1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Lübnan'da iç savaşın 30. yıldönümü

Peter Phillip / DW13 Nisan 2005

Lübnan’da 1975 yılından 1990 yılına kadar 15 yıl süren iç savaş, bir zamanlar “Ortadoğu’nun İsviçresi” diye adlandırılan ülkeyi tahrip etmiş ve 150 bin kişinin yaşamına mal olmuştu. DW’den Peter Philipp, Lübnan’daki savaşın 30 yıl önce nasıl başladığını hatırlıyor...

https://p.dw.com/p/Aasc
Lübnan'da 15 yıl süren iç savaş, ülkeye büyük zarar verdi...
Lübnan'da 15 yıl süren iç savaş, ülkeye büyük zarar verdi...Fotoğraf: AP

Olayların arka planı oldukça eski. Mısır ve Suriye’nin 1958 yılında ortaklık kararı almasından birkaç ay önce Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdül Nasır’in “pan - Arap” hareketine Lübnanlı Sünni grupları bağlanmak isteyince Lübnan iç savaşa sürüklendi. Amerikan birliklerinin gelmesiyle iktidarın Müslümanlar’a geçmesi engellendi ve “Ulusal Pakt” güçlükle feshedildi.

Lübnan’da 1932 yılındaki nüfus sayımı temel alınarak farklı halk ve dini grupların oynadığı rol doğrultusunda, mezheplerarası nisbi temsil usulüne dayanan bir sistem kuruldu. Ülkedeki nüfus yoğunluğu değişmesine rağmen ve Şiiler çoğunlukta olduğu halde Maruni Hristiyanlar’a üstünlük tanındı.

Filistinliler’le kaynaşma

Lübnan’daki güç mücadelesi uzun yıllar bastırıldı. Beyrut çevresindeki Filistinli mülteciler kampı da gittikçe genişledi ve Filistinliler, Lübnanlı Müslüman gruplarla kaynaştı. Ardından Filistin Kurtuluş Örgütü, İsrail’e Lübnan’dan saldırılar düzenlemeye başladı. İsrail de bu saldırılara karşılık verdi. Lübnan’da bazı mevkiler bombalandı ve İsrail’in misillemesi karşısında Beyrut artık güvenli bir yer değildi.

Hristiyanlar ve Filistin Kurtuluş Örgütü arasındaki gerginlik de git gide artıyordu. Pierre Gemayel komutasındaki Kata’eb örgütü üyesi Maruniler üstünlüklerinin tehlikede olduğunun farkına vardı ve Lübnanlar’ın Ortadoğu’daki askeri ihtilaflara karışacağından korkmaya başladı.

Lübnan Ordusu’nun kışlası Filistin Kurtuluş Örgütü tarafından saldırıya uğradı ve bu Filistinliler’e daha fazla eziyet edilmesine yol açtı. İsrail sınırına yakın bölgelerde ordu tarafından kontroller arttırıldı. Lübnan’ın güneyindeki liman kenti Saida’da ordu ve Sünni gruplar arasında şiddetli çatışmalar oldu.

Beyrut saatli bomba

Beyrut saatli bir bombaya dönüşüyordu. Yaser Arafat’ın Filistin Kurtuluş Örgütü’nün merkezini kurduğu Fakhani kenti, örgüt tarafından kontrol edilmeye başlanmıştı. 10 Nisan’da mücadele için harekete geçildi. Üç gün sonra Pieere Gemayel’in birçok askeri En Rumaneh mahallesinde bir kilise girişinde kimliği belirsiz kişiler tarafından öldürüldü.

Ancak bu saldırıya sert bir karşılık verildi. Saldırıdan kısa süre sonra Tel a-Satar mülteci kampına Filistin Kurtuluş Örgütü kutlamalarına giden bir otobüs Kata’eb taraftarları tarafından durduruldu ve içindeki 27 kişi öldürüldü. Bu olaydan sonra Lübnan’ın diğer bölgelerinde de çatışmalar başladı. 1976’da Suriye birliklerinin sükuneti ve düzeni sağlamak için ülkeye girmesinden sonra olaylar kısmen dindi. Ancak Suriyeliler de kavgaya karıştılar. Sonuçta, İsrail’in Lübnan’a girmesiyle Filistin Kurtuluş Örgütü ülkeden uzaklaştırıldı.

Lübnan’da iç savaş başladıktan 1,5 yıl sonra Eylül 1976’da resmi olarak iç savaşın bittiği açıklandığında ortaya çıkan bilanço 30 bin ölü, en az 60 bin yaralıydı. Ayrıca yarım milyon kişi de evlerinden sürülmüştü. Ancak iç savaş gayri resmi olarak 1990 yılına kadar devam etti. O zamanki bilançoda ölü sayısı 150 bin kişiye yükselmişti.

Barış tam olarak sağlanamadı

O zamandan beri Lübnan’da tam olarak barış sağlanamadı. İç veya dış çatışmalara kurbanlar verilmeye devam edildi. İsrail, 2000 yazında Lübnan’dan çekildi, ama Suriye birlikleri sadece azaltıldı. Ancak Suriye’nin ülke üzerindeki ağırlığı varlığını korumaya devam etti.

2004 sonbaharında Şam yönetimi, Lübnan Devlet Başkanı Emile Lahoud’un görevine devam etmesi için bir anayasa değişikliği yapılmasını sağladı. Bunun üzerine Başbakan Refik Hariri ve bazı politikacılar istifasını sundu. Ancak 14 Şubat ayında Hariri’nin öldürülmesi üzerine Suriye’nin Lübnan üzerindeki etkisini protesto gösterileri başladı. Bu gösterilerin ardından ise askerlerini kademeli olarak çekme kararı aldı ve bu kararın ilk aşamasını gerçekleştirdi.