1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Irak’ta saldırılar durmuyor

28 Ekim 2003

Bağdat’ta Kızılhaç merkezine düzenlenen saldırının ardından Irak’ta devam eden şiddet dalgası 50‘den fazla kişinin ölümüne neden oldu. Saldırıların ardında Saddam taraftarlarının olabileceği düşünülürken, ülkenin güvenliğiyle ilgili endişeler giderek artıyor.

https://p.dw.com/p/AbWY
ABD güçleri Irak’ta güvenliği sağlamada yeterli olamıyor
ABD güçleri Irak’ta güvenliği sağlamada yeterli olamıyorFotoğraf: AP

Jörg Kaminski, Daniel Scheschkewitz

Irak’ta bugünlerde bazı terör eylemlerinin olabileceği konusunda çeşitli rivayetler dolaşıyordu ortalıkta. Ancak, Ramazan ayının başlamasıyla birlikte bazı grupların şiddet eylemlerini yoğunlaştıracağını bekleyenler bile herhalde başlangıcın bu kadar kanlı olacağını tahmin etmiyordu.

Pazar günü ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz’in de kaldığı ve sadece Irak’ın, tüm Ortadoğu’nun en güvenli yeri olarak gösterilen El Raşit Oteli‘ne düzenlenen roket saldırısının üzerinden 24 saat bile geçmeden, bu kez Uluslararası Kızılhaç Örgütü’nün merkezi ve kentteki bir polis karakoluna düzenlenen saldırılar, Irak’ta kısa vadede kalıcı bir barış ve istikrar ortamının sağlanabileceğine ilişkin kuşkuları iyice artırdı.

“ABD’liler ihmalkar davranıyor“

Iraklı politikacılar, Amerikalılar’ın güvenlik konusunda ihmalkar davrandıklarını, ayrıca Ramazan ayının başlamasıyla birlikte artan tehlikeyi önemsemediklerini söylüyorlar.

Irak Geçici Yönetim Konseyi üyesi Muvaffak El Rubaiye, bu tehlikelerin önüne geçebilmek için öncelikli olarak, başta polisler olmak üzere, Iraklı güvenlik güçlerinin eğitimine daha fazla önem verilmesi gerektiğini dile getirdi. Irak polis teşkilatındaki personel sayısının iki katına çıkarılması ve modern silahlarla donatılmasının şart olduğunu da ifade eden Rubaiye, “İnsafı olmayan düşmanımızın taktiğine karşı biz de hazırlıklı olmalıyız” diye konuştu.

Saldırıların ardında kim var?

Saldırıların ardında Saddam Hüseyin taraftarlarının olduğu söyleniyor. Ancak bu kişi ya da grupların kimden ve nasıl destek aldıkları, sayılarının ne kadar olduğu, ne tür silah ve malzemeye sahip oldukları henüz bilinmiyor. Kesin olan tek şey, eylemlerin önceden en ince ayrıntısına kadar planlanmış olduğu.

Ortadoğu’nun en güvenli binası olarak gösterilen ve etrafında kuş uçurtulmayan El Raşit Oteli‘ne yönelik saldırının kısa mesafeden yapılması ya da dünkü karakol saldırısının dakikası dakikasına polislerin vardiya değişiminde gerçekleşmesi, eylemlerin detaylı bir şekilde planlandığı ve eylemcilerin bazı önemli yerlerden destek aldıkları tezini kuvvetlendiriyor.

Washington dışardan desteklendiğini düşünüyor

Amerikalılar ise olayların arkasında Saddam Hüseyin taraftarlarının olduğuna inanmıyor. Washington’a göre, Irak’taki terörist eylemler kesinlikle dışardan destekleniyor. Hatta bazı Amerikalı yetkililer daha da ileri gidip doğrudan adres bile gösteriyorlar ve El Kaide terör örgütünün bu türden intihar saldırılarıyla geçmişte de sık sık gündeme geldiğini hatırlatıyorlar.

Bölgedeki güvenlik uzmanlarının bir bölümü her iki tezde de haklılık payı olma ihtimaline dikkat çekerek, büyük ideolojik farklılıklara rağmen, El Kaide ve Saddam yanlılarının ortak düşman Amerika karşısında ittifak yapabileceğini belirtiyorlar. Irak’ta güvenliğe ilişkin bu belirsizlikler devam ederken, kısa vadede şiddet olaylarının sonunun gelmeyeceği yönündeki kaygılar ise her geçen gün artıyor.

Yardım çalışmaları devam edecek mi?

Diğer yandan saldırıların hedefleri arasında Uluslararası Kızılhaç Örgütü’nün de olması, insani yardım örgütlerinin Irak’ta çalışmalarına devam edip etmeyeceği tartışmalarını da beraberinde getirdi. ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, yabancı yardım örgütlerinden Irak’a kalmalarını talep etti. Powell’ın bu talebine bugün Uluslararası Kızılhaç Örgütü’nün Cenevre’deki merkezinin sözcüsü Antonella Natari, bu kararı ancak kendilerinin alabileceğini söyledi. Örgütün kararını dünya kamuoyuna önümüzdeki günlerde açıklaması bekleniyor.

Gözler Rumsfeld’de

Ayrıca saldırılar, gözlerin CIA kadar Amerikan Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’e de çevrilmesine neden oluyor. Savaş sonrası riskleri azımsamakla suçlanan Rumsfeld’in Irak’a sınırlı sayıda birlik görevlendirme stratejisi eleştiriliyor. Amerikan hükümetinin basının eline geçen bir iç yazışmasında Rumsfeld, -Bush’un kamuoyuna yaptığı açıklamaların aksine- ülkesinin terörle mücadelede şimdiye kadarki başarıları hakkında tereddüdü olduğunu belirtiyor.

Ayrıca Rumsfeld ile Amerikan Senatosu’nun Savunma Güçleri Komisyonu Başkanı Cumhuriyetçi John Warner arasındaki çekişme dikkatlerden kaçmıyor. Çekişmenin konusu ise Savunma Bakanı’nın politik gücü ve dokunulmazlığının azaltılması. Bütün bu gelişmelerin ışığında pek çok kişi TIME dergisinin son sayısında da sorduğu “Rumsfeld’in yıldızının sönmeye mi başladığı” sorusunu yineliyor.