1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İtalya'da ırkçı dehşet

14 Aralık 2011

İtalya’nın Floransa kentinde Salı günü yaşanan kanlı saldırı tüm ülkeyi sarstı. İki Senegalli işportacıyı öldüren ırkçı saldırgan intihar etti. İtalya ise şokta.

https://p.dw.com/p/13Slu
Fotoğraf: dapd

Floransa kentinde bir aşırı sağcı bir pazar yerinde iki Senegalli işportacıyı vurarak öldürdü, üçünü de ağır yaraladı. Saldırgan, etrafındaki polis çemberi daralınca kendini vurarak intihar etti. Aşırı sağcı “CasaPound İtalia’ grubu, saldırganın bir sempatizanları olduğunu ancak aktivist olmadığını açıkladı. Polis ise Roma’da ‘Milis’ isimli bir grubun beş üyesini tutukladı, 16 kişiye karşı soruşturma açıldı. Grup suç örgütü oluşturmanın yanı sıra ırkçılığa kışkırtmakla suçlanıyor.

Salı günü saldırının ardından akşam saatlerinde protesto için sokaklara çıkan Senegalliler hem yas hem de öfke içindeydi. Öldürülen iki Senegalli işportacıydı. Kaçak çalışıp zabıta gördükleri an yer değiştirenlerden. Gösteriye katılan Senegalliler, bu sistemin sömürü üzerine kurulu olduğu konusunda hemfikir. Göstericilerden biri, “Göçmenler burada hayvan gibi yaşıyor. İtalya’da bir köpeğin durumu bir yabancınınkinden daha iyi" diyerek öfkesini dile getiriyor. Bir başka göçmen, bir Arap kadını ise "Kız arkadaşlarımla Arapça konuştuğumda ters ters bakıyorlar. Bu gerçekten sona ermeli” diyor.

Kitap bile yazmış

Salı günü öğle saatlerinde iki Senegalliye durup dururken ateş açıp öldüren 50 yaşındaki İtalyan saldırgan, ardından kaçış yolunda etrafına ateş açarak iki pazar yerine daha girdi ve üç Afrikalıyı daha yaraladı. Etrafındaki polis çemberi daralmaya başladığında da silahı kafasına dayayarak intihar etti. Saldırgan aşırı sağcı olduğunu gizlemeyen, hatta ırkçı ve Yahudi düşmanı tezlerini ‘Kaosun anahtarı’ adlı bir kitapta toplamış biriydi. İnternetteki forumlarda arî ırk, beyaz ve Hristiyan bir Avrupa propagandası yapıyordu. Floransa’da aşırı sağcı ve neo faşistlerin yuvası olarak bilinen ancak kendisini bir kültür merkezi olarak lanse eden CasaPound grubuna katıldı. Saldırgan, İtalya’daki aşırı sağ internet forumlarında ‘beyaz kahraman’ olarak övülüyor. İtalya ise ‘bu münferit bir delinin işi mi, yoksa yeni bir şiddet dalgasıyla mı karşı karşıyayız’ sorusunu tartışıyor.

Romanlar kolay hedef

Floransa’daki saldırının hemen birkaç gün öncesinde yaşanan bir başka olay, yabancıların ne kadar kolay hedef gösterilebildiğini ve kitleleri nasıl inandırabildiğini göstermesi açısından dikkat çekici. Torino kentinde 16 yaşındaki bir kadının, kendisini sürekli bekaret kontrolüne gönderen ailesine yalan olarak iki Roman tarafından tecavüze uğradığını söylemesi üzerine kent sakinleri bölgedeki Roman kampının kapatılması için gösteri düzenledi. Protesto gösterisi ile başlayan tepki akşam saatlerinde şiddete dönüştü. Taş, sopa ve yanıcı maddelerle Roman kampını basan yaklaşık yüz kişi barakaları ve otomobilleri ateşe verdi.

İtalyan Entegrasyon Bakanı Andrea Riccardi endişesini şu sözlerle dile getirdi:

“Nefret saçan söylemler konusunda dikkatli olalım. Toskana’da bir atasözü vardır: Ağızdan çıkan laf geri döndürülemez. Pek çok nefret vaizi var. Bunların söyledikleri insanları yıldırıyor. Ve insanlar yıldığında günah keçisi olarak yabancıları görüyor.”

İtalya geçmiş yıllarda da Avrupa dışından gelen yabancılar ve azınlıklara yönelik muamele nedeniyle eleştirilere hedef olmuştu. Cenevre merkezli BM İnsan Hakları Konseyi 2010 yılında İtalya’yı göçmenler ile Roma ve Sinti gibi azınlıklara yönelik şiddet olayları nedeniyle sert bir şekilde eleştirmişti. Brüksel de, dönemin koalisyon ortağı aşırı sağcı Kuzey Birliği partisinin mülteci politikaları nedeniyle İtalyan hükümetini uyarmıştı. Ekonomik kriz döneminde ‘biz ve ötekiler’ anlayışının daha da yerleşmesi ve şiddet olaylarının artmasından endişe ediliyor.

© Deutsche Welle Türkçe

DW,AFP,dpa/ BK,AG