1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

“İsrail’in yumuşaması göstermelik”

Peter Philipp/DW2 Nisan 2007

Ortadoğu’da barışın sağlanması için atılan adımlar hızlandı. Arap Birliği liderlerinin onay verdiği, İsrail’in 1967’de işgal ettiği bölgelerden çekilmesi halinde Arap ülkeleri tarafından tanınmasını öngören barış planına İsrail hemen cevap verdi. Başbakan Olmert, hafta sonunda Almanya Başbakanı Merkel ile bir araya geldiği Kudüs’te, Filistin’den temsilcilerin de yer alacağı Arap liderleriyle görüşmeye yeşil ışık yaktı. Konuyla ilgili DW editörlerinden Peter Philipp’in yorumu...

https://p.dw.com/p/AZlM

İsrail Başbakanı Ehud Olmert kendisine giderek daha da rahatsızlık veren durumlarla baş etmeye çalışıyor. Başbakan önce geçen yaz, Lübnanlı Hizbullah’a karşı açılan savaşın anlamsızlığı konusunda kendisine yöneltilen eleştirilerle boğuştu. Sonrasında Hamas ve El Fetih’ten oluşan Filistin hükümeti ve Avrupa cephesinin bu hükümete yönelik tavrının yumuşaması geldi. En son gelişmeyse, Arap Birliği’nin Riyad’daki buluşmasında yaşandı.

Arap ülkeleri, 1967’de işgal ettiği topraklardan çekilmesi ve Filistinli mültecilere geri dönüş hakkı tanınması halinde İsrail ile barışabileceklerini duyurdu. Bu plan beş yıl önce gündeme ilk geldiği tarihte, İsrail planda yer alan şartların “kabul edilemez” olduğunu belirterek karşı çıktı. Bugünse Olmert’in benzer bir tepki vermesi imkansız. ABD Dışişleri Bakanı Rice, Riyad toplantısı öncesinde Tel Aviv yönetiminin böyle bir şansı olmadığına dair ilk sinyalleri vermişti. Olmert benzer bir yaklaşımı Batılı temsilcilerle yaptığı görüşmelerde de hissetmiş olacak. Ayrıca Almanya Başbakanı Angela Merkel de bölgedeyken, Arap ülkelerinin barış inisiyatifi için nasıl bir tepki verilebilirdi ki?

Ancak İsrail Başbakanı, Arap liderleriyle görüşmeyi kabul ediyorsa, bu Ortadoğu barışı için önemli bir hamleden ziyade yapıcı görünme çabasıdır. Çünkü İsrail Başbakanı, bu söyleminin hemen ardından, “sadece ılımlı Arap liderlerle” görüşebileceğini ayrıca İsrail’in Riyad’dan gelen öneriye bazı itirazları olduğunu da ekledi.

İsrail hala 1967’de işgal ettiği bölgelerden ve özellikle Doğu Kudüs’ten çekilmeyi reddediyor. Aynı şekilde 1948’den bu yana mülteci konumuna düşmüş Filistinlilere geri dönüş hakkını vermemekte de kararlı. İsrail, 1967’deki sınırlara geri dönülmesi konusunda uluslararası toplumla ters düşüyor. Yani Altı Gün Savaşları’nda işgal edilen bölgelerde bir Filistin devleti kurulmasına. Mültecilere geri dönüş hakkının verilmesi meselesine gelince, İsrail bu konuda kendince haklı olabilir. Şöyle ki, şayet İsrail’in yanında bir Filistin devleti kurulacaksa, o zaman 1948’den bu yana mülteci konumundakileri Filistin’in kabul etmesi gerekir.

Ancak Arap Birliği, bu tür değişiklikler yapmayacaktır. Çünkü İsrail’le barışa yönelik atılmış bu adım zaten bu haliyle onlar için bir devrim niteliğinde ve başka pazarlıklara girişmenin de anlamı yok. Bu yüzden Olmert’in tasarladığı ve önerdiği türden bir barış konferansı asla gerçekleşmeyecektir. Bunu da İsrail Başbakanı da zaten biliyor ki, çağrısını sadece “ılımlı Arap liderleriyle” şeklinde sınırladı. Aslında bu sınırlama bile barış girişiminin sekteye uğrayacağına işaret ediyor. Çünkü her türlü anlaşmazlıkta -ki İsrail de buna dahil,- yüzleşmeye hazır olmalıdır. Marifet ılımlılarla uzlaşmakta değil.

Ancak tıpkı İsrail gibi radikaller de İsrail ile görüşmek istemiyor. Bu anlaşılabilir olduğu kadar bölge barışının çözümsüzlüğe mahkum edildiği bir durumdur.