1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Irak'ta demokrasi yolunun işareti

Peter Phillip / DW14 Şubat 2005

Irak Seçim Komisyonu, 30 Ocak’ta yapılan ve özgürlükçü bir demokrasinin temelini atacağı umulan seçimlerin kesin sonucunu Bağdat’ta açıkladı. Fakat demokrasiye giden yolda daha sayısız engel var. Seçim sonuçlarını Deutsche Welle’den Peter Philipp yorumladı..

https://p.dw.com/p/AZyb

“Saddam Hüseyin seçim çağrısı yaptığında, bu seçimlerin sonucunu tahmin etmek mümkündü ve o tarihlerde Iraklı yetkililer, sadece seçimin galibinin yanlışlıkla yüzde 100’den fazla oy almamasına dikkat etmek durumundaydı. Bu nedenle, Iraklı Şiiler’in temsilcisi olan “Birleşik Irak İttifakı” yandaşlarının daha açık bir fark beklemesini anlamak olanaklı olabilir.

Fakat ulaştıkları yüzde 47,6’lık oy oranı, bu ittifakın temsilcilerine artık bekledikleri gibi önemli siyasi makamlara giden kapıları da açacak, saygı duyulması gereken bir sonuçtur. Diğerlerinin hoşnutsuzluk duyması için hiçbir neden yok. Kürtler yüzde 25,4’le ikinci olurken, şu anda geçici Başbakan olan İyad Allavi yüzde 14’le üçüncü sırayı yakaladı.

Fakat bu oranlardan çok daha önemli olan, Irak’ta ve hatta tüm Arap dünyasında ilk kez seçmenlerin gerçekten bir seçim yapma şansına kavuşması ve muhalefeti kağıt üstünde bile kabul etmeyen bir rejimi seçmek zorunda kalmamasıydı.

Seçimi eleştirenler, işgal altında yapıldığından ve Sünniler’in çoğunun katılamamış olmasından dolayı, bunun özgür bir seçim olmadığına işaret ediyor. Bunlar, sadece yüzeysel bakımdan doğru eleştirilerdir, çünkü Sünniler’i ne işgalciler ne de geçici hükümet seçime katılmaktan alıkoydu. Tersine kendi aralarındaki radikaller ve onların etkisi altında kalan din adamları buna engel oldu. Hem 1946 yılında Federal Almanya’da da işgal altında seçimler yapıldı; Almanya’da özgürlükçü demokrasinin temelini atan serbest seçimler.

Tabii o tarihte Almanya’da bugün Irak’ta görülen terör yoktu. Fakat yine de bu seçimlerle Irak’ta da benzeri bir sürecin başlayıp başlamadığını bekleyip görmek gerekir. Iraklı seçmenler, özgürlük umudunun kendileri için çok değerli olduğunu ve bunun için yaşamlarını dahi tehlikeye atmaya hazır olduklarını gösterdi. Eğer şimdi çıkılan bu yolda ilerlemeye devam edilmezse yazık olur.

Gidilecek yol belli. Ama bu yol mayınlı araziden geçiyor. Şimdi seçilen geçici meclis, bir başkan ve ona iki yardımcı seçecek. Onlar da hükümet başkanını belirleyecek. Meclis, anayasayı elden geçirecek ve karara bağlayacak. Aralık ayında da yeniden ve bu anayasa temelinde gerçekleşecek olmasından dolayı tamamen meşru genel seçimler yapılacak.

Bu yolda yeterince engel olacak. Örneğin, devletin ne kadar “İslami” olacağı konusunda. Fakat umut da var. Şii çoğunluğun dini temsilcileri dahi İslam Cumhuriyeti’nin Irak versiyonunu reddediyor. Eğer bu tavırlarını değiştirmezlerse, koalisyonlar oluşturmak olanaklı olacak. O zaman da bugün sergilenen etnik ve dinsel düşmanlıkların anlamını yitirerek, yerini siyasi partilere bırakması gündeme gelebilir. Bu partiler de o zaman, Irak’ın ulusal birliğinin korunabilmesi için Sünniler de dahil herkese açık olur.”