1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İrlanda’ya yardım eli uzatılıyor

28 Kasım 2010

Avrupa Merkez Bankası (AMB), AB ve Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) İrlanda hükümeti ile 85 milyar euroluk yardım planı üzerinde uzlaştığı açıklandı. Ancak gündeme çok daha farklı bir soru damgasını vurmuş durumda.

https://p.dw.com/p/QKLG
Fotoğraf: Bilderbox / picture-alliance/ dpa / DW Bildmontage

Yaklaşık bir yıl önce yürürlüğe giren Lizbon Antlaşması, AB’nin finans ve borç kriziyle mücadele zemini için yetersiz mi kalıyor? Avrupa Birliği işte bu soruya yanıt arıyor….

Bütçe açıkları, finansal dramlar, isyankâr bir Avrupa Parlamentosu, sarsılan para birimi euro, iflasın eşiğine gelen Avrupa Birliği üyesi ülkeleri kurtarma girişimleri aslında 27 AB üyesi ülke arasında çetin müzakereler ve solukların tutulduğu referandumlar sonrasında yürürlüğe giren Lizbon Antlaşması’nın eksikliklerini gün ışığına çıkarttı.

Bir hayli güçlüklerle yürürlüğe girmesi sağlanan Lizbon Antlaşması yetersiz mi? İşte Avrupa Birliği’nde bu soru gündeme damgasını vurmuş durumda.

İlk referandumda Lizbon antlaşmasının reddedilmesiyle birliği bir siyasi krize sürükleyen İrlanda şimdi de borç kriziyle Lizbon Antlaşması’nın güvenirliğini sarsmış gibi görünüyor.

Kâbus yılı

Uzmanlar, Lizbon Antlaşması’nın ilk yılını “Kâbus yılı” olarak nitelendiriyor. Ancak asıl kâbusun bundan sonra başlayacağına dikkat çekenler de var.

Zira 27 üyeli birliğin işleyişini kolaylaştırmak amacıyla bir tür anayasa olarak öngörülen antlaşmanın, daha bir yılını doldurmadan, değiştirilmesi gündemde. Yıllarca süren zorlu müzakereler, üye ülkeler arasında bilek güreşi ve liderlere uykusuz geceler geçirten referandum süreçleri yeniden mi başlayacak?

Yunanistan ve şimdi de İrlanda’yı kurtarma girişimlerinden sonra Portekiz ve İspanya’nın da iflasın eşiğine gelmesinden büyük endişe duyan Avrupa Birliği, daha etkin ekonomik yönetişim için bu Aralık ayında Lizbon Antlaşması’ndaki eksiklikleri gidermeye girişebilir.

Avrupa Reform Merkezi’nden Hugo Brady, Lizbon Antlaşmasıyla birlikte birliğin daha etkin işlediğini söylerken, eski Fransa Cumhurbaşkanı Valery Giscard d'Estaing farklı bir noktaya dikkat çekiyor. Fransız siyasetçi, “Yeni kurumsal yapının başarılı olup olmadığını değerlendirmek için henüz erken, ancak antlaşmayla birlikte daha çok bütünleşmiş bir birlik umudu uzak görünüyor” diyor.

Lizbon Antlaşması’nın öngördüğü yeni ve en önemli görevi üstlenen Avrupa Birliği Konsey Başkanı Herman Van Rompuy’un ortaya koyduğu liderliğin yetersiz kaldığı görüşü ağır basarken, yakınlaşması hedefinin aksine Avrupa halklarının da daha milliyetçi zemine kaydığı gözlemleniyor…

Yeniden yapılanma gerekiyor

Ancak antlaşmanın gözden geçirilmesinin gündeme getirilmesinin asıl nedeni birliğin finans ve borç krizleriyle mücadelede yetersiz kalması. Uzmanlara göre, Euro Bölgesi’nde, son altı ay içersinde, Yunanistan için öngörülen 110 milyar euroluk kurtarma paketinin ardından şimdi de İrlanda için 85 milyarlık kurtarma paketi öngörülmesi, piyasalardaki tedirginlik ve krizin tüm Avrupa’yı sarmasından duyulan endişe nedeniyle Euro Bölgesi’nde ve Avrupa Birliği’nde yeniden yapılanma kaçınılmaz.

Ekonomik krizden güçlenerek çıkan birliğin lokomotif ülkelerinden Almanya, Fransa ile birlikte yeniden yapılanma sürecinde ağırlığını koymuş durumda. Her iki ülkenin liderleri Euro Bölgesi'nde mali disiplinin sertleştirilmesini ve aşırı borçlanmaya yönelen ülkelere yaptırım uygulanmasını istediklerini açıkladılar bile.

Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle Avrupa Birliği'nin ancak güçlü bir zemine sahip olması halinde spekülatörlere karşı koyabileceğinin altını çizdi.

Fransız Dışişleri Bakanı Michèle Alliot-Marie de kurtarma paketlerinin yeterli olmadığını Avrupa'nın kriz mekanizmasının uzun vadeli önlemler adına düzeltilmesi gerektiğinin altını çizdi ve Avrupa'nın karşı karşıya olduğu tehlikeye “Bugün Avrupa ve euroya karşı spekülatörlerin saldırısıyla karşı karşıyayız. Spekülatörler gayet tabi ki bu saldırıyı önce zayıf görünenleri hedef alarak gerçekleştiriyor.” sözleriyle açıklık getirdi.

Siyasiler krizle mücadele esaslarını konuşurken krizden zarar gören halklar çok farklı bir mücadele veriyor. Tıpkı İrlanda'da olduğu gibi.

Onbinlerce İrlandalı haftasonunda dört yıllık tasarruf planı açıklayan İrlanda Hükümeti'ni protesto etmek için sokaklara döküldü. Öfkeliler çünkü siyasileri politikalarıyla refah düzeyi yüksek bir ülke halkını dizlerinin üzerine çökmek zorunda bırakmakla suçluyorlar. Hükümetin, tasarruf paketiyle bankaların yol açtığı krizin bedelini çalışanlara ödettiğini söylüyor, isyan ediyorlar.

© Deutsche Wele Türkçe

Derleyen: Değer Akal

Editör: Meltem Karagöz