İSAF’ın komutası Avrupa Ordusu’nda

Afgan halkının cumhurbaşkanlığı seçiminde nasıl bir yol izlemeye karar vereceği henüz bilinmiyor. Şiddet eylemleri ve suikastler seçim sürecinde yoğun güvenlik önlemlerini zorunlu kılıyor. Eurocorps Genel Kurmay Başkanı Korgeneral Py, şu sıralarda durumun nisbeten sakin olduğunu, ancak yaklaşan seçimlerin yarrattığı gerginliğin, her an patlama noktasına gelmesinin mümkün olduğunu belirtiyor. Herşeye rağmen Cumhurbaşkanlığı seçimin ertelenmesi beklenmiyor. Kassel ve Marburg üniversitelerinde öğretim görevlisi, uluslararası politika uzmanı Matin Baraki, DW ile yaptığı söyleşide, seçimlerin zamanında yapılmasının zorunluğu olduğu görüşünü savundu.

Sandık önem taşıyor

”Seçimlerin gerçekleşmesi zorunlu. Karsai’nin hem seçim başarısına hem de görevinin meşrulaşmasına ihtiyacı var. Karsai Afganistan Cumhurbaşkanı olarak henüz meşru değil ve seçim ile politik meşruluğu elde etmek istiyor. Tamamen yalnız olan Karsai halkın desteğine muhtaç.Bu desteğin ise seçimle belgelenmesi gerekiyor.”

Radikal grupların hedefi

Matin Baraki, uluslararası yardım örgütlerine ve BM seçim dnetim ekiplerine yönelik tepki ve saldırıların, özellikle kökten dinci müslüman gruplar tarafından, seçimi engellemek için düzenlendiğini belirtiyor. Baraki, Sovyetler Birliğine karşı mücadele eden mücahitlerin eski komutanı ve Hizb-i İslami grubunun lideri Gülbeddin Hikmetyar ile Taliban ve El Kaide yandaşlarının, Irak savaşıyla birlikte ittifak oluşturduklarını, amaçlarının seçimi engellemek olduğunu vurguluyor. Matin Baraki, bu güçlerin ittiifak kurmayı şimdiye dek sık sık denediklerine, ancak Irak savaşı öncesinde bunu başaramadıklarına dikkat çekiyor.

Halk iradesi nasıl yansıyacak?

Afganistan’da seçim ortamı son derece tehlikeli. Seçim kütüğüne kaydını yaptımak isteyen seçmene ya da seçimi denetleyen görevlilere yönelik saldırılar büyük endişe uyandırıyor.

Bu koşullar altında, yapıcak Cumhurbaşkanlığı seçimi halkın iradesini ne ölçüde yansıtacak?

Uluslararası politika uzmanı Matin Baraki, bu soruyu şöyle yanıtlıyor:

”Seçim halk iradesini yansıtmayacak. Çünkü seçim hazırlıklarını yapan ve BM desteğinde seçmen kaydeden grupların, ülkenin yaklaşık yüzde 30 dolayındaki kesimine ulaşaması mümkün değil. Seçim büyük ihtimalle hükümet denetimi altındaki merkezlerde yapılabilecek. Şu anda geçerli olan koşullar gözönünde bulundurulduğunda, seçimin nasıl bir görüntü arzedeceğini tahmin etmek mümkün. Avrupa’da ya da Almanya’da alışılmış olan demokratik ve özgür seçimlere benzemeyeceği kesin.”