1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Cancun Minister

9 Aralık 2010

İklim Zirvesi'nde sonuç aşamasına yaklaşılıyor. Ancak bağlayıcı bir anlaşma konusunda beklentiler düşük. BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, ülkelere "Elinizi çabuk tutun" çağrısı yaptı.

https://p.dw.com/p/QTaF
Fotoğraf: picture-alliance/Zhao wei km

Cancun’daki İklim Zirvesi’nde hükümetler düzeyindeki müzakerelere başlandı. Ancak Meksika’daki buluşmaya Kopenhag’da olduğu gibi çok sayıda hükümet ve devlet başkanı katılmadı. Yaklaşık 30 ülkenin devlet ve hükümet başkanı zirveye iştirak etti. Diğer ülkeler ise bakanlar düzeyinde temsil ediliyor. Almanya adına da Çevre Bakanı Norbert Röttgen Cancun'da.

Ancak Cancun'daki iklim müzakereleri oldukça zorlu geçiyor. Uluslararası toplum, süresi 2012 yılında dolacak olan Kyoto Protokolü’nün yerini alacak bir anlaşma üzerinde uzlaşma sağlamaya çalışsa da şu ana dek önemli bir adım atılamadı. BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, ülkelere ellerini çabuk tutmaları çağrısında bulunarak, kaybedilen her anın, ekonomik, ekolojik ve insanî açıdan ek masraflar doğurduğu uyarısında bulundu. Ban Ki Moon, zirve için tüm dünyadan gelen devlet ve hükümet başkanlarıyla bakanlara hitaben yaptığı konuşmada "Burada Cancun'da ilerleme sağlamalıyız. Bu bir sürat koşusu değil, maratondur. İklim değişikliği bir gecede yaratılmadı. Bir gecede de çözülmeyecektir. Ancak birlikte yol alırsak, iklim değişikliği için etkili ve uzun vadeli bir çözüm bulabiliriz. Her ülke çözümün bir parçası olmalı, her ülke bir rol oynamalıdır" ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz yıl büyük umutlar bağlanan Kopenhag Zirvesi'nde yaşanan fiyaskonun hayal kırıklığı sürüyor. Cancun’da da beklentiler yüksek değil. Daha zirvenin başladığı 29 Kasım öncesi, uluslararası toplumun Cancun’da geniş kapsamlı, bağlayıcı ve adil bir İklim Anlaşması’na varamayacağı açıktı. Müzakerelerde küçük adımlar atılıyor ve ilerleme zamana bırakılıyor.

Kopenhagen Klimagipfel Ban Ki Moon
BM Genel Sekreteri Ban Ki MoonFotoğraf: AP

İklim fonu tartışması

Zirvede bir İklim Fonu oluşturulması da olası görünmüyor. Daha ziyade öncelikle böyle bir fonun yapısı üzerinde uzlaşma sağlanması gerektiğinden bahsediliyor. Uzlaşı sağlandığı takdirde, fonun gelecek yıl Güney Afrika’nın Durban kentinde yapılacak İklim Zirvesi’nde kabul edilebileceği belirtiliyor. BM İklim Sekreteryası Başkanı Christina Figueres de müzakerelerin bu kadar durgun geçmesini eleştirdi.

Figueres, "İçinde bulunduğumuz bölgenin güzelliği, bu özel konferanstaki risklerin ne kadar yüksek olduğu gerçeğini ört bas edemez. Siyasi riskler çok yüksek, çünkü pek çok ülkeyi ilgilendiren bu sürecin güvenilirlik ve etkinliği tehlikede. Ayrıca çevre ile ilgili riskler de çok yüksek çünkü geleceğimizi güvence altına almak için gittikçe daha az zamanımız kalıyor" dedi.

Sorunun kaynağı ise sanayi ülkeleriyle kalkınmakta olan ülkeler arasındaki çıkar çatışması. ABD, Çin ve Hindistan gibi hızla kalkınan ülkeleri kapsamadığı ve kendi ekonomisine dezavantaj getireceği gerekçesiyle Kyoto Protokolü'nü imzalamamıştı. Sanayi ülkeleri, yeni protokolde Çin, Hindistan, Brezilya gibi hızla büyüyen ve atmosferdeki sera gazı salınımlarından büyük ölçüde sorumlu olan ülkeler için de bağlayıcı sınırlar getirilmesini istiyor. Kalkınmakta olan ülkeler ise bağlayıcı kararları reddederek, sera gazı salınımında Kyoto Protokolü’nde belirlenen sınırların geçerliliğini korumasını istiyor.

Küçük ada ülkeleri tehlikede

İklim değişikliğinin dünyanın her köşesinde hissediliyor olması, Cancun’daki zirvede ne bakanlar ne de delegelerce sorgulandı. BM İklim Sekreteryası Başkanı Figueres, en kötü etkilerin özellikle Pasifik’teki küçük ada devletlerinde hissedildiğini söyledi.

Figueres, "İklim değişikliğinin olumsuz etkilediği ülkeler listesi uzun ve gittikçe de uzuyor. Tuvalu, Maldivler, Kiribati, Vanuatu, tüm nüfuslarını tahliye etmenin yollarını arıyor. Çünkü içme sularına tuz karışmış durumda ve deniz seviyesi de yükseliyor. Yakında bu ada devletlerindeki insanlar, daha yüksek rakımlı ülkelere sığınmak zorunda kalacak. Onların kaderi hepimiz için bir uyarıdır” şeklinde konuştu.


© Deutsche Welle Türkçe


Helle Jeppesen / Çeviri: Başak Sezen

Editör: Hülya Köylü