pek hoş olmayan gerçekler ile de yüzleşilmiyordu. Kanımca bu dönemin sonuna geldik. Belki bu yüzleşme kontrolden de çıkabilir, ancak, yeni bir düzen kurmak için bu sürece ihtiyacımız var.”

Göçmenlere "dur" denecek

Hristiyan Demokratlar, Hollanda’da yaşayan göçmenlerin, eşlerini ülkeye getirmelerini zorlaştırmayı, Sosyal Demokratlar da, okuma yazma bilmeyen göçmenlere dur demeyi planlıyor. Eski Fortuyn Partisi ise Rotterdam’a yabancı yasağı koymayı bile düşünüyor.