1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İran’a ekonomik ayak oyunu

Peter Philipp/DW10 Ocak 2007

BM Güvenlik Konseyi’den İran’a yaptırım kararı çıkmasıyla yetinmeyen ABD, Tahran üzerinde baskıyı artırmak için başka taktikler de uyguluyor. Washington, dünyanın birçok ülkesinde şubesi bulunan, İran menşeili Sepah Bank’ın mal varlığının dondurulması için kolları sıvadı.

https://p.dw.com/p/AZYM
Tahran'a karşı kampanya yürüten Beyaz Saray, diğer ülkeleri de İran'a ekonomik yaptırıma ikna etme çabalıyor.
Tahran'a karşı kampanya yürüten Beyaz Saray, diğer ülkeleri de İran'a ekonomik yaptırıma ikna etme çabalıyor.Fotoğraf: AP

Yıllar süren bir çekişme döneminden sonra, BM Güvenlik Konseyi’nin nükleer programından dolayı İran’a yaptırım uygulanması kararı almasıyla ABD, Tahran’ı köşeye sıkıştırmak için çabalarını artırdı. Washington’ın İran’ın en büyük bankasının dünya çapındaki faaliyetlerini engellemeye çalıştığı iddia ediliyor. Şu ana kadar doğrulanmayan haberlere göre, Paris, Frankfurt ve Roma’da şubeleri bulunan Bank Sepah’ın mal varlığının dondurulması söz konusu. Bu gerçekleştiği takdirde, atılan adım, sadece İran’ın çıkarlarına değil, aynı zamanda İran ile iş yapan ve söz konusu banka ile çalışan ihracatçılara da darbe vuracak.

Washington’dan yapılan resmi açıklamalara göre, Bank Sepah’a karşı atılması planlanan adımlar, BM yaptırımlarının bir parçası olmaktan ziyade, bazı ABD yasalarına dayanarak İran’a karşı bir kampanya yürüten Beyaz Saray’ın, diğer ülkeleri de Tahran’a karşı ekonomik yaptırıma ikna etme çabalarının son halkası.

İlk olarak “terörizm destekçileri ile ticareti yasaklayan” 1984 tarihli yasa, ardından 1996 tarihli “İran-Libya-Kararnamesi”, son olarak ise “kitle imha silahlarının yayılmasına yardımcı olan ülkeler ile finans akışını yasaklayan” karar devreye sokuldu.

Başka ülkeler de etkileniyor

Bu yasa ve uygulamalar, Suriye, Kuzey Kore ve Küba gibi ülkeleri de kapsıyor, ancak en ön planda hep İran ve İran ile iş yapmak isteyenler bulunuyor. Washington yaptırımlarını, sadece İran’ın nükleer faaliyetlerini işaret eden BM Güvenlik Konseyi kararları ile kısıtlamıyor. Örneğin geçen yıl dört büyük Avrupa bankası, İran ile ilişkilerini asgariye düşürmeye zorlandı. İsviçre’den UBS ve Credit Suisse, Hollanda’dan AMRO ve Londra’dan HSBC, ABD’deki çıkarlarını da düşünerek geri adım attı.

Washington şimdilik gözünü sadece, ülke dışında da faal olan İran bankalarına dikmiş olsa da, bu taktik her an diğer bankalara karşı da kullanılabilir. Tahran’ın bu olup bitenlere tepkisi, şimdilik dış ticaretin dolardan euroya çevrilmesinin hızlandırılması ile sınırlı kaldı. Fakat bu tabii ki, ABD’nin artan baskısı karşısında yeterli bir önlem değil.

Ticaret ortakları endişeli

İran’ın Avrupalı ticaret ortakları da bu baskıdan nasiplerini alıyor. Ortada somut bir kısıtlama olmasa bile, belirsizlik güvensizliği artırıyor. Örneğin Alman Makina ve Tesis Üreticileri Birliği geçtiğimiz günlerde, Berlin hükümetine çağrıda bulunarak, BM ambargosunun gayet çerçevesinin net bir şekilde çizilmesini istedi. Alman makina üreticileri, 2005 yılında İran’a 1,5 milyar euroluk ihracat yaptı ve bu miktarın 2006 yılında daha da artacağı tahmin ediliyor. Alman Makina ve Tesis Üreticileri Birliği, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın tam yerine oturmamış kararları ile işlerin kötüye gideceğinden ve haksız rekabetin doğacağından endişeli.

ABD’de ise bu tür endişelere pek kulak asılmıyor. Washington, 1979’daki İslam devriminden bu yana Iran’a ambargo uyguluyor. Ve bu uygulama, Avrupalılara ve son yıllarda giderek artan oranda Çinlilerin işine yaradığı için, hem ABD’li politikacılar hem de şirketler, biraz rahatsız. Fakat uzmanlar, sonuçta bunun siyasi bir karar olduğuna dikkat çekiyor.