1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İstihbaratta “finans krizi” çalışma grubu

Ayhan Simsek5 Mayıs 2009

Ekonomik ve mali kriz güvenliği de tehdit ettiği için istihbarat servisleri de konunun üzerine eğilmeye başladı. Alman Dış İstihbarat Servisi BND bünyesinde, küresel finans krizinin güvenlik politikası boyutuyla ilgilenm

https://p.dw.com/p/Hjju
BND Başkanı Ernst UhrlauFotoğraf: picture-alliance / dpa

BND Başkanı Ernst Uhrlau, çalışma grubunun raporunu Federal Güvenlik Politikası Akademisi’ndeki toplantıda tartışmaya açtı. Uhrlau, finans krizinin global güç dengesi üzerinde yol açabileceği uzun vadeli etkileri üç başlık altında topladı:

“Birinci senaryo: Konjonktür programlarının etkisi 2009 sonlarında hissedilmeye başlanır. İkinci senaryo: Konjonktür programları, batılı ülkeler dışında ve öncelikle Asya’da dinamik gelişmeyi tetikler. Üçüncü senaryo: Konjonktür paketleri bütün dünyada hiç etki göstermez ya da çok az etki gösterir.”

Alman Dış İstihbarat Servisi en fazla, bu senaryolardan ilk ikisinin karışımı bir gelişmeye ihtimal veriyor. Ernst Uhrlau konjonktür programlarının hızla etki göstermesi şeklindeki olumlu beklentilerin risk de doğurabileceğini, kamu borçlanması, vergi ve enflasyon artışı ve büyüme hızı düşüşü gibi tehlikelerin göz ardı edilmemesi gerektiğini sözlerine ekledi:

“Öncelikle doğu Avrupa ülkelerinin krize uyum süreci çok sancılı geçecek. Örneğin Ukrayna ve Kafkasya’da siyasi istikrarsızlık tehlikesi artabilir.”

Gözler Çin’in atacağı adımlarda

BND Başkanı ekonomik krizin Çin’e yarayabileceğini ve bu ülkenin bölgesel ve küresel nüfuzunu Avrupa ve ABD’nin aleyhine kullanabileceğini vurguladı:

“Böylece çok kutupluluk çağı tarihe karışır ve ABD, mali yükünü çekemeyeceği için orta vadede, tek süper güçlük konumuna veda etmek zorunda kalabilir.”

Alman Dış Politika Derneği’nin Çin uzmanı Eberhard Sandschneider global krizin Çin’i dünya liderliğine taşıyacağına inanmıyor. Çin yönetiminin iç istikrar ve sosyal dengeye mutlak öncelik tanıdığını söyleyen Sandschneider ,sadece Kasım ayında 8 bin Çin şirketinin kapandığını ve Pekin yönetiminin, sosyal huzursuzluklardan çekindiği için maaş ve ücretleri ödemeye devam ettiğini hatırlattı:

“Bu bakımdan Çin yönetiminin, bu kriz döneminde bıçak sırtındaki sosyal dengeleme politikasını başarıyla ve istikrarı koruyacak şekilde nasıl yürüteceğini düşünmekten uykusuz geceler geçirmesi anlayışla karşılanmalı. Bu politikanın herhangi bir garantisi de yok.”

Radikal İslamcılar güçlenebilir

Alman Dış İstihbarat Servisi Başkanı Uhrlau, ekonomik krizin en çok etkilediği kalkınma halindeki ülkelerin fakir nüfusunun, su, ekmek ve iş bulabilmek için başka ülkelere göç etmeye başladığına dikkat çekti:

“Göç akımlarının yeniden kabarmaya başlayacağını tahmin ediyoruz. Zorlaştırıcı olarak buna bir de, gitmek istedikleri ülkelerin kriz nedeniyle daha fazla göçmen almaya ne gönüllü, ne de müsait olması ekleniyor.”

Özetleyecek olursak, mali kriz mevcut tehlikeleri daha da azdırıyor. Ernst Uhrlau bunun radikal İslamcı akımlar için de geçerli olduğunu hatırlattı:

“Özellikle sosyal yardım kuruluşları ile çeşitli İslami ya da İslamcı örgütler bünyesindeki işbirliğine katılmaları bakımından, İslamcılığın da ekonomik krizden kazançlı çıkabileceğini hesaba katmalıyız.”



Nina Werkhaeuser / Çeviri: Ahmet Günaltay

Editör: Murat Çelikkafa