1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kerkük’te tansiyon yükseliyor

Björn Blaschke / Kerkük2 Ocak 2007

Irak’ın kuzeyindeki Kerkük’ün statüsüyle ilgili halkoylamasının tarihi yaklaştıkça, petrol zengini kentte etnik gruplar arasındaki gerginliğin daha da artmasından endişe ediliyor. Kerkük’ten Björn Blaschke’nin izlenimleri...

https://p.dw.com/p/AZZ2
Kerkük'ün statüsü ile ilgili oylama 15 Aralık'ta yapılacak.
Kerkük'ün statüsü ile ilgili oylama 15 Aralık'ta yapılacak.Fotoğraf: AP

Kaldırım ve arıkları, gelişigüzel atılmış çöpler doldurmuş. Çoğu tek katlı evler zor ayakta duruyor, sıvaları dökülmüş. Sokakların çoğunda dikenli tel barikatlar göze çarparken, intihar saldırganlarından korunmak için resmi binaların önlerine ise yüksek duvarlar örülmüş. Kerkük vilayet binasına girmek için de üç ayrı kontrolden geçmek gerekiyor. Kerkük Valisi Abdülrahman Mustafa, sonuncusu kasım ayında olmak üzere üç kez suikast teşebbüsüne maruz kalmış.

Kerkük anlaşmazlığının tohumları Bağdat’taki merkezi yönetim tarafından atıldı. Bağdat yönetimi, 1960’lı yıllarda Kürt vilayetlerini Araplaştırma kampanyası başlatmış, bölgeden sürülen yüzbinlerce Kürt’ün topraklarına Irak’ın güneyinden getirilen Araplar yerleştirilmişti.

Ancak 1991’deki Kuveyt savaşının sona ermesiyle birlikte kozlar Kürtlere geçti. ABD’nin yardımıyla özerk yönetim kuran Irak Kürtleri, yerel yönetim kurup kendilerine anayasa çıkardılar ve kendi paralarını bastılar. Kürtler, Kerkük’ün özerk yönetime bağlanmasıyla durumun normale döneceğini, yerlerinden edilenlerin topraklarına dönebileceklerini söylüyorlar.

Oylama 15 Aralık’ta

2005 yılındaki referrandumla kabul edilen Irak Anayasası’nda da Kerkük’ün nihai statüsünün belirlenmesi için 2007 sonuna kadar halkoylaması yapılmasına dair bir madde bulunuyor. Bu madde doğrultusunda referandumun 15 Aralık’ta yapılacağını kaydeden Kerkük Valisi Abdülrahman Mustafa şunları söylüyor:

“Kerkük halkının büyük bölümü, ilgili Anayasa maddesinin yerine getirilecek olmasından memnun. Bu sayede sürgündekiler yerlerine dönebilecek ve yeniden mülklerine kavuşabilecekler. Arapların da çoğu da toprağına döneceği için durumdan memnun.”

Ancak çok sayıdaki Arap ailesi, Kerkük’ten ayrılmak istemiyor. Bu yüzden de özerk yönetimin uygulamasını “etnik temizlik” olarak adlandırıyor. Kürtleri katliamlardan ise Kürt hükümranlığına katlanamayan Türkmen ve Araplar sorumlu tutuluyor. Amerikan ordusunun sıkı güvenlik tedbirleri almış olmasına rağmen Saddam Hüseyin’in devrilmesinden bu yana 3500 kişinin suikaste kurban gittiği belirtiliyor.

Çare arayışlarından sonuç yok

Amerikalı komutanların da katıldıkları Kerkük Valiliğindeki aşiret meclislerinde halk grupları arasında daha fazla kan dökülmesini önlemenin çareleri aranıyor. Ancak aşiret önde gelenlerinden Muhammed Abdülaziz, Amerikalıların inisiyatifiyle toplanan meclisten her şeyhin memnun olmadığını söylüyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Toplanıp konuşmak iyi bir şey. Ama pratik etkisi sıfır. Bundan da Iraklılar kadar Amerikalılar da sorumlu. Denetleyen, güvenliği sağlayan bir devlet otoritesi yok. Amerikalılar bize uymayan şeyleri empoze ediyorlar. Bu yüzden de toplantılar sonuç getirmiyor. Irak bitmiştir.”

Siyasiler radikalleşiyor

Referandumla ilgili anlaşmazlık yüzünden siyasi liderlerde de radikalleşme görülüyor. Kürt Özerk Bölgesi Başkanı Mesud Barzani’nin partisinden olan ve Kerkük parti teşkilatına başkanlık eden Nejad Hasan Kerkük’ü kimseyle paylaşmaya niyetli olmadıklarını şöyle dile getiriyor:

“Bizi yeni Anayasa’nın 140. maddesini uygulamaktan alıkoymaya kalkışırlarsa başka yöntemlere başvururuz. Önce petrol tesisleri de dahil olmak üzere bütün Kerkük’te genel grev ilan ederiz. Hakkımız verilene kadar da sokaklarda gösteri yaparız.”