1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İkinci İntifada'nın yıldönümü

28 Eylül 2010

28 Eylül, Filistinlilerin İsrail işgaline ikinci kez başkaldırışlarının yıldönümü. On yıl önce bugün Filistinliler, İkinci İntifada'yı başlattı.

https://p.dw.com/p/PO3b
Fotoğraf: dpa

1993 yılında, İsrail ve Filistin Kurtuluş Örgütü, uzlaşma sağlamak amacıyla Oslo’da bir araya gelmişti. Ve aslında 1993 yılında varılan mutabakatın 2000 sonbaharında Filistinlilere geniş ölçüde özerklik kazanmasına, hatta bağımsızlığına vesile olması gerekiyordu.

Ancak beklenenin aksi gerçekleşti: Eylül ayı sonunda, intifada olarak bilinen, Filistinlilerin İsrail işgaline karşı topluca başkaldırışının, ikincisi başladı. İkinci İntifada, beş yılda 6 binin üzerinde Filistinli ve yaklaşık bin İsraillinin ölümüne yol açtı. Batı Şeria ve Gazze Şeridi âdeta kan gölüne döndü, taraflar arasındaki uçurum daha da derinleşti. Öyle ki, ikinci intifada’nın etkileri günümüzdeki barış görüşmelerinde dahi etkisini gösteriyor.

Peki olaylar nasıl başlamıştı?

İkinci intifada, dönemin muhalefet politikacısı ve sonraki yılların başbakanı Ariel Şaron’un, Kudüs’te İslam âlemi için de son derece önemli olan Mescid-i Aksa’yı ziyaret etmesiyle patlak verdi. Bu nedenle İkinci İntifada hareketi "El Aksa İntifadası" olarak da adlandırılıyor Her iki taraf için de kutsal olan Kudüs'ün statüsüyle ilgili tartışmalar, İsrail’in 1967’deki işgalinden bu yana en önemli sorunların başında geliyor. Aşırı milliyetçi İsrailliler öteden beri Kudüs’deki Zeytin Dağı üzerinde hak iddia ediyordu. Bu nedenle Ariel Şaron'un buraya yaptığı ziyaret, Filistinliler tarafından "İsrail’in gelecekteki planlarına ilişkin bir hamlesi" olarak kabul edildi. Şaron'un ziyaretinden birkaç saat sonra Filistinlilerin ilk protestoları başladı ve kısa sürede tüm Filistin bölgelerine yayıldı. Dönemin Filistin Haberleşme Bakanı İmad Faluyi, “Her kim ki ikinci intifada hareketinin, Şaron’un Mescid-i Aksa’ya ziyaret etme terbiyesizliğinden kaynaklandığını düşünüyorsa, yanılıyor" diyerek, ise ikinci intifada hareketinin gerçek tetikleyicisinin aslında Ariel Şaron olmadığını açıkladı. Faluyi, intifada kararının, Yasir Arafat'ın ABD Başkanı Clinton'ın önerilerine karşı çıktığı Camp David müzakereleri sonrası alındığını ifade etti.

ABD'nin arabuluculuğu işe yaramadı

11 Haziran 2000'de başlayan Camp David müzakereleri iki hafta sürdü. Dönemin ABD Başkanı Bill Clinton, "İsrail Başbakanı Ehud Barak ve Filistin lideri Arafat, halklarına sunabilecekleri ve kabul ettirebilecekleri bir uzlaşmayı sağlayacak gerekli, vizyon, deneyim, cesaret ve beceriye sahipler" derken, İsrail ve Filistin arasındaki uzlaşmazlıkları çözebileceğini umuyordu. Tıpkı 22 yıl önce eski ABD Başkanlarından Jimmy Carter’ın İsrail ile Mısır arasında barışı tesis etmesi gibi.

Ancak Bill Clinton'un beklentilerinin aksine, o yıllarda İsrail Başbakanı olan bugünün İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak ve eski Filistin lideri Arafat arasında bir uzlaşma sağlanamadı. Barak, o yıllarda Filistinlilere 1967 yılından bu yana işgal altındaki topraklardan barış karşılığında, yüzde 90’ın üzerinde hak teklif ettiği iddiasanda bugün bile ısrarlı. Ancak Filistin tarafı meselenin bu kadar basit olmadığını, Barak'ın o dönem yaptığı teklifin kabul edilemez önkoşullara bağlı olduğunu belirtiyor: Buna göre İsrail, Kudüs'ün tümü üzerinde hak iddia ederken, Filistinli mültecilerin yurtlarına geri dönüş hakkını da reddediyordu. Nitekim bu sorunlar günümüzde de Ortadoğu barışı önündeki önemli engeller arasında yer almaya devam ediyor.

ABD arabuluculuğundaki Camp David barış görüşmelerinden de sonuç alınamadı
ABD arabuluculuğundaki Camp David barış görüşmelerinden de sonuç alınamadıFotoğraf: AP

Başarısızlıkla sonuçlanan on yıl önceki Camp David müzakerelerinin ardından eski Filistin lideri Yasir Arafat, kızgınlığını şu sözlerle ifade etmişti: “Halkımız, Kudüs’e, bağımsız devletimizin başkentine doğru bir yol izlemeyi sürdürüyor. Bu kabul edilir ya da edilmez, canları cehenneme…”

Ariel Şaron'la tırmanan gerginlik


Dönemin İsrail Başbakanı Ehud Barak, ikinci intifada ile mücadele edecek durumda değildi. 2001 yılındaki erken seçimlerde Likud lideri Ariel Şaron’a mağlup olarak koltugunu terketmek zorunda kaldı. Ancak İsrail cephesindeki bu görev değişikliği, Filistin ve İsrail arasındaki ilişkilerin daha da gerildiği bir dönemin başlangıcı oldu. Zira Ariel Şaron, Filistin lideri Yasir Arafat’ın siyasi kimliğini tanımazken, Ramallah’taki karargahını bombalamış ve barış müzakerelerini yeniden başlatmaya yanaşmamıştı.

Ariel Şaron'un bu uzlaşmaz tutumu, o yıllarda dünya kamuoyunda eleştirilere yol açmış ancak somut bir tepki gösterilmemişti. Bu arada eski Filistin lideri Yasir Arafat da uluslararası arenadaki etkinlik ve itibarını da kaybetmeye başlamışdı. Dört yıl süren İkinci İntifada hareketi, Arafat'ın 11 Ekim 2004'teki ölümünden birkaç ay sonra Filistinlilerin yeni lideri Mahmud Abbas ve Ariel Şaron bir araya gelmesiyle son buldu. Ancak 1993 yılında Oslo'da sağlanan mutabakatın hayata geçirilmemesi, taraflar arasındaki sorunları bugüne kadar taşımış oldu.

© Deutsche Welle Türkçe

Peter Philipp / Çeviri: Gezal Acer

Editör: Murat Çelikkafa