1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İstihbarat bağlantısı başpiskopozluktan etti

Miodrag Soric/DW8 Ocak 2007

Vatikan, istihbaratçı geçmişi nedeniyle Varşova Başpiskoposu Stanislaw Wielgus’un henüz resmen başlamadığı görevinden istifa etmesini memnuniyetle karşıladı. DW Yayın Yönetmeni Miodrag Soric Vatikan ile aynı görüşü paylaşıyor...

https://p.dw.com/p/AZmb

Bu olay Polonya Katolik Kilisesi’nde büyük bir krize neden oldu. Çünkü Stanislaw Wielgus Pazar günü, kilisenin en yüksek makamlarından başpiskoposluğa gelmeden görevinden istifa etti. Gerekçeyse, eski komünist istihbarat servisiyle çalışmış olması.

Varşova Başpiskoposluğu görevinin kapısından dönen Wielgus, haftalardır süren kamuoyu baskısına dayanamadı ve istifasını açıkladı. Bu da saygı ve takdiri hak eden bir davranış. Çünkü Wielgus’un başpiskoposluğa gelmesi, Roma Katolik Kilisesi’ne artı bir yük getirmekle kalmayıp zarar verirdi.

Stanislaw Wielgus, sürekli olarak eski Başpiskopos Stefan Wyszynski ile karşılaştırılacaktı. Komünistlerin tutukladığı Wyszynski, yıllarca hapiste yatmıştı. Ya da totaliter rejimlere karşı çıktığı bilinen eski Leh Papa II. Johannes Paul ile kıyaslanacaktı. İşte bu yüzden, Wielgus’un geri çekilme tercihi, geç açıklanmış da olsa, yerinde bir karar.

Şimdiye kadar açıklananlara göre, Wielgus, hiçbir zaman kilisede görevli bir istihbaratçı olmadı. Tam tersi. Kilisede görevliydi ama istihbarat servisiyle işbirliği yapması için zorlanmıştı. Hiç kimse bu olayı tarihi gerçeklere değişik bir yorum getirmek için kullanmadı. Gerçek şudur ki, doğu Avrupa’daki kiliseler, Soğuk Savaş döneminde fail değil kurbandılar. Bu durum hem Katolik, hem Protestan hem de Ortodoks Kilisesi için aynı oranda geçerli.

Sadece Stalin döneminde Sovyetler Birliği’nde, yüz binlerce papaz, piskopos, keşiş, rahibe ya da kilise cemaatine dahil olanlar, sadece inançları yüzünden ya öldürüldüler, işkence gördüler ya da tutuklandılar. Kilise tarihindeki en büyük baskıyı, Sovyet döneminin istihbarat birimi KGB’den gördü. 1991 yılına kadar eski doğu bloğuna ait devletler, bazı kilise çalışanlarına, istihbarat servisince uygulanan baskıya göz yumdu.

Artık komünizm tarih oldu. Kiliselerse yüzünü geleceğe dönmüş durumda ve demokratik toplumun ahlak anlayışının gelişmesinde önemli görevler üstleniyorlar. Hatta sosyalizmin yok olmasıyla manevi yönünü tayin etmeye çalışanlar için bir pusula görevi de üstlenebilirler, ki üstlenmelidirler de.

Ancak bu görev kiliselerin kendilerine biçeceği yüksek ahlaki görev bilinciyle sağlanabilir. Yani açık konuşmak gerekirse, aynı istihbaratçı geçmişi olan ve bu yüzden başpiskoposluktan vazgeçen Stanislaw Wielgus gibi, hiç kimse kilise hiyerarşisinde yüksek yerlere gelmemelidir.

AB’nin yeni üyeleri Bulgaristan ve Romanya için de bu şu anlama geliyor: Şayet önümüzdeki dönemde piskoposlar bir araya gelerek, bu ülkelerden ilgili patrikleri seçmeye kalkıştıklarında, bu görevlere getirilecek kişiler geçmişinde benzer olaylar olmayanlar arasından belirlenmelidir. Bu durum diğer doğu ve güney doğu Avrupa ülkeleri, örneğin Sırbistan için de geçerli.

Rusya’da giderek, ülkenin yönetim kademelerinde eski istihbarat çalışanları görev almaya başladı. Karanlık geçmişlerinden ötürü utanacaklarına, kameraların karşısına geçip kilise ile yakınlıklarından dem vurarak böbürleniyorlar. Oysa Hz. İsa, koyun postuna bürünmüş kurtlardan sakınılması gerektiğini buyurmuştu. Moskovalı piskoposlar da bu tavsiyeyi göz ardı etmemeliler.