1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İsrail'in Pakistan stratejisi

Peter Phillip / DW2 Eylül 2005

İsrail ile Pakistan arasında diplomatik yakınlaşmanın ilk adımı dün İstanbul’da atıldı. İki ülke dışişleri bakanlarının buluşması, İsrail ile Pakistan arasında ilk üst düzey temas oldu. Görüşme Pakistan’da anamuhalefeti oluşturan İslamcı ittifakın sert tepkisine yol açtı. DW’den Peter Philipp’in yorumu:

https://p.dw.com/p/AZu2

“Pakistan ve İsrail dışişleri bakanlarının İstanbul buluşması, iki ülke arasındaki ilk doğrudan temas değildi. Ama uluslararası medya önünde kameralara poz verilen ilk buluşmaydı. Buluşmanın kamuoyuna yansımasını iki ülke de özellikle istedi. Çünkü iki taraf da izolasyonun aşılması ve üçüncü ülkelerle diplomatik ilişkilerin yoğunlaştırılması açısından bu buluşmanın önemli bir adım olabileceğini düşünüyor.

İsrail, ilişki içinde bulunduğu ülkelerin sayısını artırmayı hep istedi. Düşmanların arkasında dostlardan oluşan bir çember yaratmak, eski dışişleri bakanı ve ardından Başbakan olan Golda Meir’in stratejisiydi. Bu strateji izlenerek, o dönemde İsrail’e düşman Arap ülkelerinin arkasında çok sayıda Afrika ülkesiyle iyi ilişkiler geliştirildi. Ancak bu strateji, Asya’da Afrika’daki kadar iyi işlemedi. Ama İsrail yine de Çin ve Hindistan’ın yanı sıra Orta Asya ülkeleri ile de oldukça iyi ilişkiler kurmayı başardı.

Bu stratejik planda Pakistan önemli bir ek domino taşı olacaktı. Ama Pakistan İslam Cumhuriyeti, en azından dışarıya gösterdiği kadarıyla, İsrail devletinin en büyük karşıtları arasında yer aldı. ABD’nin bölgede artan nüfuzu ve değişen jeostratejik koşullar nedeniyle İslamabad yönetimi politikasını yeniden gözden geçirme ihtiyacı hissetmiş olmalı.

Gerçi Devlet Başkanı Pervez Müşerref terörle mücadelede ABD’nin müttefikleri arasında yerini aldı, ama Washington’dan daha fazlasını istiyor. Daha fazla para ve silah. Ama İsrail’in düşmanları arasında yer aldığı sürece bu istekleri kabul görmüyor. Pakistan, İsrail karşıtı söyleminin yanında, Libya ve İran gibi ülkelere iletilerek İsrail için tehdit oluşturacak nükleer programlar da geliştirdi.

İsrail karşıtlığının on yıllar boyunca meyvelerini verdiği bir ortamda Pakistan, halkına şimdi İsrail ile yakınlaşma kabul ettirilebilecek mi, bunu zaman gösterecek. Ama yakınlaşma sürecek olursa ilginç bir durum ortaya çıkacak. Bölgenin, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’na imza atmamış üç nükleer gücü (İsrail, Pakistan ve Hindistan) birbiriyle ilişki içindeyken, anlaşmayı imzalamış olan İran izole ediliyor olacak.

İsrail ile Pakistan arasında yakınlaşma, İran’a zarar verecek şekilde gerçekleştirilemez. Çünkü İran, Pakistan ve Hindistan ile milyarlarca dolarlık boru hattı projesini hayata geçirmeye hazırlanıyor. Nükleer programıyla ilgili krizde İran, Hindistan’ın desteğini ararken, İsrail, Hindistan ile çok iyi ilişkiler içinde.

Belki bir gün üç nükleer güç ve İran biraraya gelir ve Orta ve Yakındoğu’yu nükleer silahlardan arındırılmış bir bölge haline getirme kararı alırlar. Şu an böyle bir adım için şüphesiz çok erken. Ama bölge için tek doğru bu.“