1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kimyasal silah tehdidi

23 Temmuz 2012

Suriye rejimi, dış müdahale durumunda elindeki kimyasal silahları kullanma tehdidinde bulundu.

https://p.dw.com/p/15dcE
Fotoğraf: picture alliance/dpa

AB dışişleri bakanları Suriye’deki durumu ele almak üzere Brüksel’de bir araya geldi. Bakanlar Suriye’ye silah sevkiyatı yasağını sertleştirme kararı aldı. Ayrıca bütün AB ülkelerinden, gemi ve uçaklarda silah kontrollerinin sıkılaştırılması istendi. Bakanlar, Suriye rejimini sivillere yönelik şiddete bir an önce son vermeye çağırırken, Rusya ve Çin'den de BM Güvenlik Konseyi'nde Suriye'ye yönelik yaptırımları daha fazla veto etmemelerini istedi.

"Halkımıza karşı kullanmayız"

Tüm dünya Suriye'deki gelişmeleri kaygıyla izlerken, Şam yönetiminden kaygıları artıran bir açıklama geldi. Şam yönetimi, ilk kez ellerinde kimyasal ve biyolojik silah olduğunu doğruladı. Suriye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Cihad Makdisi, devlet televizyonundan yaptığı açıklamada bu silahların hiçbir zaman Suriye’deki kriz sırasında kendi vatandaşlarına karşı kullanılmayacağı güvencesi verdi, fakat ülkenin dışarıdan kaynaklanan bir gerginliğe maruz bırakılması halinde söz konusu silahların kullanılabileceğini söyledi.

Avrupa Birliği, Suriye yönetiminin açıklamalarına sert çıktı. Brüksel’de yapılan Suriye konulu AB dışişleri bakanları toplantısında, “AB, Suriye’de kimyasal silahların kullanılması ihtimalinden büyük kaygı duymaktadır” denildi. Bakanlar, silahlanmadan duydukları endişeyi dile getirerek, “Bütün devletleri, bu ülkeye silah sevkiyatı yapmaktan kaçınmaya çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz haftalarda Suriye yönetiminin kimyasal silahları rejim muhaliflerine karşı kullanabileceği veya silahların isyancıların eline geçebileceği endişeleri baş göstermişti. Suriye’nin bölgedeki en büyük kimyasal silah stokuna sahip olduğu, bu stokun sarin, hardal gazı ve VX gibi gazlardan oluştuğu sanılıyor.

Mülteciler akın akın

Öte yandan Suriye’de çatışmaların başkent Şam ve Halep’e sıçramış olması, Suriye halkı açısından da durumu giderek zorlaştırıyor. Şu ana kadar on binlerce Suriyeli mülteci Türkiye, Ürdün, Lübnan gibi komşu ülkelere sığındı. Yaklaşık 1 milyon kişinin de Suriye’den kaçmaya çalıştığı ifade ediliyor. Suriye’de mültecilerden sorumlu Birleşmiş Milletler yetkilisi Paul Stormberg, yardımların insanlara kısmen ulaştırılabildiğine şu sözlerle dikkat çekti:

“Oldukça zor bir durumdayız, yardım malzemelerimiz var ancak bu yardımları çatışmaların yaşandığı bölgelere ulaştırmak zor. Ülkenin güvenli olmaması nedeniyle, istediğimiz ölçüde yardım yapamıyoruz. Çok sayıda kişinin çatışmalardan dolayı ülkeden kaçtığını tahmin ediyoruz. Buna bağlı olarak yardım ihtiyacı da arttı.”

Kıbrıs'dan yardım sözü

Avrupa Birliği, Suriye’de durumun ciddiyetini koruması halinde, oluşabilecek mülteci akınına karşı önlemlerini artırmaya hazırlanıyor. Olası bir mülteci akınından özellikle Akdeniz’de Suriye’ye 100 km. uzaklıktaki Kıbrıs’ın etkileneceği tahmin ediliyor. Konuyu ele almak üzere Avrupa Birliği içişleri bakanları da gayrı resmi bir toplantıda Lefkoşa’da bir araya geldi. Kıbrıs İçişleri Bakanı Eleni Mavrou, çatışmaların daha da yoğunlaşıp yayılması durumunda Suriye ve Lübnan'dan gelecek akına hazırlıklı olunması gerektiği uyarısında bulundu. Mavrou, 200 bin Avrupalı, Amerikalı ve diğer üçüncü ülke vatandaşlarının acil durumda Kıbrıs'a sığınmak zorunda kalabileceğini belirtti.

Bakan, “Kalınacak yerleri belirledik. Yaklaşık 200 bin kişinin bakımı ve tıbbi ihtiyaçların karşılanması için hazırlıkları tamamladık" şeklinde konuştu.

Avrupa Birliği Komisyonu da Suriye’ye yapılan insani yardımları artırma kararı aldı. Komisyon 20 milyon euroluk yardımı iki kat artırarak 40 milyon euroya çıkardı. Söz konusu kaynağın, acil tıbbi yardımlar, çadır ve gıda yardımı için kullanılması planlanıyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Başak Özay (Dpa, Dapd, Afp, Epd, DW)

Editör: Beklan Kulaksızoğlu