1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

100809 Türkei Markenpiraterie

9 Ağustos 2009

Ünlü markaların taklit ürünleri denilince akla ilk gelen Çin olsa da Ankara Ticaret Odası’nın verilerine göre Türkiye’nin de marka korsanlığı konusunda Çin’den aşağı kalır tarafı yok.

https://p.dw.com/p/J6ZG
Korsan ürünlerde en çok rağbet görenler arasında orjinallerinden kopyalanan ünlü markaların saatleri de yer alıyor.
Korsan ürünlerde en çok rağbet görenler arasında orjinallerinden kopyalanan ünlü markaların saatleri de yer alıyor.Fotoğraf: AP

Ankara Ticaret Odası'nın verilerine göre saatten güneş gözlüğüne, spor ayakkabıdan el çantasına her türlü taklit ürünün satıldığı "imitasyon pazarların" müşterileri arasında turistlerin sayısı da giderek artıyor. İşin ilginç yanı, müşterilerin büyük bir bölümü, korsan ürün satın almanın yanlış bir şey olmadığını düşünüyor.

Örneğin İstanbul'daki bir pazardan taklit ürün alan bir Alman genci, “Adidas eşofman takımı aldım. Almanya'da nereden baksanız 50-60 euro. Yani oldukça pahalıya satılıyor. Buradaysa sudan ucuz: Sadece 20 euro. Üstelik taklit olduğu da pek belli olmuyor. Neredeyse orijinaliyle aynı. Son derece başarılı bir şekilde taklit etmişler“ diyor.

"Barbie" markasının taklit edildiği sahte oyuncak bebekler görünüşte gerçeklerine çok benziyor.
"Barbie" markasının taklit edildiği sahte oyuncak bebekler görünüşte gerçeklerine çok benziyor.Fotoğraf: AP

Bu Alman genci gibi düşünen turistlerin sayısı hayli fazla. İstanbul'un taşı toprağı altın mı değil mi bilinmez ama tam bir korsan ürün cenneti olduğu tartışma götürmez bir gerçek. Alman turistin elindeki iki plastik poşet tıka basa taklit ürünlerle dolu. Satın aldığı ürünler arasında Adidas ve Puma amblemli iki de tişört göze çarpıyor.

Korsana ilgi neden bu kadar yoğun?

Peki, neden sıradan bir tişört değil de son zamanların moda tabiriyle “çakma“ tişört? Korsan ürün satınalanların ortak cevabı genellikle aynı: “Çünkü güzel ve pahalı görünüyor. Öyle değil mi ama?“

Armani saatler, Ray-Ban güneş gözlükleri, Puma ve Nike marka spor ayakkabılar, İstanbul'da turistlerin en çok rağbet ettikleri diğer taklit ürünler arasında başı çekiyor. Kadınların gözdesiyse el çantaları. Gucci, Dolce & Gabana… Aklınıza gelebilecek her türlü ünlü markanın taklitlerini burada bulmak mümkün. Bu çantaları inceleyen Alman bayanın moda branşında çalıştığını öğrenince hemen soruyoruz kendisine: Sizce turistler neden bu ürünleri alıyor?


“Çünkü insanlar marka hastası. Orijinallerini almaya güçleri yetmeyince taklitlerine yöneliyorlar. Yaşadıkları topluma ayak uydurmak için ünlü bir markanın amblemini taşıyan bir çantayı almak zorundalar.“

"Marka fetişizmi"

Gerçekten de son dönemde Avrupalılar arasındaki “marka tutkusu“ giderek artıyor. Uzmanlar buna "marka fetişizmi" adını veriyor.

Amerikalılara göre bu tutkuyu kâra dönüştüren ülkelerin başında Türkler geliyor. Zira Türkiye “imitasyon ürün ticareti" konusunda dünyanın önde gelen ülkelerinden biri konumunda. Ankara Ticaret Odası ise “korsan ürün cenneti“ olarak adlandırdığı Türkiye'de, bundan dolayı devletin her yıl milyarlarca dolarlık bir vergi kaybının olduğunu vurguluyor.

Çin korsan ürünlerde başı çekiyor.
Çin korsan ürünlerde başı çekiyor.Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Satıcılarsa, turistlerin taklit mallara gösterdiği ilgiden hayli memnun. Almanlar, İngilizler ya da İspanyollar… Avrupa'nın değişik ülkelerinden gelen turistler, bir bavul dolusu taklit ürün almadan ülkelerine dönmüyor.

“Sadece ucuz mal satsak, bu kadar rağbet görmeyiz. Ürünlerimiz aynı zamanda kaliteli" diyen bir satıcı, zaman zaman polis ve zabıtanın kestiği cezalaraysa pek aldırış etmiyor.

Bilindiği gibi serbest piyasa ekonomisinin bazı temel kuralları var. Bunlardan biri de "arz-talep ilişkisi". Kuşkusuz dünyada taklit ürünlere bu kadar yoğun bir talep olmasa, arz da bu denli fazla olmazdı. Bu kural, İstanbul için de geçerli. Peki, ama bile bile korsan ürün alan turistlerin vicdanları nasıl bu kadar rahat olabiliyor?

Adaletin tecellisiymiş!

Görüşüne başvurduğumuz bir İngiliz turist, taklit ürünleri almanın yanlış olmadığını düşünüyor. Hatta bir adım daha ileri giderek, ünlü markaları taklit etmenin “kültürler arasındaki mücadelenin bir sonucu ve adaletin tecellisi“ olduğunu savunuyor:

Verkauf von gefälschter Markenware in China
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

“Ünlü markaların orijinalleri de zaten üçüncü dünya ülkelerinde üretilmiyor mu? Pek çok firma, çalıştırdığı işçilere 'köle' muamelesi yapıyor ve onları boğaz tokluğuna çalıştırıyor. Başta Asya ülkeleri olmak üzere, bu ünlü markaları taklit eden ülkelerse böylece o işçilerin öcünü almış oluyor. Çünkü asıl parayı ünlü firmalar değil, korsan ürün imal edenler kazanıyor.“

Son olarak söz bir İspanyol turistte. İstanbul'da bol miktarda imitasyon ürün alan genç kadın da yanlış bir şey yapmadığını düşünüyor. Genç kadın, "Vicdanım son derece rahat. Hem niye rahat olmasın ki? Asıl vicdan azabını ne zaman duyuyorum biliyor musunuz? Pahalı bir şey satın aldığımda!“ diyor.

Kilian Pfeffer / Çeviri: Murat Çelikkafa

Editör: Meltem Karagöz