"Kayıp Sayfalar" gün ışığına çıkıyor
25 Ocak 2011İngiliz Lordlar Kamarası’nda tanıtımı yapılan kampanyanın, kutuplaşmanın arttığı bugünlerde, Müslüman ve Yahudi toplumları arasında karşılıklı anlayışı teşvik etmesi umut ediliyor. Lordlar Kamarası üyesi Lord Patel, “Kayıp Sayfalar” adlı kampanyayı, “Kayıp Sayfalar, Müslümanlar ve Yahudilerin bir arada varoluşunun zengin geçmişine ışık tutmayı hedefliyor. İslam’da anti-semitizmin yeri yoktur. Karşılıklı işbirliği ve barışçıl birliktelik mirasını yeniden canlandırmaya ihtiyacımız var" sözleriyle tanıttı.
Kampanya, İslam hakkındaki farkındalığı artırmaya çalışan ve Müslümanlarla ilgili yanlış anlaşılmalara karşı mücadele eden “İslam’ı Keşfetme Vakfı” adlı kurum tarafından yürütülüyor. Vakfı tüm dünyada temsil eden ve sonradan Müslümanlığı seçen Alman televizyon spikeri Kristiane Backer’e göre, Kayıp Sayfalar adlı kampanya, anlatılmamış hikâyeleri önemli ölçüde gün ışığına çıkarıyor.
Backer, “Bu kampanya, İkinci Dünya Savaşı sırasında, büyük kişisel riskleri göze alarak kahramanca cesaret ve merhametin unutulmuş hikâyelerini ortaya koyuyor. Müslüman ve Yahudilerin, ortak geleceğimiz için ilham oluşturmasını umut ettiğimiz hikâyeleri!” diyor.
Arnavutluk'taki Müslümanların hikâyesi
Kampanya, daha çok, İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudilerin hayatını kurtaran Müslüman ailelerin fotoğraflarını çekmek için kısa bir sure önce Arnavutluk’a giden Amerikalı Yahudi fotoğraf sanatçısı Norman Gershman’ın çalışmalarına odaklanıyor.
Sanatçının fotoğrafları, “Kayıp Sayfalar” adlı kampanyanın bir parçası olarak İngiltere genelinde sergileniyor. Norman Gershman, şimdi Arnavutluk’taki bu hikâyelere ışık tutmak için mükemmel bir zaman olduğunu söylüyor: “Bildiğiniz gibi tüm Müslümanların bir şekilde ya terörist ya da terör sempatizanı olduğu yönünde genel bir paranoyaya sahibiz. Tüm Yahudilerin tefeci, tüm Hrıstiyanların haçlı savaşçısı ve tüm Müslümanların terörist olduğu ön yargısı gibi. Bu çılgınca. Tamamıyla delilik ve ben bunu kabul etmeyeceğim.”
"Hayatımı Müslümanlara borçluyum"
Kampanyanın tanıtım toplantısına, İkinci Dünya Savaşı sırasında kendisine Arnavutluk’ta sığınma hakkı verilen Avusturyalı Yahudi mülteci Scarlett Epstein da katıldı. İngiltere dâhil diğer Avrupa ülkelerinin kendisini kabul etmediğini söyleyen Epstein, hayatını Arnavut Müslümanlara borçlu olduğunu belirtti.
Epstein o günleri, “Biz Alman, Polonyalı ve Avusturyalı Yahudi göçmenlerden oluşan 50 kişilik bir gruptuk ve topluca bir evde kaldık. Her şeyi paylaştık, mobilyalarımızı kendimiz yaptık ve bir karakolun karşısında yaşıyorduk. Tüm polisler Müslümandı. Diğer mülteciler gibi polisle dostluk etmenin stratejik bir adım olduğunu düşündük. Turist vizesiyle gelmiştik ve vizelerimizin süresi geçmişti. Ama diğer Yugoslavların aksine Arnavutlar bizi hiçbir zaman kapı dışarı etmek istemedi. Çünkü onlar Müslümandı ve bize kötü şeyler yapmak yerine yardım etmek istediler" sözleriyle anlattı.
© Deutsche Welle Türkçe
Olly Barratt / Çeviri: Başak Sezen
Editör: Beklan Kulaksızoğlu