1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kadınlar iş yaşamında ayrımcılıkla karşı karşıya

14 Ekim 2009

İş dünyasında kadınların karşılaştıkları ayrımcılık, günümüzde sanayileşmiş ülkelerde bile sürüyor. Erkeklere göre daha az kazanan kadınların görüşleri daha az dikkate alınıyor.

https://p.dw.com/p/K631
Fotoğraf: picture-alliance / Lehtikuva / Hehkuva
Jungunternehmerin mit Kind (Anja)
Fotoğraf: Bilderbox

Hemen hemen bütün ülkelerde kadınlar iş yerlerinde ayrımcılıkla karşılaşıyor. Örneğin Fransa’da pek çok ülkeye göre daha fazla iş sahibi kadın var ancak buna rağmen orada da cinsiyet ayrımcılığı oldukça yaygın. Brigitte Grésy, geçen 10 yıl boyunca Fransa’daki pek çok bakanlıkta önemli görevler üstlenmiş başarılı bir kadın. Grésy, kısa bir süre önce, Fransız hükümeti için, “iş yaşamında kadın erkek eşitliği“ ile ilgili bir rapor yazdı. Brigitte Grésy’nin “Günlük hayatta cinsiyet ayrımcılığına dair küçük bir inceleme“ adlı kitabında da Fransa’da yaygın olan ayrımcılık konusuna değiniliyor. Ancak yazdıkları sadece Fransa için değil, tüm dünya için geçerli.

Kadınlar daha az kazanıyor

Deutschland Arbeit Frau Beruf Mitarbeiterin in Hannover
Fotoğraf: AP

Dünya genelinde kadınlar, erkeklere nazaran daha az maaş alıyorlar. Ve yine dünya genelinde kariyer yapmak isteyen kadınlar, bazı görünmez sınırlara takılıp kalıyor ve boş yere terfi etmeyi umut ediyorlar. Bu tarz cinsiyet ayrımcılığı her yerde tanınan bir olgu. Fransa Sosyal İşler Teftiş Heyeti'nde üst düzey görevli olan Brigitte Grésy, cinsiyet ayrımcılığına dair kendi hayatından bir örnek veriyor:

"Daha önce bir iş toplantısında söze karıştığımda, erkekler ve hatta kadınların da bana karşı küçük düşürücü ifadeler kullandıklarını, birbirleriyle bakıştıklarını fark ettim ve kendimi dışlanmış hissettim. Uzun süre bunun benim suçum olduğunu düşündüm. Belki konu hakkında yeterince bilgim yok dedim. Kendimi suçladım. Sonra bunun arkasında daha farklı bir şey olduğunu fark ettim. Bu benim kişiliğimle ilgili değil, tam aksine iş dünyasındaki cinsiyetler arası ilişkilerle alakalı bir durumdu.“

Düğmemi diker misin?

Symbolbild Teamwork / Teamarbeit
Fotoğraf: picture alliance/chromorange

Grésy, pek çok çalışan kadınla konuşup onların tecrübelerini derlemiş. Örneğin genç bir banka müdiresinin yaşadıkları enteresan. Genç kadın, önemli bir etkinlik organize etmiş. Amiri, yanına gelip onu bir köşeye çekince övgü alacağını düşünmüş. Ancak amiri, övgü yerine genç kadından gömleğinin kopan düğmesini hemen dikmesini istemiş.

Bugüne kadar iş yerinde cinsiyet ayrımcılığı bir tabuydu. Yaşanan ayrımcılık, sayısız kadında derin yaralar açıyor. Grésy, bunun böyle devam edemeyeceğini belirtiyor:

"Günlük hayattaki cinsiyet ayrımcılığı katlanılabilecek bir şey değil. Çünkü bu çalışan kadınları, kendilerini koruyabilmek için enerjilerini harekete geçirmeye zorluyor. İşlerini yapabilmek için gereğinden daha fazla çaba göstermek zorunda kalıyorlar. Ayrıca kadınlar, evde de erkeklerden iki kat daha fazla çalışmak zorundalar. Kadınlar, hem evde hem de işte, iki kat daha fazla emek vermek zorundaysa, burada bir yanlışın olması gerekir.“

Kadınlar kendilerine çok fazla güvenmiyor

Ältere Beschäftigte: Frau am Laptop
Fotoğraf: picture alliance/chromorange

Brigitte Grésy, bu yaşananlara karşı direnişi harekete geçirmek istiyor. Grésy, öncelikle kadınlara özgü bazı tipik davranışları eleştiriyor. Bir İngiliz araştırmasına göre, kadınlar, kendilerini sıklıkla erkeklerden daha az yetenekliymişler gibi değerlendiriyor. Ayrıca bir konuya yüzde yüz egemenseler, kendilerine güveniyorlar. Erkeklerde yüzde 80 bilgi yeterli oluyor. Dolayısıyla Grésy, ayrımcı tavırlara karşı koymak için, kadınlara her zaman ikinci bir plana sahip olmalarını öneriyor. En kötü durumlarda iş değiştirme seçeneğini tavsiye ediyor. Grésy, kadınların başka bir strateji daha kullanabileceklerini söylüyor:

"Hangi seviyede oldukları fark etmez, kadınların, ayak uydurma konusunda inanılmaz bir yetenekleri var. Ve hepsi şu stratejiyi kullanabilir: Cinsiyet ayrımcılığı içeren bir ifadeyi yutmaktansa, “Bana hakaret ettin“ gibi cümlelerle, kadınlar birinci tekil şahıs olan “ben“ sözcüğünü kullanarak karşı koymalılar. Bu tavra katlanamayacaklarını açıkça söylemeliler."


Suzanne Krause / Çeviri: Başak Sezen

Editör: Ahmet Günaltay