1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

130410 Konjunktur Arbeitsmarkt

14 Nisan 2010

Alman Commerzbank'ın iktisatçıları, kriz sonrası beklentilerini Deutsche Welle'ye değerlendirdi. Uzmanlar, Batılı sanayi ülkelerinin krizin etkisinden çıkmalarının daha uzun süre alacağı tahmininde bulunuyor.

https://p.dw.com/p/MvYj
Fotoğraf: DW-Montage/AP

Dünyayı sarsan ekonomik krizde sadece kaybedenler yoktu. Çin ve Latin Amerika ülkeleri, kazananlar arasında yer aldılar. Küresel krizde Euro Bölgesi ise kötü bir sınav verdi. Özellikle Yunanistan'ın rekor borçlarının zora soktuğu Euro Bölgesi'nde tedirginlik sürerken, Almanya'nın başarısı ise tek başına yeterli olmuyor. Alman Commerzbank'ın iktisatçıları, gelecek dönem için temkinli konuşmaya devam ediyor. Uzmanlara göre Batılı sanayi ülkelerinin krizin etkisinden çıkmaları daha uzun süre alacak. Uzmanlar, büyüme oranlarının da düşük kalmaya devam edeceği tahmiminde bulunuyorlar.

Çin, Hindistan, Latin Amerika...

Küresel finanz krizi ve ekonomik kriz, dünya ekonomisini iki gruba ayırdı: Kazananlar ve kaybedenler.

Finans piyasası balonunun patlamasından sonra, özellikle Batılı sanayi ülkeleri krizin görece kaybedenleri oldu. Krizden kazançlı çıkanlar safındaysa, Çin, Hindistan ve ayrıca Latin Amerika bulunuyor. Latin Amerika ülkeleri, Asya’daki yüksek hammadde ihtiyacından büyük kazanç sağladı.

Avrupa ise krizin etkilerinden tümüyle kurtulabilmiş değil. Alman bankası Commerzbank'ın iktisatçıları, Euro Bölgesi’nin yakın dönem içerisinde zayıf büyüme oranlarına mahkum olacağını tahmin ediyor. Bunun nedeni olarak ise borç batağındaki Yunanistan’ın yanı sıra İspanyol, Portekiz ve İtalyan ekonomilerinin zayıf olması gösteriliyor. Commerzbank başiktisatçısı Jörg Krämer, Yunanistan’da gelecek üç yıl içerisinde "devletin iflas etmesi" gibi bir durum görmese de, hafta sonu somutlaştırılan acil kurtarma planı konusunda endişelere sahip. Krämer, yaşanabilecekler konusunda ise emin değil.

Krämer, "Yunanistan bütçe açıklarını azaltmayı başarsa bile yapması gereken daha çok şey var. Yunanistan yeni bir büyüme modeli ve yeni bir ekonomi modeli geliştirmeli. Eğer bir ülkeye üç yıl boyunca mali yardım yaparsanız, doğal olarak reform çabalarının azalması olasıdır. O zaman, ekonomiyi modernize etme, rekabet edebilir bir hale getirme ve rekabet fikrine açma gibi gerçek ev ödevleri de yerine getirilmez" şeklinde konuşuyor.

Euro Bölgesi'nin geleceği

Commerzbank baş iktisatçısı Krämer, bu durumun Euro Bölgesi’nin iktisadi kalkınmasını daha da zayıflatabileceğini belirtiyor. Yunanistan’ın ya da başka bir ülkenin, Avrupa para birliğinden çıkmasının ya da çıkarılması olasılığının "gerçek dışı" olduğunu söyleyen Krämer, borç kriziyle ilgili tartışmaların Avrupa Merkez Bankası’nı zor bir duruma soktuğunu vurguluyor.

Jörg Krämer, "Bu durumda, Merkez Bankası ciddi şekilde, faizleri artırmayı düşünmeyecektir. Avrupa Merkez Bankası, bu çetrefilli ortamda, bağımsızlığını korumaya çalışmalıdır. Konsolidasyon çalışmalarına rağmen, devlet borçları, gayri safi yurtiçi hâsıla oranına göre artacaktır. Bu da bazı politikacıların, “biraz daha fazla enflasyon“ demeye çalışmalarına yol açacaktır. Çünkü bu, borçlarla başa çıkılmasını daha kolay bir hale getiriyor. Avrupa Merkez Bankası buna karşı çıkmalı. Bağımsızlığında ısrar etmeli ve buna izin vermemeli" görüşünü kaydediyor.

"Almanya başarılı bir sınav verdi"

Almanya, Euro Bölgesi içinde en güçlü ekonomik büyümeye sahip ülke olarak gösterilebilir. 2002 yılındaki resesyon sonrasından farklı olarak, Almanya bu kez bir konjonktür lokomotifi işlevi görüyor. İlk çeyrekte yurt içi gayri safi hâsıla gerilemiş olsa da ikinci çeyrekte konjonktürün bu gerilemeyi telafi etmesi bekleniyor. Commerzbank, tüm yıl için yüzde 1,8’lik bir büyüme, 2011 yılı içinse yüzde 1,5 oranında bir daralma tahmininde bulunuyor.

Krämer, Alman ekonomisinin resesyonda başarılı bir sınav verdiğini düşünüyor ve ekliyor: "Borsada kayıtlı Alman firmaları, diğer Alman firmalarına nazaran yurtdışında daha aktifler. Temelde küreselleşmenin kazananları olarak kabul ediliyorlar. Ayrıca krizin bir diğer büyük kazananı olan Asya’ya yöneldiler. Bunu performanslarında çok iyi görüyorsunuz. Doğal olarak Almanya’da borsada kayıtlı firmaların kâr marjları, krizde zarar gördü ancak yine de hâlâ düzenli bir kazanca sahipler. Firmalar bu açıdan iyi mücadele verdiler, kar marjlarını savundular. Belki bu, firmaların neden işten çıkarmalara yönelmediklerini açıklamaya da yardımcı olur.“


© Deutsche Welle Türkçe

Brigitte Scholtes / Çeviri: Başak Sezen

Editör: Ayhan Şimşek