1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İsrail'de seçimler için geri sayım

DW25 Mart 2006

İsrail, parlamento seçimleri için Salı günü sandık başına gitmeye hazırlanıyor. Ülkede 32 partinin yarışacağı seçimlerin en güçlü üç adayı, başbakanlığa vekalet eden Kadima Partisi’nden Ehud Olmert, İşçi Partisi lideri Amir Peretz ve Likud Partisi’nden Benyamin Netanyahu. Seçim, Filistinliler açısından da büyük önem taşıyor…

https://p.dw.com/p/Aa8q
İsrail'de seçim yarışında ön plana çıkan üç aday var: Olmert, Peretz ve Netanyahu
İsrail'de seçim yarışında ön plana çıkan üç aday var: Olmert, Peretz ve NetanyahuFotoğraf: AP

Birçok Filistinli, İsrail’deki seçimlerden en çok kendilerinin zararlı çıkacağını düşünüyor. Çünkü seçimler sonrasında kurulacak İsrail hükümetinin İsrail’in sınırlarını kesinkes çizeceğini ve böylelikle bir bakıma Filistin halkının kaderini belirleyeceğini biliyor. İsrailli siyaset bilimci Ilan Greilsammer’e göre, İsrailliler artık „Büyük İsrail“ hayalinden vazgeçti. Bunun yerine daha az öneme sahip yerleşim birimlerinden vazgeçerek, kendileri için daha önemli kentleri güvence altına almayı hedefliyorlar.

Bu hedeflerini dile getirmekten de çekinmeyen Başbakan Vekili Ehud Olmert ise şu an için kendilerini bekleyen en önemli konunun, güvenliği sağlayabilmek için İsrail sınırlarının belirlenmesi olduğunu ifade ediyor. Olmert, “Yahudiler için önemli olan bazı kentleri güvenli kılabilmek için, Filistinli halkın yoğunlukta olduğu bölgeleri yönetme konusunda ısrar etmemeliyiz“ diye konuşuyor.

Olmert önde görünüyor

Yapılan anketlere bakılırsa, beyin kanaması geçiren ve halen komada olan İsrail Başbakanı Ariel Şaron’a vekalet eden Şaron’un kurduğu Kadima Partisi’nin adayı Ehud Olmert, şu sıralar yarışı başta götürüyor. Olmert’in en önemli hedefi, İsrail’in sınırlarını en geç 2010 yılına kadar kesin biçimde belirlemek. Bunu yaparken Filistin tarafıyla görüşmeler yürütmeyi de istemiyor. Olmert, hükümeti küçük yerleşim birimlerinden vazgeçerken burada yaşayanları Batı Şeria’da inşa edilecek bloklara yerleştirmeyi planlıyor.

Filistin Başbakanı Ahmet Kurey’e göre ise İsrail bu planıyla Filistinliler’e ait tüm bölgelere el koymayı planlıyor. Bir dönem İsrail’le yürütülen müzakerelere Filistin tarafı adına başkanlık eden Saib Erakat’sa seçimlerin ardından hangi parti iktidara gelirse gelsin Filistin’le barış görüşmelerini tamamen askıya alacağını savunuyor.

Bu konuda iyimserliğini koruyan tek kişi ise Filistin lideri Mahmud Abbas. Mahmud Abbas radikal dinci Hamas’ın iktidara gelecek olmasına rağmen İsrail’le barış anlaşmasının bir yıldan daha kısa bir süre içinde imzalanacağını savunuyor. Filistin lideri, İsrail’in Haaretz gazetesine verdiği demeçte, ABD yönetimi ve İsrail’in eski Başbakanı Şimon Peres’e bu konuda gizli görüşmeler yapılmasını önerdiğini de dile getirdi.

Peretz ve Netanyahu

İsrail’de Başbakan Vekili Ehud Olmert’in, Filistin bölgeleriyle İsrail arasına sınır çizilmesi önerisi şu sıralar İsrail’de olumlu tepki buluyor. Kadima Partisi’nin yanı sıra İşçi Partisi’nin lideri Amir Peretz de aynı görüşü savunanlardan. Dört yaşındayken ailesi ile birlikte Fas’tan İsrail’e göç eden Peretz, bazı çevrelerce „Faslı“ damgası yiyerek eleştiri oklarına maruz kalıyor.

Peretz diğer partilerden ve adaylardan hangi noktalardan ayrıldıklarını ise şu sözlerle özetliyor: “İnanın bana güvenlik sorununun nasıl halledilmesi gerektiğini bildiğimi, sizlere kanıtlayacağım. Terörle mücadeleden anlıyorum. İsrail politikasını diğer adayların ve partilerin getiremeyeceği bir seviyeye getireceğim. Eğitimin iyileşmesine çalışacağım. Çocuklarınıza ihtiyacı olan şeyi temin edeceğim.“

Seçimlerin bir başka güçlü adayı ise Likud Partisi lideri Benyamin Netanyahu. Geçmişte Başbakanlık da yapan tecrübeli politikacı Şaron hükümetinde son olarak Maliye Bakanlığı görevini yürütmüştü. Netanyanu diğerlerinin tersine „Büyük İsrail“ ideolojisini savunuyor ve Olmert’in önünü de bununla kesmeyi planlıyor. Ekibindeki politikacıların, Netanyahu’dan daha sağcı olduğu ise gözlerden kaçmıyor.

Gözlemciler İsrail’deki kararsız seçmenlerin sayısının fazla olduğunu, bu yüzden seçimleri sürpriz bir ismin kazanabileceğini de belirtiyor.