1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İsrail'in Duvar'ı Adalet Divanı'nda

Mahmoud Tawfik23 Şubat 2004

İsrail ile Batı Şeria arasına örülen Güvenlik Duvarı, bugünden itibaren Hollanda’nın Lahey kentindeki Uluslararası Adalet Divanı’nda görüşülecek.

https://p.dw.com/p/AbOE
Duvarın karşı tarafına geçilmesine, her defasında yarımşar saat olmak üzere günde 3 kez izin veriliyor
Duvarın karşı tarafına geçilmesine, her defasında yarımşar saat olmak üzere günde 3 kez izin veriliyorFotoğraf: AP

Çit mi, duvar mı? Bu soruyu yanıtlamak pek zor değil. Planlanan 600 kilometrenin bazı bölümleri çit, bazı bölümleri de duvar olarak öngörülmüş. Ancak ilk defa İsrail ile Batı Şeria arasına çekilen setin genel olarak çit mi yoksa duvar mı olarak nitelendirildiği önem taşıyor.

Alman ARD Televizyonu’na bir demeç veren Berlin’deki İsrail Büyükelçisi Şimon Stein, aradaki farkı vurguluyor: "Önce anti-terör çitinden bahsediliyordu, bence bu tanımlamada kalalım, çünkü ‘duvar’ tanımı, özellikle Almanya’da hiç hoş olmayan hatıraları canlandırıyor.”

Kurey duvara çimento mu satıyor?

Adı ne olursa olsun, İsrail’in projesi yoğun tartışmalara yolaçıyor. Ortadoğu’daki birçok sorunu ve krizi arka plana iten Güvenlik Duvarı, şimdi de Uluslararası Adalet Divanı’nı harekete geçirdi. Filistin Başbakanı Ahmed Kurey'in ailesine ait olan El Kudüs Çimento Şirketi'nin İsrail tarafından Batı Şeria'da inşa edilen Güvenlik Duvarı’na ve Yahudi yerleşim birimlerine hazır beton sattığı yönündeki son iddialar da, ortalığı karıştırdı.

Uluslararası Kızılhaç gibi bir örgüt bile, kendini İsrail hükümetinin izlediği politikaya yorum getirme zorunda hissediyor. Örgütün Ürdün’deki sözcüsü Moain Kessis: ”Güvenlik çitinin inşası ile Filistin halkının içinde bulunduğu durumun zorlaşmasından endişe ediyoruz. Çit, İsrail ile Batı Şeria arasındaki yeşil hattan uzaklaştıkça, işgal altındaki toprakları daha fazla içine aldıkça, sivil halkı da zor duruma sokuyor. Halkın su, tıbbi bakım ve eğitim gibi temel ihtiyaçlarına ulaşmasını engelliyor. Ayrıca tarlalarına veya işyerlerine gitmelerini önlüyor.”

Hukuk tartışması

Güvenlik Duvarı’nda karşı tarafa geçme imkanı günde sadece üç kez, o da yarımşar saatten tanınıyor. Bu saatlerin de günün epey uygunsuz zamanlarına denk gelmesi nedeniyle, batı tarafında kalan birçok Filistinli, tarlalarına veya daha büyük Filistin şehirlerinden gereken ihtiyaçlarına ulaşamıyor.

İnsani unsurun da ötesinde, Güvenlik Duvarı’nın inşa edildiği hattın hukuka aykırı olup olmadığı en tartışmalı noktalardan biri.

Batı Şeria'yı iki ayırmak

Duvar bazı bölgelerde İsrail ve Filistin özerk bölgeleri arasındaki sınırı ciddi bir şekilde ihlal ediyor. Duvar karşıtları, İsrail’in bu yolla herşeyi oldubittiye getirip, Batı Şeria’yı ikiye ayırmak istemesinden korkuyor.

İsrail’in Berlin Büyükelçisi Şimon Stein: ”Duvarın inşasında sadık kalınan çizgi, siyasi amaçlara hizmet etmekten çok, güvenlik önlemlerine temel oluşturmaktadır. Siyasetten çok güvenliğe önem verilmesi, hemen ardından Filistinliler’in durumunu gözetmesi için elimizden geleni yapacağız.”

İsrailli politikacılar yaptıkları açıklamalarda, duvarın inşasıyla Filistin topraklarını ilhak etmeyi amaçlamadıklarını vurguluyor ve barış sağlandıktan sonra duvarın yeniden yıkılacağını belirtiyorlar. Hükümet, duvarın Filistinli intihar komandolarının ülkeye girmesini engellemek için yapıldığını söylerken, duvarın karşıtları, bunu geçerli bir gerekçe olarak görmüyor ve duvarın seçilen güzergahı ile, binlerce Filistinli’nin İsrail topraklarında kaldığına dikkat çekiyor.

Hollanda’nın Lahey kentindeki Uluslararası Adalet Divanı, BM Genel Kurulu’nun isteği doğrultusunda, Güvenlik Duvarı’nın ne kadar hukuka uygun olduğunu inceleyecek. Ancak divanın alacağı karar taraflar için bağlayıcı bir nitelik taşımıyor.