1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İran verdiği sözleri unutuyor

Peter Philipp3 Ağustos 2004

Avrupa ile İran arasındaki diyaloğun şu sıralar pek parlak olduğu söylenemez. İnsan haklarından tutun da ticari ilişkilere kadar pekçok konuda sorunlar diz boyu. Hele hele İran’ın nükleer geliştirme programı ile ilgili planları, Avrupa’nın hayli başını ağrıtıyor. Geçtiğimiz haftasonu bu konuda Almanya, Fransa ve İngiltere’den temsilcilerle İranlı yetkililer arasında Paris’te yapılan görüşmeler sonuçsuz kaldı. Bunun üzerine Tahran yönetimi, nükleer geliştirme programı ile iglili geçtiğimiz yıl yaptığı taahütlere bağlı kalmayacağını duyurdu. DW’den Peter Philipp'in yorumu:

https://p.dw.com/p/Aa21

Geçtiğimiz yılın sonunda İran’ın nükleer geliştirme programı ile ilgili bir krizin çıkması, Almanya, Fransa ve İngiltere Dışişleri Bakanları’nın girişimiyle son dakikada önlenmişti. Bu ülkeler, Tahran yönetimini, nükleer silahların yayılmasının önlenmesine ilişkin ek protokolü imzalaması yönünde ikna etmeyi başarmıştı. İran, merkezi Viyana’da bulunan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı denetçilerinin, ülkedeki nükleer tesislerinde sınırsız inceleme yapmasına razı olmuş, ayrıca zenginleştirilmiş uranyum elde etmeye yönelik tüm faaliyetlerine son vereceğini duyurmuştu.

Avrupalılar ise bu adımın karşılığında, İran konusunu BM Güvenlik Konseyi’ne götürmekten vazgeçmiş ve bu konudaki tüm tasarrufları Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na devretmişti. Ayrıca, nükleer enerjinin barışçı amaçlar doğrultusunda kullanılabilmesi için, İran’a teknik yardım sözü verilmişti.

Tüm bunlar şimdi lafta kaldı. Tahran, uranyum zengileştirilmesinde kullanılacak tesisler yaptığını gizledi. İran, böyle bir amacı olmadığını iddia etse de Avrupa’nın bu ülkeye olan güveni sarsıldı. Ancak şu aşamada İran’a yönelik herhangi bir yaptırım uygulanması da sözkonusu değil. Bunun için Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın önümüzdeki Eylül ayında yayınlayacağı rapor bekleniyor. Eğer bu rapor, gerçekten de olumuz ifadeler içerirse, o zaman Avrupa ülkeleri de ABD’nin safına geçip, İran konusunu BM Güvenlik Konseyi’ne taşıma yoluna gidebilir.

Washington yönetimi ise böyle bir durumu kaçınılmaz görüyor. İsrail ile birlikte hareket eden ABD, İran’ın iddia edildiği gibi nükleer enerjiyi barışçı amaçlar için kullanmak istemediğini, tam tersine bölgenin en büyük nükleer gücü olmayı hedeflediğini idddia ediyor. Bu nedenle de konunun Güvenlik Konseyi’nde gündeme gelmesi için, yoğun çaba gösteriyor. Öyle görünüyor ki, ABD, ”şer ekseni” içinde gördüğü İran’a yönelik bazı planların vazgeçti. Nitekim daha önce ileri sürülen tezlerde, Irak’tan sonra ABD’nin ikinci hedefinin İran olabileceği belirtiliyordu.

İran’da ise nükleer program konusu, milli bir gurur meselesi haline geldi. Özellikle de geçtiğimiz Şubat ayındaki parlamento seçimlerinde muhafazakârların etkilerini artırmasından sonra... Ancak izledikleri taktiğin pek de akıllıca olduğu söylenemez. Saman altından su yürütmeye çalışmak ya da daha önce verdiği sözlere uymayacağı şeklinde tehditler savurmak, sadece ABD’nin ileri sürdüğü tezlerin daha da güçlenmesine hizmet ediyor.

Öte yandan Avrupalılar, güç kullanımı yerine diplomatik yollara başvurmak suretiyle, sorunların daha kolay çözülebileceğini Amerikalılara ispatlamak istiyor. Bunun için de Avrupa, İran’la çeşitli alanlarda ortaklık yapmaya yönelik daha önceki taahütlerini yerine getirmeye sıcak bakıyor. Ancak Tahran’ın bu konuda Avrupalılar'ın işi çok fazla kolaylaştırdığı söylenemez.