1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Irak manşetlerden indi!

Peter Philipp / DW6 Eylül 2006

Irak konusu son dönemlerde, “gözden düştü“. Medya, Irak’tan gelen haberler, pek yer ayırmıyor. Irak’taki gelişmeler neden artık haber değeri taşımıyor? Ya da neden her ülke haberleri farklı farklı yansıtıyor? DW editörlerinden Peter Philipp bu sorulara yanıt aradı…

https://p.dw.com/p/AZiV
Irak'la ilgili haberler manşetlerden indi
Irak'la ilgili haberler manşetlerden indiFotoğraf: AP

Gün geçmiyor ki Irak’ta şiddet yaşanmasın, kan akmasın. Irak’ta şimdiye dek kaç kişinin öldüğü kesin olarak bilinmiyor. ABD Başkanı George Bush, Irak savaşının başlangıcından bu yana, yani 3,5 yılda, en az 30 bin kişinin hayatını kaybettiğini söylüyor. Uluslararası bazı kaynaklarsa, en az 2 bin 300’ü Amerikan askeri olmak üzere, toplam ölü sayısının 45 bin ila 75 bin arasında değiştiği görüşünde.

Irak, dünya medyası için bir sınav. Rutine dönüşen terör saldırıları, ölüm vakaları nasıl haberleştirilmeli? Bölgeden hergün ölüm ve şiddet haberleri sunmak, kamuoyunun orada olup bitenleri kanıksamasına, duyarlılığını yitirmesine neden olmaz mı? Ve de Irak’taki habercilerin sayısı hayli azalmışken, orada bulunanlar da çok zor koşullar altında çalışıyorken, bölgeden gelen haberlerin doğruluğundan emin olunabilir mi?

Tüm bu sorulara verilecek yanıtlar, habere bakış açısına bağlı. Örneğin bir İngiliz yayın kuruluşunun “Kabil’de bir İngiliz askeri öldürüldü“ diye verdiği haberi, bir Afgan yayın kuruluşu, “İngiliz askerleri dört Afganı öldürdü“ diye duyurdu. Her ikisi de aynı haberi veriyordu ve her ikisinin de haberi doğruydu. Her yayın kuruluşu, önemli buldukları noktaları ön plana çekip, haberi kamuoyuna ’süzülmüş’ bir şekilde yansıttı.

Habercilerin can güvenliği yok

Ülkeden ülkeye, haberlerin ele alınış ve sunuş biçimleri farklılık gösteriyor. Örneğin Alman medyası, Irak’tan artık sadece kısa haberler aktarıyor. Gelişmeler ayrıntılı bir biçimde verilmiyor. Bunun bir nedeni, bölgede bulunan Alman habercilerin sayısının çok az olması. Bu nedenle Alman medya kuruluşları, haber ajanslarının gelen haberlerle yetiniyor. Yayın kuruluşlarının bölgedeki muhabirlerini çekmelerinin sebebi ise pekala anlaşılabilir: Habercilerin can güvenliği yok!

Amerikan ve İngiliz medyası ise Alman basın yayın kuruluşlarından farklı bir tutum izliyor. Bağdat başta olmak üzere, Irak’ın birçok bölgesinden haber geçen muhabirleri var. Amerikan ve İngiliz yayın kuruluşları, Irak’ta olup bitenleri ayrıntılı biçimde aktarıyor, çünkü orada bizzat Amerikan ve İngiliz askerleri bulunuyor; Amerikalılar ve İngilizler, kendi askerlerinin başlarına neler geldiğini merak ediyor.

Haber çabuk tüketiliyor

Günümüzde haberlerin çok çabuk tüketildiğini, haberlerin çok çabuk eskidiğini unutmamak gerek. Medya bir gün bir meseleyi işliyor, ertesi gün konuyu gündemden düşürüyor. Teknolojinin gelişmesi, habere eskiye nazaran daha çabuk ulaşılabiliyor olması, haberlerin ömrünü kısaltıyor. Ya da örneğin Afrika’da açlık sorunu yıllardır devam ediyor, ama Batı medyası ancak yılda bir iki kez bunu konu ediniyor.

Veya Gazze’de yaşanan insani dram… İsveç’in başkenti Stokholm’deki konferansta, Lübnan’ın yeniden yapılandırılmasının yanı sıra bu konu da ele alındı, ama Lübnan krizinin sıcaklığı nedeniyle Gazze konusu tamamen arka plana itildi. Liste uzatılabilir. Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda, meseleyi şöyle özet mümkün: Günümüzde artık, bir olayın vahametini, medyanın o olaya biçtiği ’haber değeri’ belirliyor.