1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İsrail'de İran tedirginliği

23 Aralık 2005

AB’yle nükleer programı nedeniyle görüşmelere yeniden başlayan İran, nükleer programından vazgeçmeyeceğini giderek daha kararlı bir şekilde açıklarken, Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad’ın İsrail’i hedef alan sözleri ise İsrail’de tedirginlik yaratmaya devam ediyor...

https://p.dw.com/p/AaIQ
İsrail, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ın açıklamalarından rahatsız
İsrail, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ın açıklamalarından rahatsızFotoğraf: AP

İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad’ın son dönemde İsrail’e karşı sert çıkışları, özellikle Batı dünyasında tedirginlik yarattı. İsrail’in en büyük günlük gazetesi Yedioth Ahronot’un Kudüs bürosu yöneticisi Gad Lior, Ahmedinecad’ın ifadelerinin İsrail’de nasıl algılandığı konusunda şunları söylüyor:

“Hiç de iyi bir şekilde algılanmıyor. Her gün Tahran’dan bir başka şey duyuluyor. Bir Alaska’ya taşınmamız gerektiği, bir Almanya ya da Avusturya’ya taşınmamız gerektiği, yok edilmemiz gerektiği, Yahudi Soykırımı’nın hiç yaşanmadığı… Bunlar kötü hisler uyandırıyor. Üstelik bunu söyleyenin atom bombası geliştirmeye çalışan bir ülke olduğu da biliniyor.“

„Somut bir tehdit var“

Gad Lior bu tehditlerin sadece propaganda olmadığı, somut bir tehdit içerdiği görüşünde. Lior bu konudaki görüşlerini, “Bu sözlerin arkasında kesinlikle bir tehdit var. İran, İsrail’i uzun süredir tehdit ediyor. Aynı tehdidi birkaç yıl Irak’tan da aldık ve 1991 yılında Scud füzeleri atıldı. Yani, tehdit geldiğinde ciddiye almak gerekir. Ama İran’ın elinde henüz atom bombası yok. Ve İran’ın atom bombasına sahip olamaması için, AB ve ABD bir şeyler yapabilir belki. İsrail’de böyle düşünülüyor. Aksi takdirde, Ortadoğu’da çok ağır bir savaş çıkması tehlikesi büyük“ şeklinde dile getiriyor.

Bonn Üniversitesi’nden İslam bilimci Katayun Amirpur ise İran Cumhurbaşkanı’nın bu çıkışlarıyla ne hedeflediği sorusuna şu yanıtı veriyor: “Muhtemelen birkaç ay önce cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde verdiği sözleri yerine getiremediği için. O dönemde örneğin petrol gelirlerinin dağılımını, yoksulların lehine yeniden düzenleyeceğini vadetmişti. Ama dar kafalı nüfuzlu çevrelere sözünü geçiremedi. Bu nedenle şimdi böyle kışkırtıcı, keskin söylemlerle taraftarları arasında belli bir kesimi harekete geçirmek istiyor.“

İran füze alımını sürdürüyor

İran füze alımlarını da sürdürüyor. İsrailli Tümgeneral Aharon Zeewi-Farkaş, meclisteki Dışişleri ve Savunma Komisyonu’nda yaptığı konuşmada, İran’ın 3 bin kilometre menzilli 12 füze satın aldığını açıkladı. Zeewi-Farkaş, Ukrayna’dan Rusya’ya gemiyle gönderilen füzelerin nükleer başlık taşıma kapasiteli olduğunu belirtti.

Geçtiğimiz hafta da Almanya’nın en yüksek tirajlı gazetesi Bild, İran’ın Kuzey Kore’den 2500 kilometre menzilli 18 adet füze satın aldığını, menzilin 3500 kilometreye çıkarılabileceğini bildirmişti. Gazete, Alman dış istihbarat birimlerine dayandırarak verdiği haberde, İran’ın böylece Almanya dahil, Avrupa’nın orta bölümlerini vurabilecek duruma geleceğini kaydetmişti.

Katayun Amirpur, İranlılar’ın silahlanmaya tam destek verdiklerini belirterek, bunun ardında yatan psikolojiyi şöyle açıklıyor: “İranlılar, etraflarının düşmanlarla çevrili olduğunu düşünüyor. ABD son dört yılda iki komşu ülkeye saldırdı ve İran’da rejim değişikliğinin siyasi hedefleri olduğunu her fırsatta söylüyorlar. İranlılar’ın doğal olarak güvenlik ihtiyaçları çok büyük. Bir yandan da kabaca söylemek gerekirse, ‚ABD ile Sovyetler Birliği arasında nükleer anlaşma onyıllar boyunca işe yaradı. Niye biz de aynısını yapmayalım?’ diye düşünüyorlar. Bu nedenle nükleer silah olsun, füze olsun, silahlanmaya devam ediyorlar.“