1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İsrail’in nükleer hikayesi...

Peter Philipp / DW13 Aralık 2006

İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in Almanya’ya yaptığı ziyarette bir televizyon kanalına verdiği demeçte, İsrail’i nükleer silaha sahip ülkeler arasında sayması, tepkilere neden oldu. DW editörlerinden Peter Philipp, İsrail’in nükleer silahlanma hikayesini yazdı...

https://p.dw.com/p/AZaX
İsrail'in Dimona kentinde bulunan nükleer tesisleri
İsrail'in Dimona kentinde bulunan nükleer tesisleriFotoğraf: AP

1960’lı yıllarda İsrail’i ziyaret eden ve Ölü Deniz’i görmek isteyen turistler, Negev çölüyle yeni yeni gelişmekte olan Dimona kentinden geçiyordu. Bu kentte ağırlıklı olarak Kuzey Afrikalı göçmenler yaşıyordu. Dimona’nın hemen yakınında tel örgülerle çevrili bir alan, turistlerini dikkatini çekiyordu. Burada ne olduğunu soranlara verilen yanıt kısaydı: Bir tekstil fabrikası.

Gerçekte bu alanda tekstil değil, nükleer silah üretiliyordu. İsrail’in kurulmasından birkaç yıl sonra, dönemin Başbakanı David Ben Gurion, ilerleyen yıllarda Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen Şimon Peres’i, bir nükleer enerji komisyonu kurmakla görevlendirdi. İsrail, Fransa’nın da yardımıyla hem Dimona’da hem de başka kentlerde nükleer araştırmaların yapıldığı tesisler inşa etti. Fransa’nın ardından nükleer silahlanma çalışmalarında İsrail’e destek çıkan ABD, bir nükleer araştırma santralini İsrail’in hizmetine sundu.

Nükleer tesisin girişleri kapatıldı

Bütün bu gelişmeler Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın 1957 yılında kurulmasından ve Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’nın imzalanmasından önce yaşandı. Başbakan Ben Gurion, 1968 yılında Dimona’da barışcıl amaçlara hizmet eden bir nükleer merkez bulunduğunu kabul etse de, buradaki merkez önemini kaybetti. İsrail, Amerikalı bir grup denetçi bu merkeze kontrole gitmeden kısa bir süre önce binaya girişleri duvar örerek kapattı ve geriye sadece giriş katındaki bürolarla bir laboratuvar kaldı.

Bu binanın üst katlarında nelep olup bittiğini kamuoyuna ilk kez 1986 yılında Fas kökenli Mordechai Vanunu açıkladı. Dimona’daki merkezde çalışan Vanunu, İngiliz Sunday Times gazetesine verdiği demeçte, merkeze ait fotoğraflar ve planları açıklayarak, nükleer çalışmalar hakkında bilgi verdi.

Vanunu’nun sonu

Vanunu bu açıklamalarının “vatana ihanet” kabul edilerek tehlikeli sonuçlara yol açacağından habersizdi. İsrail gizli servisi Mossad, Vanunu’yu Londra’dan Roma’ya, buradan da İsrail’e getirtti. 1986 yılında çıkarıldığı mahkeme, Vanunu’yu “vatana ihanet” suçundan 18 yıl hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme, Vanunu’nun erken salıverilmesinin önünü de kapatmış oldu. Vanunu cezasının büyük bölümünü hücrede, dış dünyayla tamamen bağlantısı kesilmiş biçimde geçirdi. Tutuklu bulunduğu süre içinde Hristiyanlığa geçen Vanunu, 2004 yılında serbest bırakıldığında yurtdışına çıkmak istedi, ancak bu talebi reddedildi.

Nükleer denemelere sansür

İsrail, nükleer silahlarını Güney Afrika’daki ırkçı Apartheid rejimiyle işbirliği içinde üreterek test etti. Bu süre içinde, nükleer denemelerle ilgili olarak da basına sansür uyguladı. Amerikalı bir gazeteci bu konuyla ilgili yaptığı haber yüzünden İsrail’i terketmek zorunda kaldı.

Olmert’in Almanya temaslarında açıkladığı, nükleer silahlarla ilgili açıklaması ise aslında kimse için yeni değil. 1960’lı yılların sonlarından beri İsrail’in birkaç yüz nükleer başlığa sahip olduğu yönünde söylentiler ortalıkta dolaşıyor. Ancak İsrail, diğer nükleer güçler gibi bunu açık açık kabul etmek yerine, “Bölgede atom bombası üreten ilk devlet olmadığı” yönündeki sözleriyle teslim ediyor.

Bölge ülkeleri

İsrail, bölgede başta İran olmak üzere diğer ülkeleri de “nükleer kulübe” dahil etse de örneğin Mısır ve Suudi Arabistan şimdiye dek nükleer araştırmalara uzak kalmayı tercih etti. Libya, nükleer faaliyetlerinden vazgeçmeye ikna edilirken, bir tek İran bu çabalarını sürdürmekte ısrarlı olduğunu açıkladı. İran, bunun da sadece barışcıl amaçlara hizmet edeceğini dile getiriyor.

Diğer yandan İran’ın bu çabaları son dönemlerde Mısır ve Suudi Arabistan’ın da Ortadoğu’daki “nükleer kulübe” girme konusunda isteklendirdi. Olmert’in nükleer silahlanlanmayla ilgili açıklamaları, bu iki ülkenin çabalarını daha da güçlendirmesi söz konusu. Ancak önemli olan bir ayrıntı daha var: İran, İsrail’in tersine Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’nı imzaladı ayrıca nükleer tesislerinin kontrol edilmesine de izin veriyor.