1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İfade özgürlüğü Türkiye’de yine gündemde

Zeynep Gürcanlı/Ankara8 Mart 2007

Video klip paylaşım sitesi YouTube’a Türkiye’den erişimin mahkeme kararıyla yasaklanması eleştirilirken, Genelkurmay Başkanlığı’nın Türkiye’deki basın yayın organlarını ’Türk Silahlı Kuvvetleri yanlısı’ veya 'Türk Silahlı Kuvvetleri karşıtı’ diye değerlendirdiği medya raporu gündeme düştü. Genelkurmay Başkanlığı adli soruşturma açıldığını duyurdu.

https://p.dw.com/p/AZTT
Raporda köşe yazarları da TSK eleştirilerine göre ‘güvenilir’ ve ‘güvenilmez’ olarak ayrılıyor.
Raporda köşe yazarları da TSK eleştirilerine göre ‘güvenilir’ ve ‘güvenilmez’ olarak ayrılıyor.Fotoğraf: AP

Türkiye ve Avrupa kamuoyu, Türk Ceza Kanunu’nun ifade özgürlüğünü kısıtlayan 301. maddesinin değiştirilmesi için hükümete baskı yaparken, hiç beklenmedik bir kararla sarsıldı.

Türk mahkemesi, internetten video klip paylaşmaya olanak tanıyan YouTube.com sitesine erişimin engellenmesi için karar aldı. Kararın ardından, Türkiye’de internet erişimini sağlayan Türk Telekom, YouTube sitesini kapattı. Artık Türk internet kullanıcıları, YouTube sitesine giremiyor.

YouTube’un yasaklanması kararına, Türk ve Yunan internet kullanıcılarının bu site üzerinden başlattıkları ’sanal savaş’ neden oldu. Sanal savaş, Yunanlı pilotların, Ege üzerinde bir Türk F-16 jetinin düşmesi görüntüsünü siteye koymasıyla başladı. Yunanlı pilotlara misilleme, 5 Ocak 2007’de geldi. Türkiye’den bir kullanıcı siteye, Yunan halkına ve uygarlığına hakaret içeren bir video koydu.

Yunanlı internet kullanıcıların bu videoya tepkisi son derece sert oldu. Bir yandan siteye on binlerce protesto mesajı gelirken, diğer yandan Türklere yönelik hakaret içeren videolar birbiri ardına YouTube’da ortaya çıkmaya başladı.

Son olarak, 3 Mart Cumartesi günü Atatürk’e hakaret içeren bir videonun siteye konulması, bunun da Türk gazetelerine yansıması üzerine, İstanbul savcısı harekete geçti. Savcının isteği üzerine görüntüleri izleyen İstanbul Sulh Ceza Mahkemesi de, YouTube’a erişimin yasaklanması kararını aldı.

Genelkurmay'ın medya değerlendirme raporu

Yasak kararı, tüm medya kuruluşları tarafından eleştirilmeye başlanmıştı ki, Türkiye’deki etkin haber dergilerinden Nokta’nın son sayısında yayımladığı, yine ifade özgürlüğüyle ilgili bir başka haber, herkese YouTube olayını unutturdu.

Türk Genelkurmay Başkanlığı tarafından hazırlanmış olan raporla, askerlerin Türkiye’de faaliyet gösteren tüm gazete ve televizyonları, ‘Türk Silahlı Kuvvetleri yanlısı’ ya da ‘karşıtı’ olarak ikiye ayırdıkları ortaya çıktı.

Raporda, sadece kurumlar değil, köşe yazarlarına ilişkin yapılan incelemeler de yer aldı. Köşe yazarlarının, makalelerinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin izlediği politikaları eleştirip, eleştirmediklerine bakılarak, ‘güvenilir’ ve ‘güvenilmez’ olarak kategorilere ayrıldıkları ortaya çıktı.

'Güvenilmezlere' ambargo

Örneğin, Türkiye’de askerlerin siyaset üzerinde etki kullanmasına karşı çıkan gazetecilerin tümü, Genelkurmay raporunda ‘güvenilmez’ kategorisine yer aldı. Raporda, bu gazetecilerin Silahlı Kuvvetleri’nin basına açık olan faaliyetlerine katılmalarının yasaklanması gerektiği de vurgulandı.

Genelkurmay’ın, bu rapordaki değerlendirmelere dayanarak, Türkiye'deki gazeteciler için ‘akreditasyon uygulaması’ ise bardağı taşıran son damla oldu. Türkiye gündeminde bomba etkisi yapan yasak kararı, Nokta dergisinin haberiyle ortaya çıkar çıkmaz, Türk basın yayın organları tarafından eleştirilmeye başlandı.

Genelkurmay’ın bu raporu göz önüne alarak uyguladığı ‘akreditasyon’ işlemine tepki gösteren Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, bunun ifade özgürlüğüne getirilen yeni bir kısıtlama olduğunu vurguladı. Cemiyetin Genel Sekreteri Turgay Olcayto, yaptığı açıklamada, raporun ve uygulamanın, “Türk demokrasisi adına üzüntü verici” olduğunu söyledi.

"Soruşturma açıldı" açıklaması

Raporda adları geçen bazı köşe yazarları da televizyonların canlı yayınlarına katılarak, Genelkurmay’ın basını ‘kategorilere ayırma’ ve ona göre davranma politikasını sert eleştiriler getirdi.

Genelkurmay Başkanlığı ise raporun gerçek olup olmadığı konusunda net bir açıklama yapmaktan kaçınarak, sadece “Konuyla ilgili olarak adli soruşturma açıldığını” duyurmakla yetindi.